Not on Çeviri Türkçe
62,423 parallel translation
Axelrod's not on the premises.
Axelrod evinde değil.
What do you mean "not on premises"?
Ne demek evinde değil?
You're not on the witness list.
Tanık listesinde değilsin.
You think I'm not on the books?
Benim muhasebede olmadığımı mı sanıyorsun?
It's not on the sketch graph.
Tarama grafiğinde bir şey yok.
That's not on the reserve system.
Bu yedek sisteminde değil.
Oh, we got to get you going in the office, so next summer you're not on the crew.
Ofiste gitmene izin vereceğiz, yani önümüzdeki yaz takımda değilsin.
Kev, I'm not on house arrest.
Kev, ev hapsinde değilim.
Yeah, I was not on my meds.
- İlaçlarımı almamıştım.
He knows what it means if I'm not on the field on Saturday.
Bunun ne anlama geldiğini biliyor... Cumartesi günü sahada olmazsam.
Besides, the women in that play had ghastly theatrical makeup on their faces, and this man is opening a can of peaches with hands, not hooks.
Hem o oyundaki kadınların yüzünde korkunç, tiyatral bir makyaj vardı. Ayrıca bu adam da şeftali kavanozunu kancalarıyla değil, elleriyle açıyor.
Putting more bars on the prison is not the answer.
Hücreye parmaklık eklemek bu işin çözümü değil.
Besides... I'm not comfortable sitting on the truth anymore.
Hem gerçeği saklamak beni iyice huzursuz etmeye başladı.
We've had a lot on our plates. It's not magic.
İşimiz başımızdan aşkındı.
I'm not an expert on parasites, but I play a lot of poker and I know that you're lying. Why are you lying to me?
Parazitler konusunda uzman değilim ama oldukça fazla poker oynadım ve yalan söylediğini biliyorum.
I'll do it. I'm not puttin'on the lederhosen.
Alman kıyafeti giymem ama.
Look, I need you, but I don't know how much I can trust you on this one thing, so I am not sure how to proceed.
Sana ihtiyacım var ama bu konuda sana ne kadar güvenebileceğimi bilmiyorum. O yüzden nasıl devam edeceğime emin değilim.
I am not going to apologize for being a working mother who has to have opportunities so she can put food on the table for her family.
Ailesi için ekmek parası kazanmaya çalışan bir anne olarak fırsat peşinde koştuğum için özür dilemeyeceğim.
When one dies, their soul does not move on.
Birinin ölmesi, ruhunun öldüğü anlamını taşımaz.
And I'm not gonna let you fight this on your own.
Ayrıca bu savaşta yalnız başına olmana izin vermem.
- He just wants my law license. I'm not gonna let you fight this on your own. - My watch.
Better Call Saul'un önceki bölümlerinde...
I'm not talking some teenager taking a five-finger discount on string cheese at the stop'n'shop.
Markete girip de elini uzattığını cebine atan veletlerden bahsetmiyorum ama.
He deserves disbarment, not some slap on the wrist.
Barodan ihracı hak etti, bir tokatla kurtulamaz.
You can't afford not to be on TV!
Asıl televizyonda olmaman hata!
I'm not long on logistics.
Ben lojistikten anlamam.
You're not supposed to be on the phone.
- Telefonla konuşmaman gerekiyordu.
Yeah, they're not a patch on the girl I had to let go.
Kovmak zorunda kaldığım kızın tırnağı bile etmezler.
Oh, come on, Bette, it's not that bad.
- Yapma Bette, o kadar fena değil.
You're not going to tell her she stinks on ice.
Ona berbat olduğunu söyleyemezsin.
I'm not falling on those.
Bunların üstüne düşmem ben.
I am not spending anything on that, Bob.
Ben hiçbir şey vermeyeceğim Bob.
Look, I realize there is not exactly a robust tradition of women directors for me to build on.
Bak, kadın yönetmenlerle ilgili dayanabileceğim sağlam bir gelenek olmadığının farkındayım.
I'm sorry you're not camera-ready, Bette, but we don't have eight hours to wait for you to put your face on.
Fotoğraf için hazır olmadığına üzgünüm Bette. Ama makyaj yapmak için sekiz saat seni bekleyemeyiz.
I told you, Mamacita, I am not drinking on this production.
Söyledim ya Mamacita, bu yapımda içki içmeyeceğim.
She's not sick. She's on strike.
Hasta değil, grev yapıyor.
If this compound sits on a tunnel... and let's admit that's a... that's a mighty big "if"... how do you suggest we get in or even know where we are? It's not like we have a map.
Eğer yerleşke bu tünellerin üzerindeyse... ve bunu büyük bir "eğer" olarak kabul edelim... içeri nasıl girmemizi öneriyorsunuz, girsek bile yolumuzu nasıl bulacağız?
What's the maximum sentence for fixing a racist man's sink? Oh, come on. I'm not a racist.
Irkçı bir adamın lavabosunu tamir etmenin cezası nedir?
Well, I'm going to go out on a limb and say that's not a coincidence.
Ben bir riske girip bunun tesadüf olmadığını söyleyeceğim.
The final decision of the board will rest in part... on the outcome of that investigation, but that could take months, if not years.
Kurulun nihai kararı kısmen bu soruşturmanın sonucuna dayanacak, ancak yıllar olmasa da aylar sürebilir bu.
I'm not 100 % on that.
% 100 emin değilim bundan.
Well, I'm not great at science, but I can take point on this if it's too weird for you.
Bilimle aram iyi değildir. Ama senin için tuhafsa, bunu ben yapabilirim.
Yeah, well, at least Cheryl's not putting on an act.
Evet, en azından Cheryl rol yapmıyor.
He may not be crushing on you, but he does love you.
Sana vurgun olmayabilir ama seni seviyor.
I am gonna deal with this, but on my terms, not yours.
Bunu halledeceğim, ama kendi yöntemlerimle, senin değil.
Listen, I swear on my children's lives that did not happen.
Çocuklarımın üstüne yemin ederim öyle bir şey olmadı.
That's not what's going on.
Öyle bir şey olduğu yok.
If anything goes wrong, it's not gonna be on me.
Bir şey ters giderse benim yüzümden olmaz.
I'm not gonna look. I'm gonna work on this.
Sana bakmam, temizlikle uğraşacağım.
Okay, we... we have a lot going on right now and Norman is not at the top of the list.
Biz... Şu an zaten çok yoğunuz ve Norman listenin başında değil.
Come on, man, you know peace is important, and so is not making permanent decisions about body art when you're blackout drunk and mad at your mom.
Hadi, adamım, barış işte bundan önemli. O yüzden sarhoş olup annene kızdığında vücut sanatı hakkında... kalıcı kararlar verme.
No, not yet, but I ran another trace on those text messages.
- Hayır henüz değil. Ama ben bu mesajların tekrar izini sürdüm.
not on my watch 160
not only that 217
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not one of them 22
not on purpose 75
not only 29
not only that 217
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not one of them 22
not on purpose 75
not only 29