English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Obeying

Obeying Çeviri Türkçe

227 parallel translation
- Not obeying orders, eh?
- Emirlere itaat etmiyor öyle mi?
Yes, I loved it because I felt everyone was obeying me... and I was creating all the coming and going!
Evet, bu işe bayılıyordum çünkü herkes bana riayet ediyordu ve o gidiş gelişleri ben yaratıyordum!
Living quietly two or three months in the country, alone obeying your doctor's orders, sounds an admirable idea.
Kırlarda iki üç ay boyunca yalnız kalmak doktorun sözünü dinlemek iyi bir fikir gibi geliyor.
Captain Marsen was only obeying orders.
Yüzbaşı Marsen emirleri yerine getiriyordu.
First, we're not running away, we're obeying orders.
Birincisi, biz kaçmıyoruz, emirlere uyuyoruz.
We were a mob when we sat around, prisoners of the man we'd saved, kowtowing to him, obeying him, practically heiling him, because he was kind enough and strong enough to take us to a concentration camp!
Kurtardığımız adamın esiri olup sessizce oturduğumuzda çeteydik. Karşısında el pençe divan durup her dediğine itaat ettiğimizde çeteydik. Bizi toplama kampına götürecek kadar güçlü ve nitelikli bir adamdı.
I was just obeying orders, sir. That's all.
Sadece talimatlara uydum efendim.
I'm simply obeying instructions.
Sadece talimatlara uyuyorum.
And what are you going to do, double the insanity by obeying it?
Peki ne yapacaksın sen şimdi? İki kat aptallık yapıp uyacak mısın?
Would you punish a slave for merely obeying?
Bir köleyi sırf itaat etmesi için mi cezalandıracaksınız?
They were only obeying their orders.
Sadece emirlere itaat ettiler.
More important things than obeying my orders?
Emirlerime itaat etmekten daha önemli şeyler.
Mr. Allison, are you sure it's God you're obeying... and not your own natural desire... to take part in the fighting?
Bay Allison, gerçekten tanrıyı mı duyuyorsunuz, yoksa savaşmak isteyen kendi içgüdünüzü mü?
I'm just obeying orders.
Ben sadece emirleri uyguluyorum.
When I succeed in obeying the Rule... I fail at the same time because I have pride in succeeding.
Kurallara uyarken başarılı olduğumda bile... aslında başarısız oluyorum çünkü başarırken bile gururluyum.
By having relations only with such women... you are obeying an irresistible need... to degrade all women.
O tür kadınlarla birlikte olmakla dayanılmaz bir gereksinime itaat ediyorsun tüm kadınları aşağılamaya.
- You intend to starve her into obeying'?
- Sözünüzü aç bırakarak mı dinleteceksiniz?
He's just obeying the orders of the examining magistrate.
O emirleri yerine getiriyor.
She thought he was alive and she was obeying him.
Onun hayatta olduğunu düşündü ve ona itaat etti.
! I'm not obeying your will!
sana itaat etmeyeceğim!
Obeying orders, don't beat me.
Emirlere itaat ediyorum, vurma bana.
I was just obeying orders.
Sadece emirleri uyguluyordum.
- For obeying you?
- Sana uyduğu içinmi?
the Brazilian military force it, obeying instructions from the Pentagon to return him from exile.
Brezilya ordusu, Pentagon'un direktiflerine uyarak, onu sürgünden geri dönmesi için zorlar.
I'm obeying orders.
- Ben emirlerimi aldım.
This thrall was slow in obeying a command.
Bu köle emirlere itaat etmede yavaş.
That's it, you are obeying me.
İşte bu, sözümü dinliyorsun.
I was obeying you.
Sana sözüm vardı.
Tell him Gonzales was obeying orders from a superior.
Gonzales'in amirine uyduğunu söyleyin. Bana.
If I urge the destruction of these two apes, am I defying God's will or obeying it?
Eğer o iki maymunun yok edilmesinde ısrar edersem, Tanrı'nın emrine karşı gelmiş mi olurum, yoksa itaat etmiş mi olurum?
- We're obeying the sergeant who's obeying the captain, who's obeying the colonel,
- Çavuşun talimatlarını uyguluyoruz. ... yüzbaşının çavuşa verdiği talimatları,... albayın yüzbaşıya verdiği talimatları.
Like I'm obeying to my sister.
Aynı benim de ablama itaat etmek zorunda olduğum gibi.
Caherine will be obeying me.
Catherine, bana itaat edecektir.
Sorry, we're obeying orders
Üzgünüz, sadece emirlere uyuyoruz.
That would have meant giving in, it would have meant obeying.
İşte bu teslim olmak ve boyun eğmekti.
! - Obeying orders.
- Emirlere uyuyorum.
My pleasure lies in giving you pleasure. and obeying your every desire.
Benim zevkim sana zevk vermekten geçiyor ve senin bütün isteklerine uymaktan.
And obeying is the one thing I've always known how to do well.
Bunca yıl boyunca, benim de en iyi bildiğim şey emirlere itaat...
I know nothing. I was just obeying to Val.
Polisleri korkutabilirsin.
Jim, let the men know that I'm obeying... a direct order from the president.
Jim askerlere başkanlıktan gelen doğrudan bir emri uyguladığımı söyle.
- I was only obeying orders, sir.
- Ben sadece emirlere uyuyordum, Efendim.
I was obeying a direct order.
Direkt bir emri yerine getiriyordum.
So, that day. going up to the terrace to shoot over president. Daslow was obeying an "authority that he respected" regardless of any amount of money.
Demek ki o gün, Başkan'ı vurmak için terasa çıkarken Daslow paranın miktarını umursamadan "saygı duyduğu bir otoriteye" itaat ediyordu.
And he is now on trial for later obeying those same orders?
Şimdi de aynı emirlere itaat ettiği için mahkemesi görülüyor.
Let's not... reprimand them on the one hand... for hampering the column with prisoners... and at another time... and another place... haul them up... as murderers... for obeying orders.
Bir taraftan onları mahkumlara destek oldular diye uyarırken başka bir zaman başka bir yerde emirlere itaat ettikleri için katil diye mahkemeye çıkarmayalım.
Peacocks obeying your command?
Tavus kuşları her emrinize itaat ediyorlar ha?
What, for obeying the general's orders?
Ben büyücü falan değilim!
Training is one thing, obeying is quite another.
Eğitim almak başka, uygulamak başka.
You say, "What about it?" She say, " Well, he's obeying.
Nasıl yani? İşte, bana itaat ediyor ve öyle yapsa da iyi olur.
So is being an underling obeying orders.
emir kulu olmak var.
But, colonel, I was only obeying- - All I was doing-
Ama, Albay, ben sadece emirlere- - Bütün yaptığım-

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]