Obsessions Çeviri Türkçe
139 parallel translation
You see, we've had trouble before with Mr. Bedford's obsessions.
Bay Bedford'un takıntıları yüzünden, oldukça zor zamanlar geçirdik.
Obsessions?
Takıntılar mı?
You should see a specialist about your obsessions.
Takıntılarından dolayı bir uzmana görünmelisin.
You might say I'm trying to insure the success of my obsessions.
Takıntılarımın gerçekleşmesini garantiye almaya çalıştığımı söyleyebilirim.
But I have no obsessions.
Ama benim hiç takıntım yok.
I told them that if they didn't believe me, one look at your books and the furnishings of your house... would confirm what I said about your obsessions.
Eğer bana inanmazlarsa kitaplarına ve mobilyalarına bir bakmalarını söyledim. Ki bunlar da senin takıntıların olduğunu fazlasıyla doğrular.
Juan is harmless, just fiction, obsessions.
Juan zararsız biridir. Hayalperest ve takıntılı sadece.
Neither tract, reportage nor rhetoric, this film is a real film, an elaborate, composed, rhythmic work which shows the main character's obsessions and contradictions :
Ne bir karalama, ne röportaj ne de abartı var. İyi kotarılmış, iyi oynanmış, gerçek bir film. Gerçek karakterlerin takıntılarını ve çelişkilerini gösteriyor :
The old school teachers who have a plan to standardize spelling, the strategists, the water diviners, the faith healers, the enlightened, all those who live with their obsessions, the failures, the dead beats, the harmless monsters mocked by bartenders who fill their glasses so high that they can't raise them to their lips, the old bags in their furs who try to remain dignified whilst kicking back the Marie Brizard.
Hecelemeyi bir düzene oturtmaya çalışan eski öğretmenler stratejistler, su falcıları, üfürükçüler, aydınlananlar takıntılarıyla yaşayan herkes kaybedenler, yorgun düşenler, barmenlerin dalga geçmek için sonuna kadar doldurduğu kadehlerini dudaklarına götüremeyen zararsız canavarlar Marie Brizard'ını kafasına dikerken bile oturaklı gözükmeye çalışan kürklü moruklar.
I want to be close to you as you free yourself from these strange obsessions.
Bu garip takıntılarından kurtuluncaya kadar senin yanında olmak istiyorum.
They're afraid, and the fear... is worse than their obsessions.
Korkarlar ve korku takıntılarından daha kötüdür.
- What kind of obsessions?
- Ne tür takıntılar?
Never his group, certainly never his obsessions.
Ne ekibine kesinlikle ne de takıntılarına hayranım.
Analysis of Obsessions
Saplantı üstüne tahliller.
No diversions? No kinky obsessions?
Sapkınlığın, saplantıların yok mu?
He thought he could be free of all the obsessions and pain.
Bütün takıntı ve acıları bu şekilde özgür bırakabileceğini zannetmiş.
Because of my obsessions?
Dağınıklık konusunda mı?
No, besides obsessions.
Hayır, dağınıklık haricinde.
I don't know. Obsessions and fixations are not really my field.
Takıntı ve saplantılar alanımla ilgili sayılmaz.
I take drugs to rid myself of sexual obsessions!
İlaçları kendimi cinsel takıntıdan kurtarmak için alıyorum.
If Max was abducted, that would go a long way to explaining his obsessions, and if we figured that out, you can be sure that Colonel Henderson has as well.
Eğer Max kaçırıldıysa, bu saplantılarının nedenini açıklar. Eğer bu olayı çözebilirsek, Albay Henderson'a karşı kendimizi savunabiliriz.
We have to provoke an erotic urge in him... a violent outburst that will make him go haywire... make him confront his vile obsessions.
Biz onun içindeki seks dürtüsünü kışkırtarak... kalabalıkta kendisini rahatsız ederek patlamasını sağlayarak... kendi takıntıları ile yüzleştirmeliyiz.
We got an army of shrinks in here, talks about mania and schizophrenia and multiphrenia and obsessions, and it makes me sick.
Burada bir sürü ruh doktoru var. Mani şizofreni, çok kişiliklilik ve saplantılardan bahsediyorlar. Hepsinden bıktım artık.
I don't think obsessions have reasons.
Tutkunun nedeni yok.
That's why they're obsessions.
Bu yüzden tutkudur, değil mi.
two of my strongest obsessions.
... iki saplantımdan birisi.
Destroy these now useless statues, free yourself from your obsessions and dispel your despair.
Şimdi, şu yararsız heykelleri yok et, saplantılardan kendini kurtar, ve umutsuzluğu ortadan kaldır.
I live my obsessions all the way
Saplantılarımı olduğu gibi kabul ederim.
I have no desire to become a slave to humanoid obsessions.
İnsansı saplantıların kölesi olmaya hiç hevesli değilim.
Both... both obsessions are impossible to capture, and trying to do so will only leave you dead, along with everyone else you bring with you.
Her iki saplantı da imkânsızı kovalamak kendini öldürene kadar vazgeçmiyorsun etrafındakileri de kendinle birlikte götürüyorsun.
Mostly our secrets are tied to our addictions, our obsessions.
Çoğunlukla da sırlarımız bağımlılıklarımızla ilgilidir, takıntılarımızla.
I first became aware of his obsessions in the year of our lord, 1859, while in the employ of Lord Grey, his patron and father-in-law.
Takıntısını ilk kez 1859'da fark ettim. O sıralarda işvereni ve kayınbabası Lord Grey'in çalışanıydım.
They had been Dinsmoor's sick obsessions.
Hepsi Dinsmoor'un hastalıklı saplantılarıydı.
You know, you two are beginning to irritate me with these obsessions of yours!
Biliyor musunuz, siz ikiniz şu takıntılarınızla sinirimi bozmaya başladınız!
The Church... will nottolerate your obsessions.
Kilise... saplantılarına hoşgörü göstermeyecek.
I try... to learn your ways, understand your obsessions.
Sizin yöntemlerinizi öğrenip, saplantılarınızı anlamaya çalışıyorum.
At least my obsessions are live.
En azından benim hoşlandıklarım yaşıyor.
Wednesday was our anniversary, and I finally spoke to him about my obsessions.
Çarşamba yıldönümümüzdü ve sonunda ona takıntılarımdan bahsettim.
She is in good health but is prone to certain obsessions, to outlandish behavior.
Sağlığı da yerinde ama takıntılı ve tuhaf davranıyor.
... was there were still magnificent obsessions he never quite realized.
... farkına varmadığı başka muhteşem saplantıları.
People have obsessions and fears and and passions which they don't admit to.
İnsanların saplantıları, tutkuları ve kabul etmedikleri korkuları vardır. Bence her karakter ilginçtir ve aşırılıklar barındırır.
- Obsessions don't just blow over.
Angel Darla'ya kafayı takmış. Saplantılar öylece uçup gitmez.
As you know, immortality was one of Rambaldi's obsessions.
Bildiğin gibi ölümsüzlük, Rambaldi'nin saplantısıydı.
I expect you to trust in the consistency of my obsessions.
Saplantılarımın tutarlılığına inanmanı bekliyorum.
With each likeness I'll turn their character flaws into obsessions.
Her benzerliklerinde kusurlarını takıntı haline getireceğim.
Obsessions that will consume them.
Takıntıları onları tüketecektir.
One of Nick's obsessions was finding the so-called Fountain of Youth.
Nick'in takıntılarından biri de sözde Gençlik Pınarı'nı bulmaktı.
He does get these strange obsessions. I ask you, a lesbian! - Do I look like a lesbian?
Schiphol Havaalanı'ndayım ve Johannesburg uçağım kalkmak üzere.
Obsessions don't have preliminaries.
Saplantıların temeli olmaz zaten.
He got strange obsessions.
Tuhaf saplantıları vardır.
He still has obsessions.
Hâlâ takıntıları var.