One way or the other Çeviri Türkçe
602 parallel translation
Hey, I don't mind one way or the other.
Hey, şöyle ya da böyle hiç önemi yok.
And we're gonna collect, one way or the other.
Ve toplayacağız, öyle ya da böyle.
But you'll hear something one way or the other in due time.
Ama yakında bir şekilde haber alırsın.
A few days one way or the other doesn't matter.
Ha birkaç gün önce ha birkaç gün sonra, fark etmez.
You're the only one that it matters to, Zee, one way or the other,
Öyle ya da böyle, benim için tek önemli olan sensin.
Oh, it really doesn't concern me one way or the other.
Gerçekten, beni hiçbir yönden ilgilendirmiyor.
I ain't talking about that, one way or the other.
- O konuda bir şey diyemem.
Eugene Morgan isn't in your father's thoughts at all. - One way or the other.
Eugene Morgan babanın umurunda falan değil.
Things will have to go one way or the other.
İşler bu yöne ya da diğer yöne gitmek zorunda..
It's been torturing me - the necessity of making a decision one way or the other.
Şu veya bu şekilde bir karar verme gerekliliği bana işkence ediyor.
I didn't care one way or the other.
Bu beni hiç ilgilendirmiyor.
And then I promise that everything will be settled, one way or the other before we come back.
Sana söz veriyorum, geri dönmeden önce, şu ya da bu biçimde her şey yerli yerine oturacak.
After all this time you probably wouldn't care, one way or the other.
Bunca zaman sonra bunu bilsem ne olur, bilmesem ne olur?
Charlie... one way or the other.
Charlie, ya öyle ya da böyle.
Not that it would matter to me, one way or the other.
Bu yüzden merak ettim. Benim için hiç fark etmez.
It doesn't matter to me one way or the other.
Benim için bir önemi yok.
We want to clear up this Bundy case one way or the other.
Şöyle ya da böyle şu Bundy davasını aydınlatmak istiyoruz.
I don't know how much, if anything, Rupert knows, but I promise you he'll be out of here in five minutes, one way or the other.
Ne kadar bildiğini bilmiyorum, ama, Rupert bir şey biliyorsa söz veriyorum ki bir şekilde beş dakikada buradan gidecek.
Well, we was late gettin'here... and didn't manage to put our hands on anything worthwhile anyhow... so it didn't matter one way or the other to us when the veins pinched out.
Buralarda bayağı eskiyiz... ve hiçbir şekilde hiç bir şeye elimizi sürmedik... maden çıkana kadar bizi hiç bir yol ilgilendirmedi.
I GUESS I DON'T HAVE MUCH SAY ONE WAY OR THE OTHER.
Anladım, ne desem beni dinlemeyeceksin.
I knew one way or the other, somehow, I'd wind up seeing her that night.
Öyle ya da böyle, o gece onunla görüşeceğimi biliyordum.
I'm not counting on public opinion one way or the other so don't be afraid for me.
Kamuoyuna hiçbir şekilde güvenmiyorum o yüzden benim için korkma, Gail.
I'll know one way or the other.
Öyle ya da böyle öğreneceğim.
Well, like I told you I ain't got no stake in this war one way or the other.
güzel... söylediğine sevindim bu savaşta tehlikeye atılmamanın tek yolu ermiş olmak.
I have come here to convince myself one way or the other.
Buraya öyle olup olmadığını kendim görmeye geldim.
I promise you, Jesse, he'll get across, one way or the other.
Sana söz veriyorum Jesse öyle ya da böyle.
The fact that the accused is a priest under holy orders should not influence your verdict, one way or the other.
Sanığın kutsal emir altında bir papaz olması..... kararınızı herhangi bir şekilde etkilememeli.
Well, that doesn't alter this one way or the other.
Şey, bu bir şeyi değiştirmiyor.
Let them prove themselves one way or the other.
Onların kendilerini öyle ya da böyle kanıtlamalarına izin verelim.
He ought to turn one way or the other.
Böyle durumlarda ya sola ya da sağa kaçması gerekir.
It doesn't seem to me we have proved anything one way or the other, Captain.
Bence hiçbir şekilde bir şey kanıtlamadık Kaptan.
Half in the dirt and half out... Go one way or the other
Ikisinden birini seç Maria...
I don't care about you one way or the other, but we might get out of here and you're blocking it.
Umurumda değilsin. Bu yol veya diğeri buradan uzaklaşmalıyız. Ama sen bunu engelliyorsun.
You may remain silent, and, if you do so, no inference will be drawn one way or the other.
Sessiz kalabilirsiniz, ve eğer öyle yaparsanız, yöneltilen suçlamalar düşmez.
I've got to know one way or the other.
Öyle ya da böyle bilmeliyim.
That means I'm set to get him one way or the other.
Bunu anlamı onu şu veya bu şekilde kasabaya getirmem.
But I had to make the move, one way or the other.
Fakat bir yerden başka bir yere sürekli yer değiştirmeliydim.
It's sure going to be one way or the other.
Ya bu olacak, ya öbürü.
One way or the other, I would've ended up this way.
Şu ya da bu şekilde, buraya düşerdim nasılsa.
One way or the other.
Şu ya da bu şekilde.
He will solve it for you, Monsieur, one way or the other.
O senin adına halleder. Öyle ya da böyle.
Oh, I can't see it makes much difference one way or the other.
Oh, şöyle ya da böyle fazla bir fark yaratacağını düşünemiyorum.
Celia, I don't care much anymore, one way or the other.
Celia, şöyle ya da böyle artık fazla umursamıyorum.
I don't care one way or the other.
Hangi tarafa olduğu umurumda değil.
No compromises, one way or the other.
Hiçbir tereddüte yer vermeden.
I have to try it one way or the other!
Yumuşak bir yerini arıyorum.
I mean, those fellows, they don't require too much notice one way or the other.
Yani, şu adamlar, şöyle ya da böyle onlara pek haber vermek gerekmez.
One way or the other, Brigade's gotta face it out and he knows it.
Öyle ya da böyle, Brigade yüzleşmek zorunda ve bunu biliyor.
Tell Lady Patrizia we'll go on with our search, and that Miss Claudia will get in touch one way or the other.
Lady Patrizia'ya araştırmamıza devam edeceğimizi ve Bayan Claudia'nın başka bir vasıtayla döneceğini söyle.
" The game between us must end - - one way - - or the other!
"Aramızdaki oyun sona ermeli... "... öyle ya da böyle!
I don't want this to influence you one way or the other.
İyi olacağından emin olmak istedim.