Odor Çeviri Türkçe
499 parallel translation
The odor in the room from that horrible weed is stifling.
Şu korkunç bitkinin odayı kaplayan kokusu çok ağır.
And then, then a, an odor, a heavy drug-like odor.
Sonra, sonra bir koku, uyuşturucu kokusu gibi.
When it's in tea, it has a distinct odor.
Çayın içine karıştırınca kokusundan anlaşılıyor.
The odor of bitter almonds.
Acı badem kokusu.
The odor of cheap perfume is penetrating.
Ucuz parfüm kokusu, insanın içine işler orada!
Oh, the odor of goodness.
Oh, iyiliğin kokusu!
Notice its odor?
Kokuyu aldınız mı?
I got a strong brood odor, like in the New Mexico nest!
Kuvvetli bir kuluçka kokusu alıyorum, tıpkı New Mexico'daki yuvadaki gibi!
"Brood odor," he calls it.
"Kuluçka kokusu" diyor.
Or is it the odor of sheep?
Yoksa koyun kokusu mu?
It has a most peculiar odor.
Çok acayip kokuyor.
- Body odor!
- Vücut kokusu.
That will yet blossom into flower It`s foul odor rendered Into sweet perfume
Kötü kokusunu hoş bir parfüme dönüştüren bir çiçek gibi çiçeklenecektir.
I could smell the odor of fresh earth... like a long time ago... and morning glories... though there are no morning glories growing around there now.
# Taze toprağın kokusunu alabiliyordum, çok eskiden olduğu gibi. # Ve gündüz sefası çiçekleri, gerçi şimdi oralarda bu çiçekler yetişmiyor.
Didn't you notice the powerful and obnoxious odor of mendacity?
Riyanın o keskin ve kötü kokusunu almadın mı sen de?
Ain't nothing more powerful than the odor of mendacity.
Hiçbir şey riya kokusundan daha güçlü değildir.
Vampires repelled by odor of garlic.
Vampirler sarmısak kokusundan iğrenir.
They have a wonderful odor.
Yapma lütfen, harika kokuyorlar!
It's a strong odor.
Güçlü bir kokusu var.
The furniture tends to absorb the odor.
Kokusu mobilyalara siniyor.
What is that damnable odor?
Bu ne, bu koku da ne?
What is that atrocious odor?
Kemikleri küçük, değil mi?
"Law and Order Leaves Lewd Odor!"
"Düzenin güçleri düzenin güçsüzlüğü oldu."
I simply do not care for his odor.
Sadece kokusunu sevmem.
Your body has a certain odor about it... that always annoys me!
Vücudundan sürekli beni kızdıran... bir koku yayılıyor!
- An odor, Your Majesty?
- Koku mu, Majesteleri?
There is a noticeable odor zone somewhere on your body... and I'd appreciate it if you could locate it... and deodorize it.
Vücudunun bir bölgesi gerçekten rezalet bir koku yayıyor... onu bulup, bir an önce... temizlersen memnun olurum.
But the odor was too much for me.
Ama kokudan nefes alamaz hale geldim.
I wouldn't have been able to stand the odor since I had no more perfume.
ve parfüm bittiği için daha fazla dayanamazdım.
It never occured to them before to shout because life has no odor.
İmdat! Ne karmaşa! Daha önce bu olmamıştı çünkü yaşamın kokusu olmaz.
That delicate odor also belongs to McGowan.
Bu nadide koku da McGowan'ındır.
She doesn't need to breathe the odor from those plants.
Ama şu sarımsak kokusunu solumaya hiç ihtiyacı yok.
No taste, no odor, no effect
Tadı, kokusu yok ; hiç bir etkisi yok...
You'll be permeated by his odor.
Kokusu üzerine işleyecek.
I wondered what that odor was when we met.
Ben de ilk tanıştığımızda bu koku nereden geliyor diyordum.
I detect the odor of fish.
Balık kokusu algılıyorum.
You have no idea how unpleasant that odor is.
Bu kokunun ne berbat bir şey olduğunu bilemezsin.
Two months later, God put odor in the poo-poo.
İki ay sonra, Tanrı kakacığın kokusunu verir.
Don't you smell that horrible odor?
Berbat kokuyu duyuyor musun?
Pardon my odor. It's cold.
Nefesim kötü kokuyor, üzgünüm.
I'd keep seeing him hang where my swing used to be... and smell his odor in the house.
Salıncağımın olduğu yerde kendini asmasını göreceğim... ve kokusunu evde hissedeceğim.
P.U.Odor city.
P.U.Odor şehri.
Oh, why don't you take a shower and wash off that special odor.
Oh, neden duş alıp o, özel kokuyu da yıkamıyorsun?
The balsamic odor of Eastern tobacco?
Güzel kokulu bir duman?
A suffocating odor... terrifying.
Boğucu bir koku, dehşet.
Some stink bomb, you know? Real bad odor.
Pislik gibi birşeydi, anlıyor musun?
The odor's gone too.
Koku da gitti.
There's a new odor in this house.
O da üniversiteye gitmek isteyebilir biliyorsun.
Perfumes are liquids that are usually extracted from flowers, and that give human beings a more pleasant odor than their natural one.
Parfümler çoğunlukla çiçeklerden elde edilen ve insanlara doğal hallerinden çok daha hoş bir koku veren sıvılardır.
She had red hair and a pronounced body odor that no doubt bothered some clients, but drove me wild.
Kızıl saçları ve bedeninin kendine has kokusu bazı müşterileri sıkıyordu belki ama beni çılgına çeviriyordu.
That is the source of the odor.
Kötü kokunun kaynağı o.