English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Nestled

Nestled Çeviri Türkçe

99 parallel translation
It's been 10 years since you nestled your bustle in that.
10 senedir üzerine oturmamıştın.
" The children were nestled all snug in their beds,
" Çocuklar yataklarına yatmışlar, üstleri örtülü sıkı sıkı,
Our heads nestled close and the light shone through
" Kafalarımız birbirine sokulurken gün ışığı pırıl pırıl parlıyordu.
This is Gene Morrison coming to you from WACN Angel Beach, nestled by the shore in fabulous South Florida.
Ben Gene Morrison size WACN Angel Beach'ten, Güney Florida'nın sahillerinden ulaşıyoruz.
"NESTLED IN THE HEART OF GREENWICH VILLAGE. AUTHENTIC NOUVELLE-STYLE SOUTH AMERICAN CUISINE."
Greenwich köyünün bağrından otantik yeni tarzda Güney Amerika mutfağı.
You have run across the oldest race in humanity, nestled here quietly amid the folks, protected by a skepticism that says they don't exist.
İnsanoğlunun en eski ırklarından biriyle karşılaştın. Burayı mesken tutmuş, insanlar tarafından korunmuş. Kuşkuculuk maskesi adı altında var oldukları inkar edilmiş.
" The children were nestled all snug in their beds while visions of sugarplums danced in their heads.
" Çocuklar sıcacık yataklarına sokulmuş uyuyorlardı..... tatlı eriklerin görüntüleri rüyalarında dans ediyordu.
There was a small bird colony of about 40 birds... which nestled high up in the pine trees.
Çam ağaçlarının üst kısımlarında barınan yaklaşık 40 kuştan oluşan küçük bir kuş kolonisi vardı.
Many years ago... the Spanish explorers discovered their piece of heaven... nestled in the Springfield Mountains.
Yıllar önce... İspanyol bir kaşif, cennetten bir parça keşfetti Springfield Dağlarının bağrında.
The spring water, nestled in a hole in a rock, shimmers softly when disturbed.
Bahar suyu, bir kaya boşluğunda biriken, karıştırılınca titrek ışıkla parıldıyor.
I like to feel tucked in, nestled in.
Kendimi içinde sarmalanmış gibi hissederim.
Love to be nestled.
Sarmalanmayı severim.
Look. Our house is so humble. It's nestled against a hill.
Bizim evimiz çok mütevazı bir şekilde yamaca oturuyor.
Nestled in the foothills of Albuquerque... the Wrenwood Center describes itself... as a nonprofit, communal settlement... dedicated to the healing individual.
Albuquerque yamaçlarına konuşlanmış olan... Wrenwood Merkezi, kendisini... kâr amacı gütmeyen, kişilerin iyileşmesine... adanmış bir komün sistem olarak tanımlıyor.
A little girl, not worthy of the noble creature nestled inside her.
İçindeki asil yaratığa layık olmayan küçük bir kız.
It's nestled in the open sea of the duodenum.
Duodenumun engin denizine gömülmüş.
Look at this nice little town nestled all snug and cosy right against the mountain.
Şu küçük, şirin şehre bakın... dağın eteğine kurulmuş sevimli bir kuş yuvasına benziyor.
" I went to a bar, I had a couple drinks I crawled up the leg of a stewardess I nestled in and passed out all snuggled up.
İkinci pire " Ne dediysen aynen yaptım. Bara gittim, bir iki duble içki içtim. Güzel bir hostesin bacaklarından tırmandım ve oraya yerleştim.
She will not be cold... not when she is nestled... in front ofher Italian marble fireplace... sipping cocoa and gazing at the harvest moon.
Sıkılmayacak... İtalyan mermeri şöminesinin... önüne kurulduğunda... kakaosunu yudumlarken ve hasat dolunayını seyrederken.
Nestled in this garden of Eden, Diddles has the run of the house and access to an open cat flap... 24 hours a day.
Bu cennet bahçesine yerleşen Diddles, 24 saat boyunca... isterse evde geziniyor isterse bahçeye çıkıyor.
Nestled deep within my mother's womb, soft as rabbit's fur,
Onun rahminin derinliklerinde, bir tavşan gibi yumuşağım ;
I should be home, nestled in the couch with my little Kitty right now, watching Fat Abbot cartoons and...
Şu an evde, kedimle koltuğa uzanmış Şişko Rahip çizgi filmlerimi izliyor olmalıydım.
With that, he slid her pantalettes down down, down over her knees and there, nestled between her legs as pink as a tulip, as slick as an eel- - "
Bununla beraber çoraplarını indirdi. Dizlerinin altına kadar indirdi. Orada bacaklarının arasında durdu.
Nestled in the most exclusive quarter of the Swiss countryside, the Grauer Klinik caters exclusively to royalty, international financial leaders, and celebrities from the world of show business.
İsviçre kırsalının en mahrem köşesinde kurulu olan Grauer Kliniği, sadece kraliyet aileleri, uluslararası finans liderleri ve gösteri dünyasının ünlü simalarına hizmet veriyor.
It's nestled like a pretty Easter egg with your brain around it, like that plastic grassy stuff...
Paskalya yumurtası gibi duruyor. Etrafında da beynin var. Yeşil plastik, çimen gibi bir şey.
Welcome to Bull Mountain... a slice of heaven... nestled in the cleavage of Alaska's high country.
Bull Dağı'na hoşgeldiniz bir dilim cennet... Alaska'nın yüksek kırsalının sınırına kurulmuştur.
Nestled within the submersible structure is the man sphere.
Denizaltı içine yerleştirilmiş yapı "insan küresi"'dir.
... nestled in and passed out all snuggled up.
Ve bu bizim için bir sorun. Bakıcıya, saat 10'da evde olacağıma söz vermiştim, o yüzden...
I knew it either had to be you or a thousand wild gardenias nestled in a mossy bank of money
Biliyordum, bu ya sizin kokunuz ya da bir banka dolusu yosunlu paralar arasına yerleştirilmiş gardenyalar olabilirdi
It makes me happy to think of you and my dear little ones at home all nestled together.
Seni ve evdeki küçük sevdiklerimi düşünmek beni mutlu ediyor. Hepiniz birliktesiniz.
Well, I've got her all nestled in a box, but I don't think she'll be content until I'm holding her.
Ona bir kutunun içinde yuva yaptım ama onu kucağıma almadan mutlu olacağını sanmıyorum.
In the valley that stretches from this hill to that hill, a city is nestled.
Biliyorsunuz, bir dağla diğeri arasında bir şehir bulunur.
It's used to being nestled in a nice soft car seat for this trip!
Bu yolculuğu güzel, yumuşak araba koltuğunda yapmaya alışkın.
Here we find our favorite new royal couple, nestled under Genovia's famous pear tree.
İşte yeni gözde kraliyet çiftimizi bulduk, Genovia'nın meşhur armut ağacının altında diz dize.
Nestled in the heart of wine country.
Şarap şehrinin kalbine kurulmuş.
As much as I love lobster seeing all that shellfish nestled on ice in the crate put me in the mood for hooves, not claws.
İstakozu sevdiğim kadar buzun üstünde yatan kabukluları görmek de beni kıskaçlar için değil kırmızı et için havaya sokardı.
The earth looks charming the skies don their best I see our home nestled among their breast.
Toprak büyüleyici, gökyüzü ise daha da fazla. İkisinin arasında evimizi görüyorum.
I want to be buried on the side of a hill nestled amongst the willows, overlooking the ocean.
Beni okyanusa bakan bir tepenin yamacındaki söğütlerin altına gömün.
Or has that thought already nestled itself in one of the cavernous empty corners of your mind?
Ya da bu düşünce beyninin boş derinliklerinde mi duruyor?
My theory suggests that quasars are young galaxies... with gigantic black holes nestled at their cores.
Benim iddiam bu cisimlerin çekirdeklerinde devasa kara delikler barındıran genç galaksiler olduğudur.
The emeralds were nestled in the bosom of a spanish galleon returning home from the caribbean.
Zümrütler İspanyol kalyonlarında Karayiplerdeki evlerine gidiyorlardı.
Large, bright, family home nestled on a quiet cul-de-sac, three large bedrooms, a pool, and his and her closets.
Geniş, aydınlık, sakin bir çevrede konuşlanmış, üç büyük yatak odası, havuz ve her ikisi için de gömme dolap.
" The children were nestled all snug in their beds,
"Gömülmüştü çocuklar sımsıcak döşeklerine..."
"Nestled in downtown Gotham, the hotbed of all that is super-chic and scrumptiously posh, 50 Prince is an absolutely delectable dreamland."
"Gotham'ın merkezinde, şıklığın ve enfes bir lüksün göbeğinde yer alan 50 Prince, tam bir düşler ülkesi."
Another photograph was taken of the renowned American bandit nestled in his bed of ice.
Meşhur Amerikalı haydutun buz yatağının içinde yatarken bir fotoğrafı daha çekildi.
Nestled in the mountains of northern Vermont,
Kuzey Vermont'da dağların arasında bir yer.
It nestled down in the lobes of his brain.
Beyin loblarının tam arasına girmiş.
At this moment, a tame linnet flew towards her, nestled its head between her breasts and nibbled them in wanton play.
Tam o anda, evcil bir ketenkuşu ona doğru uçtu, başını onun göğüslerinin arasına gömdü ve oyunbazca orayı didikledi.
The children were nestled all snug in their beds, while visions of sugarplums...
Çocuklar birbirlerine sokulmuş, yataktaydılar, - Şekerleme görüntüleri...
"If only we two clumsy souls " could have nestled our lives together...
Biz iki acemi gönül, bir araya gelip beraber yaşasak...
.. nestled in the palms of leaves..
taze çiğ damlaları gibi..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]