Offering Çeviri Türkçe
5,767 parallel translation
No, I know Phonogram are offering, and Island.
Phonogram'ın teklif götürdüğünü biliyorum, Island'da öyle.
I think he's offering it a record deal.
Galiba albüm anlaşması teklif ediyor.
Are you offering me a job?
Bana iş mi teklif ediyorsun?
You're offering me a job.
Bana iş mi teklif ediyorsun?
So we are offering free dinners before we reopen next week.
Bu yüzden, haftaya yeniden açıldığımızda ücretsiz akşam yemeği teklif ediyoruz.
I just want you to keep your ear to the ground, find out who's using scars, who's offering jobs in Congo, who's asking questions about me.
Kulağının tetikte olmasını ve kimlerin SCAR kullandığını öğrenmeni istiyorum. Kongo'da kim iş veriyor, kim benimle ilgili sorular soruyor?
I'm offering encouragement.
Ben cesaret teklif ediyorum.
Why would you come up in my hood, in my house... and present yourself as something you not, offering shit you can't deliver?
Ne diye mahalleme, evime gelip olmadığın biri gibi davranıp veremeyeceğin şeyler teklif ediyorsun?
Offering tea to a person of the opposite sex can only mean one thing.
Karşı cinse çay teklif etmek, yalnızca tek bir anlama gelir.
A girl with dark hair offering her hand.
Siyah saçlı bir kız Uzatıyor elini
There's a murdered family, missing children, and some form of iconological totem or a thematic offering.
Öldürülen bir aile, kaybolan bir çocuk ve bir tür ikonolojik bir totem ya da tematik bir adak var.
And I wanted to bring it to you and Dylan as a peace offering.
Ben de Dylan ve seninle barışmak için bunu size getirmek istedim.
Well, there was a slight snafu with one of our people which allowed a very coveted spot to open up, which I'm offering only to you guys.
Şey size önerdiğim konumdaki kişi küçük bir pürüz çıkardı ve bu da açılışımıza engel oluşturuyor...
They keep offering me alcohol.
Bana alkol verip duruyorlar
You are offering us $ 100,000 in a down economy.
Bize 100,000 dolar teklif ediyorsun, çöken ekonimin içinde.
But when you're ready, I'm offering you shelter.
Ancak hazır olduğunuzda size korunak teklif ederim.
I got to stop offering you these jobs in Japan.
Sana Japonya'daki işleri teklif etmeyi bırakmam lazım.
In the end you'll accept much less than what I'm offering you now.
Sonunda size önerdiğimden çok daha azına razı olacaksınız.
I am offering you a lifeline.
Sana can simidi atıyorum.
Peace offering.
Barış sunan.
I didn't plan this. Jake's offering you a lot of money to settle this emotional distress lawsuit so... Just take it.
Jake bu manevi zarar davasında sana çok para öneriyor, o yüzden al git.
We have a new product we're offering our customers.
- Yeni bir teklifimiz var.
They were a peace offering.
Onlar barışma teklifiydi.
Department is offering a $ 65,000 reward for any information that would lead to the capture of Brian...
Polis departmanı Brian'ın yakalanması sağlayacak herhangi bir bilgiye karşılık 65.000 dolar ödül koydu.
So investigators say Ulbricht tried to execute a Murder-For-Hire on that user, offering $ 150,000 to a would-be hit man because...
Yani araştırmacılar söylüyorlar Ulbricht yürütmek için çalıştı Cinayet-For-Hire bu kullanıcı üzerinde, Bir 150.000 $ teklif-olurdu adam vurmak çünkü- -
I'm offering you Manhattan, champ.
Sana Manhattan'ı teklif ediyorum, şampiyon.
- Why, are you offering?
- Neden, sen öneriyor musun?
- No, I am not offering.
- Hayır, önermiyorum.
Others perished offering fierce resistance.
İnatla direnen diğerleri ise mahvoldu.
We're simply offering up the opportunity to experience a life completely outside the realms of possibility.
Burada insanların hayatları boyunca dışarıda tadamayacakları deneyimleri yaşama fırsatı sunuyoruz. Fırsatlar diyarı.
And after the performance, a compliment is also an offering of gratitude.
Gösteriden sonra ise kompliman, memnuniyet takdimidir.
I propose that we distract the Court's men by offering them food and wine.
Mahkeme'nin adamlarına yiyecek ve şarap sunarak onların aklını çelmeyi öneriyorum.
Offering myself for free will ruin my reputation.
Yardım işleri için kendimi sunmam benim itibarımı bozar.
You're offering me a job?
Bana iş mi teklif ediyorsun?
By offering our plan directly to the Sea Lords.
Planınızı doğrudan doğruya Bahriye Şurası'na götürerek.
I'm offering you a meaningful share just for having got here first.
Sırf önce geldin diye sana kıyak geçiyorum.
Thank you for offering us a way forward.
Bu yolu seçtiğin için teşekkür ederim.
You see, I believe that given time, they will realize that I am offering them the most incredible future.
Anlıyor musun? Zamanla onlara en inanılmaz geleceği sunduğumu anlayacaklarına inanıyorum.
How much could they be offering for in this neighborhood?
Bu semtteki eve en fazla kaç verebilirler ki?
Not a bride, a Goddess... to whom he'll make an offering.
Gelin değil, Tanrıyı. Teklifi de ona yapacak.
So I slipped up, but now I'm offering you twenty million Won.
Hata ettim, tamam ama sana yirmi milyon won teklif ediyorum.
Don't tell your neighbors, because, uh, the number we're offering you... is substantially higher than the open market prices we're offering them.
Komşularınıza söylemeyin, çünkü size yapacağım teklif... onlara önerdiğimizden daha fazla.
But are you angry with Anne for leaving or are you angry with me for offering her the opportunity?
Ancak gittiği için Anne'e mi kızgınsın yoksa ona bu fırsatı sağladığım için bana mı kızgınsın?
By offering to share songwriting credit with her.
Telif hakkını onunla paylaşmayı teklif ederek.
That is what we're offering.
Teklifimiz bu.
Or do you want to take what I'm offering and move on with your life?
Ya da teklifimi kabul edip... hayatına devam etmek mi istersin?
James says they'll float a stock offering on the market the minute we find Regum. Then we can axcavate wherever we want.
James onların borsada standart bir teklif yapacağını düşünüyor bir dakikaya regum'u bulacağız ve bulduğumuz zamada istediğimiz yerde kazı yapabiliceğiz.
We are offering instead someone, whom you insist is innocent.
Size ısrarla masum olduğunu söylediğiniz bir kişiyi teklif ediyoruz.
We're offering as much money as we can.
Edebileceğimiz son rakamı teklif ettik.
Now we need to clear the equity packages we're offering to a couple prospective hires,
Şimdi birkaç olası işe alım için sunduğumuz net varlık paketlerini tartışmalıyız.
I'm sorry... are you offering to put me in full charge os Nucleus?
Anlayamadım. Bana Nucleus'un tam yetkisini vermeyi mi teklif ediyorsun?