English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / No purpose

No purpose Çeviri Türkçe

581 parallel translation
So you see, my dear, you've abased yourself to no purpose.
Gördüğün gibi tatlım, kendini boş yere küçük düşürdün.
And in my whole vast kingdom, I could find nothing to do - no task, no aim, no purpose - for always my grand vizierJaffar stood between me and my people.
Ve uçsuz bucaksız krallığımda, yapacak bir şey bulamıyordum. Ne bir işim, ne amacım ne de bir planım vardı. Baş vezirim Jaffar her zaman halkımla aramdaydı.
But it will serve you to no purpose because I happen to be the adjutant general.
Ama işine yaramayacak çünkü personel başkanı benim.
All this can serve no purpose, Your Honour.
Bu olanlar bizi bir yere ulaştırmaz sayın yargıç.
So let us put an end to this scene, Father, for it serves no purpose.
Bu yüzden boşa tartışmayalım baba, çünkü işe yaramayacak.
Fate has worked twice to no purpose.
Hiç şüphesiz talih ikinci defa işe yaradı.
It would serve no purpose.
Hiçbir işe yaramaz.
With no purpose.
Amaçsız.
Tens of thousands of men ready to kill each other, for no reason, no purpose.
Erkekler bir hiç uğruna birbirlerini öldürmeye istekliler.
You have no purpose in life.
Hiçbir amacın yok.
I see no purpose in remaining here listening to this.
Burada kalıp bunları dinlemeye devam etmekte bir fayda göremiyorum.
I shouldn't like you to become a woman... who drifts through life, " fair to no purpose...
Hayatta edepsizce sürüklenen yetenekleri boşa giden :
I see no purpose to this line of questioning.
Bu sorgulamada bir amaç göremiyorum.
Wordsworth, a crawling insect ; an ugly, misformed little creature who has no purpose here, no meaning.
Bay Woodsworth, sürünen bir böcek, çirkin, biçimsiz burada hiçbir amacı ve anlamı olmayan küçük bir yaratık.
It serves no purpose.
Bunun faydası yok.
I'm not advising cruelty or brutality with no purpose.
Amaçsız zulüm ya da vahşet öğütlemiyorum.
I see no purpose in discussing the subject further.
Bu konuda konuşmak için bir neden görmüyorum.
When there's no political will to investigate, an inquiry serves no purpose.
Politik olarak isteksizlik gösterilirse eğer.. .. soruşturma hiç bir amaca hizmet edemez.
Crimes of passion serve no purpose.
Tutku suçları hiçbir amaca hizmet etmez.
Ambelli, if you start out maneuvering yourself to no purpose, we'll be here all night.
Zambelli, amaçsızca saçma manevralar yapıp duracaksan, tüm gece burada kalacağız...
No purpose would be served in delaying these proceedings further.
İşlemleri ertelemenin bir faydası olmaz.
They had no purpose. Ikjuist say that, Judge.
Yargıç.
- I see no purpose in prolonging this.
- Bu işi uzatmaya gerek görmüyorum.
Look, 007, I've had a long and tiring journey, probably to no purpose.
Bak 007, uzun, yorucu ve büyük ihtimalle amaçsız bir yolculuk yaptım.
Jim, madness has no purpose or reason.
Jim, deliliğin ne amacı vardır ne de mantığı.
No. I'd be spilling out of this thing, and not like in a sexy, on purpose, Christina Hendricks type of way.
Hayır, dışarıya taşarım ve özellikle Christina Hendricks tarzı seksi bir şekilde değil.
Having achieved her purpose, the woman became a statue once more, or, in other words, an inhuman object with black gloves in contrast to the snow upon which her steps would no longer leave a trace.
Emeline ulaşırken, kadın bir kez daha heykele dönüştü. Veya kara tezat siyah eldivenleriyle karda yürürken artık iz bırakamayacak..... insan dışı bir objeye dönüştü de diyebiliriz.
He left England for one purpose only. If he succeeded, he said that you would learn by means... that would need no explanation.
Başarılı olursa, bunu açıklamaya gerek kalmayacak şekilde... öğreneceğini söylemişti.
- No other purpose?
- Başka bir amacın yok muydu?
There's no doubt there was a definite purpose.
Kesin bir amaç olduğuna şüphe yok.
You have no reason or purpose in life!
Mantık yoksa hedef de yoktur.
- It isn't? Well, no. What's the purpose of a sign around here?
- Tabelanın burada işi ne?
Your Honor will observe that it is of a very dull finish... a finish similar to that used by the army... the purpose of that being that no reflection on the barrel will reveal the user's position.
Sayın Yargıç, bunun çok mat bir cila olduğunu görüyorsunuz, ordu tarafından kullanılana benzer bir cila, amacı, namlu üzerindeki herhangi bir yansımanın kullanıcıyı açığa çıkarmamasıdır.
If you fail to consider every item of evidence... no matter how improperly presented... you have defeated the very purpose of this hearing.
Eğer her kanıt parçasını, ne denli uygunsuzca sunulursa sunulsun, göz önüne almazsanız, bu oturumun ana amacını ortadan kaldırmış olursunuz.
No boasting like a fool ; This deed I'll do before this purpose cool.
Böbürlenmesin sersemce ; düşüncem soğumadan bitirmeliyim bu işi.
No, Treblinka has already served its purpose.
Hayır, Treblinka amacına çoktan ulaştı.
We know that the purpose of the loan... And how do you pay for..., is normal, no?
Parayı niçin ödünç verdiğimizi ve nasıl geri ödeyeceğinizi bilmemiz gerekiyor, bu formalite sayılmaz, değil mi?
No, she did that on purpose to get here before all of us
Hayır, bizden önce gelmek için bilerek yaptı.
Well, then, no more but this. Go, gentle Catesby... and, as it were far off, sound thou Lord Hastings... how he stands affected unto our purpose... and summon him tomorrow to the Tower... to counsel on the coronation.
O zaman şöyle yapalım, aziz Catesby sen git, Lord Hastings'i şöyle belli etmeden bir yokla bakalım bizim bu tasarımızla ilgili eğilimi nedir.
I see no ethical purpose for a raid on Troy.
Truva hücumu icin hicbir ahlaki neden göremiyorum.
Now remember, these Trojan walls are our strength and our substance... ... so let no eager fool attempt to charge this plain... ... until these ramparts have served their purpose.
Unutmayin, bu Truva duvarlari bizim gücümüz ve servetimizdir o yüzden bu kale duvarlari amacini yerine getirene kadar bu ovaya hücum girisiminde bulunan hiçbir cüretkara izin vermeyin.
No cry of "There she blows!" was to entice us... from his single purpose.
Onun tek amacı için duymayı beklediğimiz "İşte orada!" Çığlığı henüz duyulmamıştı.
No matter where you send me, if the God of Abraham has a purpose for my son, he will come to know it and fulfill it.
Beni nereye gönderirsen gönder... İbrahim'in Tanrı'sı oğlumu bir amaç için seçtiyse, Musa bunu öğrenecek ve yerine getirecektir.
It's serving no useful purpose.
Hiçbir belirgin amacı kalmadı.
There is no reason for us to remain now that I have accomplished my purpose.
Kalmamız için hiçbir neden yok artık amacımı yerine getirdim.
They serve no useful purpose.
Komik görünüyorlar. Ve hiçbir amaca hizmet etmiyorlar.
No, I'm bad on purpose.
Bilerek kötü oynuyorum.
No, I came here on purpose, to tell you how much I love you.
Hayır, buraya seni ne kadar çok sevdiğimi söylemek için geldim.
No blade could be more fitting for this purpose than your own.
Kendi kılıcından başka bir kılıç, bu amaca daha iyi hizmet edemez.
No good purpose could possibly be served.
Bunun hiçbir yararı yok.
No weaknesses, perfectly disciplined. No vices, no fears, no faults. Just a sense of purpose.
Zayıflık, korku, hata yok, sadece bir amaca yönelmiş olma duygusu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]