None of it was real Çeviri Türkçe
41 parallel translation
You see, none of it was real.
Görüyor musun, hiçbiri gerçek değil.
Maybe none of it was real.
Belki de hiçbiri gerçek değildi.
And that Sunnydale and all of this... None of it was real.
Sunnydale'in ve bunların hiçbirinin gerçek olmadığını söylediler.
His alias, connections, apartments in Europe none of it was real.
Takma adı, bağlantıları, Avrupa'daki evi hiç biri gerçek değil.
But none of it was real.
Ama hiç birisi gerçek değildi.
She made me realize none of it was real.
Hiçbirinin gerçek olmadığını anlamamı sağladı.
So none of it was real?
Bunlardan hiçbir gerçek değil mi?
That none of it was real.
Hiçbiri gerçek değildi.
None of it was real.
Bunların hiçbiri gerçek değildi.
None of it was real.
Hiçbiri gerçek değildi.
- everything... none of it was real.
- Hiçbiri... Hiçbiri gerçek değildi.
None of it was real.
Hiçbiri değildi.
The problem was knowing that none of it was real.
Ama hiçbir şeyin gerçek olmadığını biliyorduk.
Well, that's because none of it was real.
Çünkü bunların hiçbiri gerçek değildi.
What you saw at the hospital, none of it was real.
Hastanede gördüğün hiçbir şey gerçek değildi.
None of it was real.
Hiçbiri gerçek oldu.
None of it was real.
Hiçbir şey gerçek değildi.
I told you I loved you because I was sired to you, and now that I'm not, I know that none of it was real, but if you still think that it was, I mean, maybe you're the one who needs help with your emotions, not me.
Seni sevdiğimi söyledim çünkü sana efendilik bağıyla bağlıydım ve şimdi bağlı olmadığım için onların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyorum ama eğer sen hâlâ gerçek olduğunu düşünüyorsan yani belki de duyguları konusunda yardıma ihtiyacı olan kişi sensindir.
Um... None of it was real, Sam.
Hiçbiri gerçek değilmiş Sam.
Here's the thing - - None of it was real, but all of it was true.
Hiçbir şey gerçek değil ama söylediklerim doğruydu.
None of it was real.
Olanlar sahteydi.
But I guess that... wasn't real, and none of it was real.
Ama sanırım gerçek değildi o, hiçbiri gerçek değildi.
None of it was real, Norman.
- Hiçbiri gerçek değildi Norman. - Emin misin anne?
Because none of this mattered to you, none of it was real.
Çünkü hiçbiri umurunda değil ve aramızdakiler gerçek değildi.
None of it was real?
Hepsi yalan mıydı?
That man that wanted you to detonate that bomb... whatever he promised you... freedom from pain, power... none of it, none of it was real.
Şimdi beni dinle. O bombayı patlatmanı isteyen o adam sana ne vaat ettiyse ; acılardan kurtulmak, güç, hiçbiri hiçbiri gerçek değildi.
None of it was real. Don't!
Hiçbiri gerçek değil miydi?
And your heart is like a jackhammer on your brain and you realize that none of it was real.
Kalbin beynini matkap gibi deler ve hiçbirinin gerçek olmadığını anlarsın.
The stuff in the Vault was great, but none of it was real.
Mahzendeki kitaplar harikaydı, ama asıl hayat değildi.
So none of it was real?
Yani hepsi koca bir yalandı?
So none of it was real?
Hiçbiri gerçek değildi yani?
None of it was real. What wasn't real?
Hangisi gerçek değildi?
None of it... was real? - No.
Bunların hiç biri... gerçek değil mi?
Everything between us, none of it was real. Okay?
Tamam mı?
- But none of it was ever real or genuine.
- Ama hiçbiri gerçek veya samimi değildi.
Fuck you. I know it's hard to grasp, Kyle, but I was the one sent by customer service to try and convince you that none of what you've seen is real.
Anlaması zor, biliyorum Kyle, fakat bunların hiçbirinin gerçek olmadığına seni inandırmak için müşteri hizmetleri tarafından buraya gönderilen benim.
Remember, she was anemic, and she had that kidney infection. She had the fever, and we were trying to deal with all of those things, but... but none of it mattered because... because the real problem was the cancer.
- Hatırlarsın, anemisi vardı ve böbrek iltihabı vardı, ateşi vardı biz de tüm bunlarla başa çıkmaya çalışıyorduk ama hiçbir önemli değildi.
I knew that it wasn't you, that none of that was this life, but... I mean, watching it happen in front of me, living that, it didn't feel any different, because it was all still real.
Sen olmadığını biliyordum hiçbirisinin bu hayatta olmadığını biliyordum ama yani gözümün önünde canlı canlı olan şeyler hiç farklı hissettirmedi, çünkü hepsi gerçekti.
No, b-b-but I made it up! None of that was real!
Ben bunu uydurdum ama!