Oates Çeviri Türkçe
184 parallel translation
I just stopped by to tell them the same thing I told you in town today, Oates.
Bugün kasabada sana söylediklerimi söylemek için uğradım, Oates.
- Your hat, Oates.
- Şapkan, Oates.
There's Oates and me and the professor and Stephen.
Oates, ben, profesör ve Stephen burada.
Oates, would you mind coming out a moment?
Oates, biraz dışarı gelebilir misin?
Oates, I'm afraid you'll have to go into the village for some ether.
Oates, korkarım eter almak için kasabaya gitmen gerekecek.
Mrs. Oates.
Bayan Oates.
I'll take it this time, Mrs. Oates.
Bu sefer ben alayım, Bayan Oates.
If you need anything before I get back, have Mrs. Oates call me.
Ben dönmeden evvel bir şeye ihtiyacın olursa, Bayan Oates'a beni aratırsın.
Oates can pick up my other things tomorrow.
Diğer eşyalarımı yarın Oates getirebilir.
I'll leave it in the village for Oates to pick up.
Kasabada bırakırım böylece Oates geri getirebilir.
Mrs. Oates is drunk because I purposely let her steal a bottle of brandy.
Bayan Oates sarhoş çünkü konyağı çalmasına bilerek izin verdim.
And Oates he's gone to look for ether because I made sure there was no ether.
Ve Oates eter aramaya gitti çünkü eteri ortadan kaldıran bendim.
Warren Oates,
Warren Oates,
Oates, played by your very own lovely Terence Lemming who is an English cockney officer seconded to the U.S. Navy and Bowers, played by Seymour Fortescue the Olympic pole-vaulter.
Oates'u Amerikan donanmasındaki İngiliz subay Terence Lemming oynuyor Bowers'ı oynayan Seymour Fortescue Olimpik sporcu.
See Ensign Oates'frank, adult death-struggle with the spine-chilling, giant electric penguin.
Asteğmen Oates'un dev elektrikli penguenle yaptığı tüyler ürpertici savaşı görün.
Oates, what the hell is this?
Oates, bu da neyin nesi?
- He said it was a Frenchman.
- Oates, Fransız olduğunu söyledi.
What the hell are you doin'here?
Söylesene Oates, burada ne işin var senin?
Is that Sally Oates again?
Yine mi, Sally Oates?
What Oates said about your fellow officers respecting you is, as you know, complete crap.
Oates memurlarının bize saygı göstermeleri konusunda söyledikleri, bildiğin gibi, saçmalıktan ibaret.
Titus Oates, who slowed his companions with his lameness, walked away to his death to try to save them.
Sakat ayağıyla arkadaşlarını yavaşlatan Titus Oates onları kurtarmaya çalışırken, ölümüne yürümüş oldu.
Remember when we was kids we played for Reverend Oates'Moab Bitty Squad?
Hatırlıyor musun, çocukken kilisenin basket takımında oynardık?
Reverend Oates, why are you with this scum?
Neden bu ahlaksızla berabersiniz?
Now Reverend Oates will say a few words to the happy couple.
Peder Oates, mutlu çifte birşeyler söylemek istiyor.
We welcome Garfunkel, Messina, Oates and Lisa singing their number two hit, "Born to Runner-Up."
Karşınızda Garfunkel, Messina, Oates ve Lisa iki numaradaki "2.lik İçin Doğduk" şarkılarını söyleyecekler.
Warren Oates swallowed his chewing tobacco spittle.
Warren Oates çiğneme tütününün pis sularını yutuyormuş.
Whoa, ho. Loggins and Oates.
Oy oy oy. "Loggins and Oates."
You still won't explain what happened yesterday- - how you knew that Bernard Oates was strapped with explosives.
Dün ne olduğunu hala tam olarak açıklamadın. Bernard Oates'in üstünde patlayıcı olduğu nereden biliyordun.
Last year we had an incident with Joyce Carol Oates.
Geçen yıl Joyce Carol Oates ile kötü bir olay yaşadık.
It's like Joyce Carol Oates...
Joyce Carol Oates'ın...
- Hall and Oates!
Hall ve Oates!
I'll come back for you, Oates.
Sana döneceğim Oates.
I am not coming back for Oates.
Oates'e dönmeyeceğim.
Hey, Ma, who's that band I like? Oh, yeah, Hall and Oates.
Hey, anne, şu sevdiğim grup kimdi, ooh, evet Hall ve Oates.
John Hall and Daryl Oates.
John Hall ve Daryl Oates.
Hall and Oates, Veronica.
Hall ve Oates, Veronica.
~ Oates ~ Maintain course on 139, can you confirm?
Rotayı 139'a sabitliyorum, onaylıyor musunuz?
~ Oates ~ Matchbox to Dakota, we are go for disengage.
Matchbox'tan Dakota'ya
~ Oates ~ Oopilot needs attention.
Yardımcı pilot'un bakıma ihtiyacı var.
~ Oates ~ What?
Peki sen?
~ Oates ~ Bogey, eleven o'clockl
Bogey, saat 11 yönünde
~ Oates ~ Come on, run I
Hadi, koş!
~ Oates ~ But a brave one, eh?
Ama aynı zamanda cesur.
~ Oates ~ That's if he makes it. We need to keep moving.
Devam etmemiz lazım.
~ Oates ~ We hit him I
Onu vurduk!
~ Oates ~ He ever let up?
Vaz geçti mi?
~ Oates ~ Sarge.
Çavuş.
~ Oates ~ They're in herel So what-took a little walk in the moonlight?
Ne yani.... mehtapta yürüyüşe mi çıktın?
It's Colonel Oats! No way!
Albay Oates!
~ Oates ~ I missed you back there.
Orada seni özlemiştim.
~ click ~ ~ Oates ~ Drop it, scout.
Yere at, izci.