English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Not it

Not it Çeviri Türkçe

331,264 parallel translation
It's not Cathy Durant.
Cathy Durant'ten değil.
It's a note from Tom Yates.
Tom Yates'ten bir not.
It doesn't matter what Secretary Durant believes or not.
Bakan Durant'in neye inanıp inanmadığı önemli değil.
Not what it used to be.
Eskiden olduğu gibi değil.
You think it's some kind of insurance, but it's not.
Güvence sanıyorsun ama değil.
Whatever happens to the president, it's not your fault, or mine.
Başkan'a ne olursa olsun suç sende de değil, bende de.
I might use it, I might not.
Belki kullanırım, belki kullanmam.
It's not going to work like that.
Bu iş öyle olmaz.
If you don't handle this correctly, you do not recover from it.
Bu meseleyi doğru ele almazsan ayağa kalkamazsın.
I'm ready to hand it over, but I want to be assured that no matter what, Macallan's death is not related to me.
Elimdekini teslim etmeye hazırım ama Macallan'ın ölümünün bana bağlanmayacağına dair teminat istiyorum.
I'm in the White House. Not out there, wondering what it's like in here.
İçeride neler olduğunu merak edeceğime Beyaz Saray'dayım.
If it's not treated properly... your husband's liver could fail him at any time.
Düzgün bir tedavi görmezse... eşinizin karaciğeri her an iflas edebilir.
It's not the kind of thing I could do.
Bu, benim yapabileceğim bir şey değil.
I'm sorry, ma'am, it's just not possible tonight.
Kusura bakmayın efendim, bu gece mümkün değil.
It's not important who gets the credit.
Takdiri kimin toplayacağı mühim değil tabii.
- It's not him.
- O değil.
Didn't I just say it's not you?
Sizinle alakası olmadığını söylemedim mi demin?
Oh, God, it's not another high-school boy, is it?
- Yine bir liseli olmasın ne olur.
Fine. It's not Martin.
Tamam, Martin değil.
Not that it's any of your business, but I happened to be in the photo booth taking some solos.
Seni hiç ilgilendirmez ama fotoğraf kabininde fotoğraf çektiriyordum.
Now, if it's not too much trouble, maybe we could get back on schedule.
Şimdi zahmet olmazsa programımıza geri dönelim.
It's not much of a fight, but maybe we should...
- Pek sert bir kavga değil ama ayırsak mı?
You're right. It's not that b...
Haklısın, o kadar da...
I'm merely pointing out that it's not singular in its power to separate a rare isotope from an abundant neighboring mass.
Ben yalnızca onun, ender bir izotopu çoklu bitişik kütleden ayrıştırmada tek olmadığını belirtiyorum.
- It's just ironic that you won't ask me to do whatever it is because you're worried I'll judge you, but I'm judging you now for not trusting me, and that hurts.
- Seni yargılayacağım diye korktuğundan o şeyi benden istememen çok ironik çünkü şu an bana güvenmediğin için seni yargılıyorum ve çok inciniyorum.
It's not like you've spent any time around that wood.
O kerestelerin yanında hiç durmadın ki.
It's not new wood.
- Yeni ahşap değil ki o.
It's not. It's sweaty.
Islanmadı, terledi.
Right, but you're not a know-it-all.
Evet ama sen her şeyi bilmiyorsun.
I'm not sure which life it is for you and me both.
Ne siz ne de ben şu an hangi vakti yaşadığımızı bilmiyor olsak da.
Is it you... or is it not?
Sen misin? Yoksa değil misin?
What is it, Sir? Do you not feel well?
Canınızı sıkan bir şey mi var?
It's not finished yet. When you do finish your research, we'll run into each other and you'll give my ring back.
- Öyleyse bir dahaki görüşmemiz araştırmanız bittiğinde ve yüzüğü bana geri verdiğinizde olsun.
It's from your mother, not me.
Benden değil, annenden geliyor.
I do not know what veiled my eyes. Whether it's the passing of 900 years... or the hatred of the almighty. I had you close to me, but I did not recognize you.
Gözlerimi kapatan şey 900 senelik ömür müydü Tanrı'nın bana olan nefreti miydi?
It's not fair for us... to split the bill evenly.
Su faturasını kiracılar arasında eşit bölüştürmeniz cidden haksızlık oluyor!
Why not? Is it because you remember your past?
Geçmiş hayatınızı hatırladığınız için mi?
I thought about it over and over, whether or not I should give this to you.
Üzerinde oldukça düşündüm. Bunu size verip vermemem gerektiği hakkında.
It's not your turn yet.
Henüz sıran gelmedi.
Oh, honey, it is not my idea.
Tatlım, böyle düşünen ben değilim.
No, it's not.
Yaşamayacaksın.
I'm not saying you have to ask my permission, but you could have talked to me about it before you said it was okay.
İzin alman gerektiğini söylemiyorum ama tamam demeden önce benimle konuşabilirdin.
I thought I was getting better at it, but clearly I'm not.
Bu konuda kendimi geliştirdiğimi düşünüyordum ama yanılmışım.
Mm, Penny's gonna call her dad and tell him it's not a good time for Randall to visit.
Penny babasını arayacak ve Randall'ın ziyareti için uygun bir zaman olmadığını söyleyecek.
I did. You know, I'm not even sure how accurate it was.
Gönderdim, ne derece doğru olduğundan bile emin değilim.
It's just not a good idea.
Sadece iyi bir fikir değil.
It's not gonna hurt her.
Bu onu incitmez.
It's not broken.
Kırık değil.
And it's not weird, it's courageous.
Ve bu garip değil, cesurca.
Hmm, you betcha.'Cause it's not really over.
Haklısın. Çünkü gerçekten bitmedi.
It's not true!
Bu doğru değil!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]