No note Çeviri Türkçe
477 parallel translation
- Oh, no note.
- Not yok.
- No note?
- Yok mu?
- No note.
- Yok.
But there was no note of pity in your ridicule.
Hâlbuki alaylı konuşmanda merhametten eser yoktu.
He left no note, no letter, no explanation?
Not, mektup veya açıklama bırakmış mı? Hayır.
She left no note, didn't even pack a bag, no explanation, she just started to walk to the village from our house in broad daylight and simply vanished from the face of the Earth.
Hiçbir not bırakmamış, çanta bile hazırlamamış, bir açıklama yok, güpegündüz evimizden köye kadar yürümeğe başlamış ve yeryüzünden yok olup gitmiş.
- No note or anything, Gus?
- Not falan bırakmış mı Gus?
No boy, no note.
Çocuk yok, not da yok.
But this war is not mine and I take no note of it.
Ama bu benim savaşım değil ve ben onun için not almam.
No note, no forwarding address.
Ne bir haber bırakmış, ne bir adres.
Have patience, take no note of him.
Sakin ol. kendi başına bırak onu.
I told you, there was no note.
Mektup bırakmadıklarını söylemiştim.
No note, nothin'...
Not bile bırakmamış...
There's no note in there.
- Orada pusula yok.
No, but he sent a note.
- Hayır, ama not yollamış.
- No, but I had a note from Ted.
- Hayır ama Ted'den bir not geldi.
Now shall I give the note to the waiter? - No.
Şimdi...
Oh, no, but your note was read out before the whole class.
Hayır, ama notun bütün sınıfın önünde okundu.
Ready? Here's your note no.
Hazır mısınız?
And he said no more do I and he gave me the note and the half pound.
Bana başka da bir şey söylemedi. Bana notu ve yarım sterlini verdi.
And since she had no idea anyone would ever see that note but you it therefore has just enough of a confession to convict you of helping her kill her husband.
Senden başka bu notu görebilecek birisini aklına getiremeyeceğine göre kocasını öldürmesinde ona yardım ettiğin için bu seni mahkum etmeye yeterli bir itiraf durumundadır.
There was no need for them to send the note. Do they think we're stupid?
Nota gerek yoktu, biz gammaz değiliz.
No. I only like to strike an informal note.
Hayır, sadece resmi olmayan bir izlenime ulaşmak istiyorum.
No excuse. Next time bring a note from your mother.
Olmaz, Bir dahakine annenden yazı getir.
For let the world take note, you are the most immediate to our throne, and with no less nobility of love than that which dearest father bears his son do I impart towards you.
Öyle bil ki, halk da anlasın tahtımıza en yakın kimse olduğunu. En şefkatli babanın, evlat sevgisinden daha az değil benim sana olan sevgim.
There's no such note.
"Öyle bir nota yok" demiştin.
- No, S. Antonio left a note.
- Hayır, Aziz Antonio bırakmış.
There is no doubt that this note is in her handwriting.
Şüphesiz bu not onun eliyle yazılmış.
WELL, GET HER TO WRITE A NOTE, YOU KNOW. "I JUST COULDN'T STAND IT NO MORE. SIGNED, MRS. WILBERFORCE." AND THEN SOMEBODY GOES DOWN AND HANGS HER.
Ona, "Artık daha fazla dayanamadım, Bayan Wilberforce" şeklinde not yazdırırız, sonra da birimiz gidip onu asarız.
No, Sebo, you're wrong about that note.
Hayır, Sebo, Bu not hakkında yanılıyorsun
No, we don't usually note them.
Hayır, genellikle almayız.
There was no suicide note or anything.
Ortada intihar notu falan da yok.
No, with a note from me, telling him to give it to you.
Hayır, parayı sana vermesini söyleyeceğim bir notla.
The note I found was no idle warning.
Bulduğum not boş bir uyarı değildi.
And take note of what goes on around town, because by the time I get back, there won't be no newspaper to read it in.
Kasabada olanları not et çünkü döndüğüm zaman olanları okuyabileceğim bir gazete olmayacak.
If you had simply found that note in the victim's dressing room and knew no more about it, what would you have made of the affair?
Mektubu kurbanın makyaj odasında bulmuş olsaydınız ve ilişki hakkında bir şey bilmeseydiniz ne düşünürdünüz?
No. Give me my note, you keep the suitcase.
Çantaya karşılık, imzaladığım anlaşmayı bana verin, Bay Barnier!
Didn't leave no ransom note or nothing.
Fidye falan da istemediler.
No, we changed the note.
Hayır, notu değiştiriyoruz.
- Some note paper? No.
Bir tomar gerekli.
Also note that I have no plans for Christmas.
Ayrıca Noel için bir planım olmadığını da hatırlayın.
No, I need a note from your mother.
- Hayır, annenden bir not istiyorum.
Get a note to the milkman - "No more cheese."
Sütçüye not yaz - "Peynir istemiyoruz."
No, he was trying to leave a note and he woke me, that's all.
Yok, not bırakmaya çalışırken beni uyandırdı, hepsi bu.
He fell for it no sooner was the note written and chopped by the seal
Tuzağıma çok kolay düştü...
Do not say that the note is from me, and make no mention of what happened here last night.
Sakın notu benim gönderdiğimi ve burada neler olduğunu söyleme.
No, I've come to read the note.
- Hayır, notu okumaya geldim.
There was no suicide note.
İntihar notu bırakmamış.
- No, you can't hit that note.
- Hayır, o notaya basamazsın.
NO, I NEVER GAVE A NOTE TO SHARON.
Hayır, asla Sharon'a bir not vermedim.
He sent a note to Johnny No-Thumbs.
Parmaksız Johnny'e bir mesaj yollamış.
no notes 32
note 183
notebook 23
notes 105
noted 237
note to self 55
notebooks 17
no noise 34
no nonsense 21
no no 895
note 183
notebook 23
notes 105
noted 237
note to self 55
notebooks 17
no noise 34
no nonsense 21
no no 895