Nosey Çeviri Türkçe
194 parallel translation
You've got more sense than to put Nosey on to that guy.
Adamcağızı bu herifin önüne atmayacak kadar vicdanlısın.
A posey for getting nosey...
Tafrasından geçilmiyor.
Just some nosey people trying to scandalize your name, that's all
Bazı meraklı insanlar adını lekelemek istiyor, olan bu.
Say, you're nosey. Too curious, you are.
Demek başkalarının işine burnunu sokan meraklı birisin.
- Pardon me if I'm nosey, Miss Fromsett.
Merakımı bağışlayın bayan Fromsett.
If I'm not being too nosey, you working for the mining company that lost the payroll? No
Benim ağzım sıkıdır,... paralarını kaybeden madenciler için çalışır mısın?
Your nosey husband better not get in our way.
Meraklı kocan yolumuza çıkmasa iyi olur.
I've always been a nosey man.
Ben meraklı biriyimdir.
If I'd been too nosey, I wouldn't have been able to ride out.
Çok meraklı davransaydım oradan sağ çıkamazdım.
She's naught else to do, the nosey parker.
Yapacak başka işi yok, meraklı taze!
I hate nosey parkers like that.
Meraklı tazeler.
Just that nosey Mrs. Bates going on about your picture last night.
Sadece senin dünkü filminden bahsedip duran şu meraklı Bayan Bates.
You figure them Indians get out of there and lead the Cavalry on a wild goose chase, that Great White Father's gonna get nosey...
- Öyle mi? Onları Kızılderililerin ortadan yok olduğuna inandıracaksın öyle mi?
Get nosey and he'll investigate.
- Bu, Büyük Beyazı çok kızdıracak. - Kızdıracak ve olayı araştıracak.
One of the guards got nosey and he started taking a count of all the prisoners.
Gardiyanlardan biri huylandı ve sayıma başladı.
Keep any nosey parkers out.
Meraklı tipleri uzak tutmuş oluruz.
24 hours and worky nosey grindstone.
24 saat ve çalışma.
Not that I'm nosey.
Burnumu sokmus olmayayım da.
Too nosey!
Meraklı.
On the nosey.
Tam isabet!
Please don't misunderstand me sir, I'm not trying to be nosey.
Lütfen, beni yanlış anlamayın. Merak ettiğimden değil.
You gotta watch her, Barn. She's nosey.
Çok meraklı.
Can I be that nosey?
Meraklı olabilir miyim?
Hey, Nosey is here!
Aman da aman, koca burun gelmiş!
And a bullet was waiting for them, Nosey, behind every bush.
"... her çalının arkasında, onları bekleyen bir kurşun vardı. "
Ah, well, I got into a scrap with a fellow who called you a nosey little strumpet who was always going blubbing to the Queen, and we got into a fight, and he cut off the top half.
Şey, sana'meraklı küçük fahişe'diyen sürekli Kraliçeye zırıldayan bir herifle kapıştım, sonra dövüştük, kolumun gerisini de o kesti. Ne yazık...
I knew you would come because you're nosey
Meraklı olduğun için geleceğini biliyordum.
Nosey, go get some chairs.
Nosey, git sandalye getir.
- I'm not Nosey, I'm Djokica.
- Benim adım Nosey değil, Djokica.
Ballerina, Nosey, you get him.
Balerin, Kokulu, siz O'nu tutun.
Come here, Nosey.
Buraya gel Nosey.
Poor nosey.
Zavallı burnum.
I mean, not that I'm nosey, you understand.
Yani, merakımdan değil, anlıyorsun.
Why, you nosey little punk!
Seni minik sersesi!
Why, you nosey little punk!
Seni meraklı küçük serseri!
You nosey little punk... I'm tired of you interfering with my operation.
Seni meraklı serseri... İşlerime burnunu sokmandan bıktım.
Ah, Nosey's being nice to the Spanish, sir.
Nosey İspanyollar'a kibarlık ediyor efendim.
Unfortunately, the blast killed three nosey reporters... who didn't bother to read the sign.
Ne yazık ki, patlama her şeye burnunu sokan 3 gazeteciyi öldürdü... Kim işaret levhalarını okuma zahmetine girer ki.
Being nosey?
Meraklı olmadı mı?
Oh, the nosey old bag.
Her şeye burnunu sokan ihtiyar cadı.
- Are you always this nosey?
- Hep bu kadar meraklımısınızdır?
You are awfully nosey, aren't you, Guillermo?
Her şeye burnunu sokuyorsun, değil mi, Guillermo?
All right, Mr. Nosey Parker.
Pekala Bay Burnunu Her Şeye Sokar.
Those are my pills, Mr. Nosey.
Onlar benim, Bay Meraklı.
Okay, so he's nosey.
Kargomda geziniyordu
If I'm not being too nosey, who the hell are you marrying?
Merakımı bağışla ama, kiminle evleniyorsun sen?
- I'm too nosey, aren't I? - No, it's all right.
Çok soruyorum değil mi?
You know, Harris, that nosey little nose of yours is gonna get you into trouble someday.
Biliyor musun Harris, bir gün o koca burnun seni çok büyük bir belaya sokacak.
You always this nosey, huh?
Sen de her zaman böyle burnunu sokar mısın, huh?
Nosey!
Nosey!
- Nothing, nosey!
- Hiçbir sey, merakli.