English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Obedience

Obedience Çeviri Türkçe

567 parallel translation
The ability to give an order to anyone. A power that enforces absolute obedience.
İstediğin kişiye istediğini yaptırabilme gücü.
We want this people to be obedient... and you must practice obedience in yourselves.
Bu halkın itaatkar olmasını istiyoruz... ve sizler kendi içlerinizde bu itaatkarlığın uygulamasını yapmalısınız.
Mr. Bligh the ship's company will bear witness that I sign in obedience to your orders.
Bay Bligh tayfa emir altında imzaladığımın tanığıdır.
We rule with moderate strictness and in return, we are satisfied with moderate obedience.
Aşırıya kaçmayan bir disiplinle yönetiyoruz... karşılığında da aşırıya kaçmayan bir itaat bekliyoruz.
You must learn obedience.
İtaat etmeyi öğren.
What a model of obedience and uprightness was Joseph Harper.
Joseph Harper, itaat ve dürüstlüğün bir örneğiydi.
And we must obey it, Harry... because the pride and happiness of everyone surrounding us depends upon our obedience.
Bunlara itaat etmeliyiz Harry. Çünkü çevremizdeki herkesin mutluluğu bizim itaatimize bağlı.
In the future, each man will serve the state with absolute obedience.
Gelecekte her birey tam bir itaat ile ülkesine hizmet edecektir.
We had to kick the goose step out of them and cure them of blind obedience and teach them to beep at the referee.
Onları kaz adımı yürüyüşünden kurtarmak, körükörüne itaatten vazgeçirmek ve hakeme itiraz etmeyi öğretmek zorunda kaldık.
I have a daughter - have while she is mine - who, in her duty and obedience, mark, hath given me this.
Bir kızım var, var dedimse, benim oldukça var. Bu kızım, ki dikkatinizi çekerim bana olan saygısına, bağlılığına, bana şunu verdi.
This in obedience hath my daughter shown me.
İşte saygılı kızım bunu gösterdi bana.
And that which should accompany old age, as honour, love, obedience, troops of friends,
İhtiyarlığın keyifleriyse bana haram.
God forgive me for abusing your obedience. Bernardo,
Tanrı, sadakatini kötüye kullanmamı affetti.
Anything he may have done long ago in the line of duty, he did in obedience to my orders.
Uzun zaman önce görevi gereği yapmış olduğu her şeyi, emirlerime uyarak yapmıştır.
You'll give him your co-operation... and your obedience, and I expect this precinct to maintain its high record with the department under your new lieutenant.
Anlayacağınız üzere bir üstü yok. Onunla işbirliği yapıp... emirlerine uyacaksınız. Umarım bu karakol... yüksek başarı oranını yeni teğmeninizin yönetimi altında da sürdürür.
You got to have discipline, and that means obedience.
Disiplin sağlamak gerekir, bu da itaat demektir.
- I didn't say that. - Are you ready... to give unquestioned obedience to your superiors, even though you may consider their conduct negligent and incompetent?
- Üstlerinize karşılıksız olarak itaat etmeye... ve hatta onların bilerek yaptıkları hataları ve yanlışları, görmezden gelmeye hazır mısınız?
- The word that answers my question, in all the armies of the world, is the word "obedience."
- Hangi kelime? - Sorduğum sorunun cevabı kelime, bütün dünyada ki ordularda yanıtı aynı olan, "İtaat" kelimesidir.
In view, then, of your present opinion... that your superiors are negligent and incompetent, could you give them unquestioned obedience... should you be returned to duty?
Şu an görüşünüze göre... eğer göreve tekrar dönerseniz, hatalı ve hain olan üstlerinize... kayıtsız itaat edebilecek misiniz?
It goes beyond blind obedience... and depends on- - on a man's faith... in his knowledge of what is right.
Veya kör bir itaatsizliğe... veya neyin doğru olduğunu... kendi bilgilerine göre değerlendirmesine dayanabilir.
God bless thee and put meekness in thy mind... love, charity, obedience and true duty.
Tanrı seni korusun ; gönlünden iyilik ve sevgiyi, merhamet, itaat ve gerçek saygıyı eksik etmesin.
Plus absolute, selfless obedience.
Üstelik mutlak, koşulsuz itaate sahip.
I think it is mean to talk about obedience when Count Batthyani took an oath for his mother.
Kont Batthyani annesine söz vermiş itaatsizlik söz konusu değil.
We owe them unquestioning obedience.
Onlara kayıtsız şartsız itaate mecburuz.
Go before that obedience is turned against you.
Bu itaat aleyhinize dönmeden gidin.
I demand absolute obedience.
Kesin itaat istiyorum.
But when you duck a Jap sub, they wonder why they should care when the Captain has no stomach for attacking. Does he want obedience, efficiency, or the best-drilled cowards in the Navy?
Ama gerçek bir savaş durumunda, onların merak ettiği, itaat edecekleri bir kaptanları mı yoksa donanma içinde en iyi talim korkağı mı olduğu?
Poverty, chastity, and obedience are extremely difficult.
Yoksulluk, namus ve itaatkarlık oldukça zordur.
The postulant will learn strict obedience to the bell... which is the voice of God.
Aday rahibeler kilise çanına itaatkar olur... zira o Tanrı'nın sesidir.
I say my culpa for breaking the rule of obedience... by not stopping work when I heard the bell.
İtaat kuralını bozduğum için... çanı duyduğumda çalışmayı bırakmadığım için
I seem to fail in charity, humility, and obedience.
Hoşgörü, tevazu ve itaatkarlıkta başarısız oluyorum.
" and to persevere in the life of obedience, chastity, and poverty...
" 3 yıllık süre boyunca direneceğime dair...
obedience.
İtaat.
I thought one would reach some sort of resting place... where obedience would be natural and struggle would end.
İnanıyorum ki kişi itaatin doğal, mücadelenin bittiği... huzurlu yere er ya da geç erişecektir.
"I, Sister Luke... " promise to God in the presence of Your Grace and of our Reverend Mother... " to persevere in the life of obedience...
" Ben, Rahibe Luke... sizin ve muhterem rahibenin huzurunda... ölene kadar itaatkarlığa... namusluluğa ve yoksulluğa direneceğime dair... söz veriyorum.
Well, one of the first things to learn is obedience to....
Öğrenmen gereken ilk şeylerden biri itaattir...
I wear the habit of obedience, but I flout the Rule.
İtaat kuralına sadıktım ama kuralı ihlal ettim.
But then they began to repeat... and I saw they all had the same core : obedience... without question... without inner murmuring.
Fakat sürekli tekrar etmeye başladılar... ve gördüm ki hepsinin nedeni aynı : İtaat... sorgusuz sualsiz... içinden mırıldanmadan.
Perfect obedience as Christ practiced it... as I no longer can.
Kusursuz İtaat, İsa'nın yaptığı şeydir... ki ben artık yapamıyorum.
I was a kid when we left home and it was Simone, not Vincenzo, who made me understand that in our home town we were beasts of burden, forced to work with blind obedience.
Ama Simone hepsini unuttu ve kendi sonunu hazırladı kendi kötü sonunu. Sonra utancını bizlere de paylaştırmak istedi. Rocco'ya kötülük etti sana da öyle Luca sen ki hepimizin küçüğüsün.
I don't owe you obedience anymore.
Artık katolik öğretilere itaat etmek zorunda değilim.
Obedience isn't enough.
İtaat yeterli değil.
Obedience without understanding is a blindness.
Anlamadan itaat körlüğün ta kendisidir.
You can hardly expect unquestioning obedience from last night's partner in a debauch.
Bir gece önceki zevk ortağınızdan kesin itaat beklersiniz.
Out of obedience, I even married the woman that you had intended for my brother.
İtaat dışında, ben istediğin için.. kardeşimin kadınıyla evlendim.
With obedience, for I am the first educated son of a line of men who had nothing else but
itaat ederek, çünkü birinci okumuş oğluyum insanların soyundanım,
Obedience demands too many swallowed tears,
itaat fazla yutmuş gözyaşları istiyor,
Immodest by passivity, indecent by obedience, you disappeared like a white-golden dove.
pasiflikten ve itaattan utanmazdın, kayboldun, beyaz altın bir güvercin gibi.
For in all things that concern this earth, I owe you obedience.
Bu dünyayı ilgilendiren bütün işlerde, size itaat edeceğime söz veriyorum.
"Having no fear of God in your hearts... " and being moved and seduced by the devil... " you have failed in the love of due obedience toward the King...
"İmparatorluk tacının kralı adına Kalplerinizde Allah korkusu olmaması şeytan tarafından baştan çıkarılmak ve yönetilmek hak ettiği halde Krala itaat etmede kusur etmek halkın huzurunu bozmak ve onurlu kralı tahttan indirmek maksadıyla savaşa sebebiyet vermekten."
Obedience.
İtaat.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]