Nintendo Çeviri Türkçe
212 parallel translation
I was at Sock's house playing nintendo.
Sock'ın evinde Nintendo oynuyorduk.
Nintendo at Sock's.
- Sock'da Nintendo.
Uncle Hector, Nintendo, I look nothing like you.
Amca Hector, Nintendo, sana benzemiyorum.
Could you stop playing Nintendo up there for a minute? !
Bir dakikalığına Nintendo oynamayı bırakabilir misin orada?
She ´ s still playing Nintendo.
Hâlâ Nintendo oynuyor.
Come on, let's go upstairs and play strip Nintendo like adults.
Gel, üst kata çıkıp yetişkinler gibi çıplak Nintendo oynayalım.
I don't know. Play Nintendo, maybe.
Bilmem, belki Nintendo oynamak.
Play Nintendo?
Nintendo oynamak.
What's Nintendo?
Nintendo ne?
- Will you play Nintendo with me?
- Benimle Nintendo oynar mısın?
I could have been playing Nintendo with Dan Quayle in the war room.
Savaş odasında Dan Qauyle'la ile Nintendo oynayabilirdim.
- Stick with me, kid, and you can afford enough Nintendo software to sink a battleship.
- Evlat, bana uyarsan savaş gemisi batıracak kadar çok Nintendo alabilirsin.
And when we're not invading some sovereign nation or setting it on fire from the air, which is more fun for a Nintendo pilot, then... then we're usually declaring war on something here at home.
Ve egemen bir ülkeyi işgal etmediğimiz ya da havadan bir ülkeyi ateşe vermediğimiz zaman - ki bu da Nintendo pilotları için daha eğlenceli - o zaman bizde olan şeylere savaş açmaya başlıyoruz.
This place is as high-tech as NASA and Nintendo combined.
Burada NASA ve Nintendo kadar yüksek teknoloji var.
They had, like, these double-wide couches and a four-foot TV screen with Nintendo.
Kanepeleri çift kişilikti ve Nintedo'lu dört ayaklı bir TV ekranı vardı.
Is that Nintendo or Sega?
Bu Nintendo mu Sega mı?
Do you wanna play Nintendo?
Nintendo oynamak ister misin?
A wake-up call for the Nintendo generation.
Nintendo kuşaği için bir uyandırma zili.
What did you train on, Nintendo?
Nintendo'yla mı talim yapıyordun?
For every hour you give algebra 2 you get two of quality time with Nintendo and Sega. Deal?
Cebir dersine çalıştığın her bir saat için Nintendo ve Sega ile harika iki saat geçireceksin.
And in the days before MTV and Nintendo, we had to find ways to entertain ourselves
MTV ve Nintendo'dan önceki zamanlarda kendimizi eğlendirmek için bir şeyler bulmak zorundaydık.
I'll kick your butt at Nintendo.
Kıçına tekmeyi basarım, Nintendo'da.
I told him I'm not buying the mintendo thing.
Almayacağım dedim, nintendo mudur nedir onu bana tükürdü it.
I swear I'm only putting aside a few pennies for the nitedo.
Yeminle, yeminle bir tek nintendo için para ayırıyorum fazladan. - O ne lan?
- Maybe Nintendo's not your forte.
- Belki Nintendo'da iyi değilsindir. - Sega bu.
You still hanging out and playing Nintendo?
Halen etrafta sürtüp,
Hanging out, playing Nintendo.
Biz sürtüp Nintendo oynuyoruz.
Martin, draw up plans for a coconut radio... and, if possible, a coconut Nintendo system.
- Güzel. Şimdi işimize bakalım. - Nelson'la ben ağaç evini yapacağız.
- You guys gather food for the big feast tonight.
Mümkün olursa aynısından Nintendo da çiz.
All I can say is they better have Nintendo.
Nintendo'ları olsa iyi olur, ben ona bakarım.
- Where is the Ninendo?
Nintendo nerede?
- We don't have a Nintendo.
Bizde Nintendo yok.
Hi, Super Nintendo Chalmers.
Merhaba, Süper Nintendo Chalmers.
Yeah... Columbo and Nintendo all rolled into one.
Küçük sorunlar olmadan G2'nin senin aynın olduğunu söyleyebilirsin.
No, no, I was thinking like Nintendo.
- Hadi! Hayır, hayır. Nintendo gibi bir şey düşünüyordum.
And then. Of course. There was Nintendo which suddenly opened up a whole new world to me.
Sonra, tabii ki, Nintendo geldi ve aniden bana yepyeni bir dünya açtı.
Why don't you go over to Jason's, play Nintendo.
Jason'larda Nintendo oynayabilirsin.
You said I couldn't watch TV or play Nintendo.
Televizyonu ve Nintendo'yu yasakladınız.
You are... the worst Nintendo player on the planet!
Sen... Sen bu dünyadaki en kötü Nintendo oyuncususun.
- Brad, turn the Nintendo off.
- Brad, nintendoyu kapatiyoruz.
- We've got Nintendo.
- Nintendo'muz var ama.
YOU TWO ARE BANNED FROM NINTENDO.
Siz ikiniz Nitendo için cezalısınız.
WE'RE ALREADY BANNED FROM NINTENDO.
Zaten Nintendo için cezalıydık.
You didn't wanna lose your Nintendo.
Nintendo'nu kaybetmek istemedin.
He just moved here. He's got a Nintendo, a Playstation, and a nanny. He's really rich.
Sonra fark ettim ki, 4-25'lik talep forumlarına bakıyormuşum.
Son, is this true? Damn! I was saving that for report card day!
Nintendo'su, Playstation'ı ve dadısı var.
Want to play some nintendo?
Nintendo oynamak ister misin?
Alright, play nintendo.
- İyi, peki. Nintendo oyna.
No Nintendo, no DVDs, no skateboards.
Nintendo, DVD, kaykay yasak.
Just admit that first class, free hotel rooms and good old Southern girls who learned to drink before you played Nintendo are too good to pass.
Birinci sınıf bedava otel odalarının ve siz daha video oyunları oynarken içki içmesini öğrenen güneyli kızların vazgeçilemeyecek kadar iyi olduğunu kabul edin.
Nintendo?
Nintendo?