Ofer Çeviri Türkçe
27 parallel translation
"I ofer no doctrine, " I refuse to give advice " and I shy away from discussions.
" Size doktrin önermiyorum, öğüt vermeyi reddediyorum ve tartışmadan kaçınıyorum.
I bent ofer to retriefe it. The last thing I remember, I was in the water.
Onu almak için eğildim ve en son hatırladığım şey kendimi suyun içinde bulduğumdu.
We'd be grateful for any assistance you could ofer.
Sunacağınız her türlü yardıma minnettar oluruz.
I'm taking the egg home tonight, and I'm gonna show everybody tomorrow that I'm every bit as good a egg-take-care-ofer as you!
Yumurtayı bu gece ben götürüyorum, Ve yarın herkese en az senin kadar yumurta bakıcısı olduğumu göstereceğim!
And I thought that if I could finally get rid ofer, that you would see me and love me for who I am!
Düşündüm ki, eğer ondan kurtulursam sonunda beni görürdün ve olduğum gibi beni severdin.
Ofer?
Ofer?
Ofer, I'm down here!
Ofer, buradayım!
Ofer, I'm here!
Ofer, buradayım!
Ofer!
Ofer!
Ofer.
Ofer.
You heard Ofer.
Ofer'i duydun.
Oh yeah, because Ofer looks okay!
Evet, çünkü Ofer gayet iyi görünüyordu!
Ofer...
Ofer...
Ofer, what have you done?
Ofer, sen ne yaptın?
His name was Ofer, we were 13,
Adı, Ofer'di. 13 yaşındaydık.
Started trading out ofer apartment, clawing her way to the top of a field notoriously dominated by men.
Kendi dairesiyle bu işe girdi. Erkeklerin şiddetli bir şekilde domine ettiği bir alana zirveye pençeleriyle ulaştı.
Zhere ofer two tozen eccents to choose vrom.
Seçilebilir otuza yakın aksanla konuşabiliyorum ben.