Obligations Çeviri Türkçe
693 parallel translation
Love is like trade. A good lover must fulfill two obligations.
İyi bir sevgilinin 2 önemli yükümlülüğü vardır.
Paula, dear, we're as cut off from the world and its obligations and promises as if we were on the moon.
Paula, sevgilim, sanki aya çıkmışız gibi, dünyayla, mükellefiyetleri ve taahhütleriyle bütün irtibatımız koptu.
You do not seem fully aware, of the obligations inherent in your situation.
Bununla birlikte, durumundan kaynaklanan sebepler yüzünden bize karşı olan sorumluluklarının tamamen farkında değilsin gibi görünüyor.
Have we obligations?
Sorumluklarımız yok mu?
The Commission voted that if you were a model prisoner for one year... they would concede that you had paid your obligations in full.
Komisyon bir yıl boyunca örnek bir mahkum olursan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini kabul edecek.
Don't incur any fresh obligations, forget you have charge accounts... -... and you'll soon...
Yeni borçlar almayıp borç hesaplarını kapatsan kısa sürede...
But my family... ... they started yapping about my obligations to them.
Ama ailem sorumluluklarım olduğunu söyledi.
If we begin with possessions and obligations we could never get out from under them.
Mal mülkle ve minnet borcuyla başlarsak... bunun altından asla kalkamayız.
- But, we have obligations...
- Ama yükümlülüklerimiz var...
You turned me down before because you said I had enough obligations.
Uğraşmam gereken çok şey olduğunu söyleyip teklifimi reddetmiştin.
I don't want to throw cold water on your plans... ... but aren't you forgetting certain financial obligations?
Planlarına soğuk su katmak istemem ancak bazı mali zorlukları unutmuyor musun?
I've reminded myself again and again that I have obligations of family and position.
Kendime sürekli olarak aileme ve... toplumsal statüme karşı olan sorumluluklarımı hatırlatıyorum.
Are you prepared to honor your obligations?
Yükümlülüklerinizi yerine getirmeye hazır mısınız?
No worries, no obligations, no $ 8,000 to get, no Potter looking for you with the Sheriff.
Tasan yok, 8.000 dolar bulmak yok. Seni arayan Potter yok.
I exact no promises and impose no obligations.
Hiçbir söz, yasak ya da taahhüt koymuyorum.
Just tell him you guarantee my obligations.
Ona yükümlülüklerimin garantisini ver yeter.
Responsibilities, obligations.
Sorumluluklar, yükümlülükler.
Duties, obligations, responsibilities, out the window they'll go.
Görevler, sorumluluklar, hepsi bir kenara atılacak.
Your father honored his obligations to the crown.
Babanız taca karşı sorumluluklarını yerine getirdi.
I got social obligations.
Sosyal zorunluluklarım var.
I am your wife. And I intend to fulfill all my marital obligations as happily as I may.
Senin karınım ve görevlerimi yerine getirmeyi düşünüyorum.
So they sent him home, free from any further obligations.
Böylece onu evine gönderip, bütün yükümlülüklerini kaldırmışlar.
Is that how folks pay their obligations down in this neck of the woods?
Ormanın bu bölümünde yaşayan ahalinin konukseverliğini gösterme şekli bu mu?
I didn't know Rhoda had all these social obligations.
Rhoda'nın bu tür sosyal zorunlulukları olduğunu bilmiyordum.
I wouldn't have come here this time if I'd known about Rhoda's social obligations.
Rhoda'nın bir sosyal hayatı olduğunu bilsem hiç uğramazdım.
I know where I'm not wanted, and I'm not wanted anyplace... where people have all these social obligations, if you get what I mean.
Hele sosyal hayatı olanların yaşadığı yerlere asla uğramamam, anlarsın ya.
If you are prepared... to meet all other obligations of marriage.
Eğer siz de evliliğin bütün şartlarını yerine getirmeye hazırsanız.
He has duties and obligations.
Görevleri ve yükümlülükleri var.
- But we have duties and obligations.
- Ama görevlerimiz ve zorunluluklarımız var.
- We do have duties and obligations.
- Evet, görevlerimiz ve zorunluluklarımız var.
If my husband had any obligations to you, he has paid it.
Kocamın size bir vefa borcu varsa, bunu defalarca ödedi.
Why does The Church anull a marriage... for the only reason that the spouses don ´ t fulfill their obligations?
Kilise bir evliliği, eşler yükümlülüklerini... yerine getirmediğinde tek bir sebeple neden iptal ediyor?
I know, but can we in all conscience neglect our moral obligations?
Biliyorum vicdanım rahatsız, ama ahlaki yükümlülüklerimi ihmal mi edeyim?
Lots of meetings and civic duties and obligations.
Bir sürü toplantı, belediye işleri, yapılması gerekenler.
And I came here now only to pay off a part of my obligations.
Buraya da borçlarımın bir bölümünü ödemek için geldim.
If we are to win that race, and we must sacrifices will become daily obligations.
Yarışı kazanacaksak, ki mecburuz, özveri günlük, sıradan bir ödevimiz olacak.
Of course, there are ways of easing moral obligations, Mr Kincaide.
Ahlaki yükümlülükleri yerine getirmenin başka yolları var, Bay Kincaide.
Even in the most harmonious households such as ours not all the decisions are taken by the female especially when the male partner has fulfilled his obligations beyond the line of duty.
Bizimki gibi en uyumlu evlerde bile... bütün kararları kadınlar almaz. Özellikle de erkek, üzerine düşen görevleri... fazlasıyla yerine getirmişse.
We haven't any obligations here.
Hiçbir mecburiyetimiz yok.
Mr. Antonio Badalamenti is on vacation, with no timetables, no orders, no obligations...
Bay Antonio Badalamenti tatilde. İş yok, güç yok, emirler yok..
Sir Arthur, we Spaniards fulfill our obligations.
Sir Arthur, Biz İspanyollar Sorumluluklarımızı yerine getirdik.
Beyond what we can touch with our own hands, we have no obligations.
Kendi ellerimizle dokunamadıklarımızın ötesine bir yükümlülüğümüz yok.
I have many obligations and duties to the theatre and to my master
Tiyatroya ve üstadıma karşı yükümlülüklerim ve görevlerim var.
I'm also the Archbishop and you have introduced me to deeper obligations.
Ama aynı zamanda başpiskoposum da. Sen beni daha derin bir sorumluluğa ittin böylece.
- I'm not going to evade my obligations.
- Yükümlülüklerimden kaçmayacağım.
Your obligations?
Yükümlülüklerin mi?
Full payment, I say, until you've recovered your health... when you can return to Florence free of all obligations, all cares.
Sağlığına kavuştuğunda paranın tamamını almış olacaksın. Sonra da mecburiyetlerden muaf, özgür bir adam olarak Floransa'ya dönebilirsin.
But I have obligations.
Ama yükümlülüklerim var.
- What other obligations?
- Başka ne yükümlülüğün var?
Your father spent his life taking on obligations.
Baban hayatını yükümlülükler altına girerek harcadı.
Obligations I was born to.
Doğuştan gelen sorumluluklar.