Newscaster Çeviri Türkçe
125 parallel translation
That newscaster that got beat up by the cops.
Polisten sopa yiyen haberciyle ilgili dava.
We sit watching our TVs while some local newscaster tells us that today we had 15 homicides and 63 violent crimes as if that's the way it's supposed to be.
Televizyonun karşısına oturmuş, sanki böyle şeyler olması normalmiş gibi bugün 15 cinayet ve 63 ağır suç işlendiğini söylemesini izliyoruz. İşlerin kötü gittiğinin farkındayız.
newscaster : it's been a year since the tragic accident at wakefield air base.
Wakefield hava üssündeki kazanın üzerinden 1 sene geçti.
newscaster : the city is still reeling from the bizarre events of the past few days.
Şehir hala son günlerde yaşanan garip olaylarla çalkalanıyor.
Yes, Connie, I'm coming to you from Fort Lauderdale and we're rocking to celebrate summer's last hurrah Labor Day week end.
FEMALE NEWSCASTER : Connie, Fort Lauderdale'den bildiriyorum. Yazın son heyecanı İşçi Bayramı, hafta sonunu kutluyoruz.
See if you can find us a real newscaster while you're at it.
Bize de gerçek bir haber spikeri bulabilirseniz eğer seviniriz.
[Newscaster] In tonight's news :
Bu gece haberlerde ;
I'd say I wanted to be an actress. He'd say, "TV newscaster."
"Oyuncu olmak istiyorum" derdim, "haber spikeri" derdi.
NEWSCASTER ". Authorities fear the murder of Uncle Seven...
Yetkililer Seven amcanın öldürülmesi...
( Newscaster )'Information on the nuclear weapon incident in Russia'is still sketchy.
Rusya'daki nükleer silah olayıyla ilgili bilgiler hala yetersiz.
( NEWSCASTER OVER radio ) WKCC AM Talk Radio.
WKCC AM sohbet radyosu.
( NEWSCASTER OVER radio ) Many commuters are abandoning their vehicles.
Banliyölüler arabalarini birakiyor.
Today's top news stories come from Gotham City where local newscaster Summer Gleason is standing by.
Günün haberleri, spikerimiz Summer Gleason'in bulundugu Gotham Şehrinden geliyor.
This just in, newscaster Kevin McCarty is being sued by Kyle's dad for slander.
Flaş haber! Sunucu Kevin McCarty, Kyle'ın babasınca iftira suçlaması ile dava edildi.
The newscaster has yet to be reached for comment.
Sunucu bu konuda henüz demeç vermedi.
NEWSCASTER : And in further news...
Ve şimdi haberlerde...
Infinity Airlines today settled the last of the lawsuits that have gone to trial as a result of the 1999 crash in Kansas in which the 216 people aboard flight 82 Newscaster : lost their lives.
Infinity Hava Yolları bugün 1999 yılında Kansas'ta düşen ve 216 kişinin hayatını kaybettiği 82 sefer sayılı uçakla ilgili son davayı da anlaşarak bitirdi.
The amount won't be announced until next week, but the newscaster said it could be the full 45 million.
Miktar gelecek haftaya kadar açıklanmayacakmış, ama haber spikeri toplam 45 Milyon Dolar olacağını söyledi.
NEWSCASTER [ON TV] : MM fever has gripped the nation.
MM ateşi tüm ulusu sardı.
Billy found a box of clasped envelopes and a video of the newscaster in his Porsche.
Billy Porsche'sinde bir kutu ataçlı zarf ve bir haber yayını videosu buldu.
- That newscaster's kind of cute.
- Sunucu da hoşmuş.
A clown, a cowboy, a newscaster.
Palyanço kıyafeti, kovboy kıyafeti, sunucu kıyafeti.
[Newscaster]... the first offensive drive to hurl the Jap enemy from conquered land.
... düşman Japonları işgal altındaki topraklardan çıkartacak ilk saldırı.
The newscaster suddenly said :
Sunucu durup dururken :
A guy thought this newscaster was sending him secret signals through the television set.
Bir adam, spikerin televizyondan ona gizli işaretler gönderdiğine inanıyordu.
He saves Azoulay's honour as newscaster and avenges Mrs. Azoulay.
O, Azoulay'ın onurunu korudu ve ve onun intikamını aldı.
TV NEWSCASTER : Reporting from downtown...
Şehir merkezinden bildiren...
- so he invites us to all those famous newscaster parties.
Böylece bizi ünlü habercilerin partilerine davet eder. Bak bu harika işte.
'As we now know, the phenomenon resulted from the use of...''... not something I ever expected as a newscaster to have to say on air.
Bildiğimiz kadarıyla olaylarda kullanılan sunucu olarak yayında söylemeyi beklediğim bir şey değildi.
We's brokah than a newscaster of the same name.
Meteliğe kurşun atıyoruz.
- A newscaster.
- Haber sunucusu.
The fact of newscaster Don Hollenbeck's suicide yesterday does not remove from the record that peculiar history of the leftist slanting of news indulged consistently by the CBS.
Don Hollenbeck'in dün intihar etmesi CBS tarafından devamlı izin verilen solcu haber saptırmalarını hususi tarihin kayıtlarından silmez.
In view of the fact we're taking a propaganda lambasting around the world, why is it not useful, sir, for us to explore with you the real facts behind this, or our motivations? NEWSCASTER ON TV. :
Dünyanın dört bir yanında,...
NEWSCASTER. : Today, in Havana, Fidel Castro expelled high-profile crime figures from Cuba.
Bu gün, Havana'da, Fidel Castro herkesçe bilinen suça bulaşmış şahısları Küba'dan sınır dışı etti.
FEMALE NEWSCASTER : In a victory for South Los Angeles residents today,
Güney Los Angeles sakinleri bugün bir zafer kazandılar.
FEMALE NEWSCASTER : Southland traffic, crash downtown L.A...
Güney bölgesi trafiği, Los Angeles şehir merkezinde kaza var...
I'm not like a freaking newscaster.
Ben haber muhabiri falan değilim.
The point is that that newscaster...
Yalnız şu haber spikeri var ya...
that bastard newscaster... just went in there and cut it all up...
şu orospu çocuğu haber spikeri... oraya gitti ve hepsini kesmiş...
We sit watching our TVs while some local newscaster tells us that today we had 15 homicides and 63 violent crimes as if that's the way it's supposed to be!
Oturmuş televizyon izliyoruz ve yerel muhabirler bize : "Bugün 15 cinayet ve 63 şiddetli suç meydana geldi" diyor, sanki her şey normalmiş gibi!
NEWSCASTER :
İyi akşamlar.
NEWSCASTER : He was found unconscious in a London flat this morning.
Bu sabah Londra'daki bir evde baygın bulundu.
NEWSCASTER 2 : A doctor was called, who pronounced Moon dead.
Bir doktor Moon'un öldüğünü açıkladı.
NEWSCASTER 3 : He was found dead by his girlfriend early today. He was 32.
Bu sabah kız arkadaşı tarafından ölü bulundu. 32 yaşındaydı.
If the newsmaker and newscaster become one. He can change the government's decision to whatrever he wants. He can change the views of the poeple.
haber yapıcıcısı ve yönetmeni aynı kişi olsaydı hükümetin karalarını nasıl değiştirebileceğini bir düşün ve insanların düşüncelerini nasıl etkilediğini ve dolayısıyla dünyanın dengesini
NEWSCASTER : Its just been raining here non-stop for the past three days, and they say that Tuesday afternoons hard rainstorm was the straw that broke the camels back.
Son üç gündür hiç durmadan yağmur yağıyor ve Salı günkü şiddetli fırtınanın bardağı taşıran son damla olduğu söyleniyor.
You're sounding newscaster-y again.
Haber spikerleri gibi konuşuyorsun.
I MEAN, THINGS JUST DON'T SEEM TO BE GOING THAT WELL. I JUST FIGURED THAT IF I- - Newscaster :
- İşler çok iyi gitmiyor gibi görünüyor ve düşündüm ki Avustralya Rock Müzik Ödülleri, Sprimp'in ilk albümü dört haftada platini kaptı...
TV NEWSCASTER :...
... Los Angeles merkezinde, bu restoranın önünde... evsiz bir kadın öldürüldü.
NEWSCASTER. :
Küba'da, günün ilk ışıklarıyla birlikte...
NEWSCASTER ON RADIO. :
Bu gün, İngiltere'deki doktorlar, 1.