English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Onsite

Onsite Çeviri Türkçe

58 parallel translation
With our competitively priced onsite cosmetic surgery, we can turn that Frankenstein you see in the mirror every morning into a Franken-fine.
Kendi mekanımızdaki kozmetik cerrahimiz, aynadaki Frankenstein'ınızı bir Franken-güzelliğe çevirebilir.
We don't have any CTU teams in the vicinity, but we've got a Customs and Border Protection task force onsite.
Bölgede CTU ekibimiz yok ama Gümrük ve Sınır Koruma Özel Kuvvetleri bizim talimatlarımız altında bölgedeler.
But instead of having the team do the interrogation of Buchanan onsite, Karen wasted 20 minutes by bringing him in to CTU.
Fakat, Buchanan'ın sorgulamasını ekibe olay mahalinde yaptırmak yerine... onu CTU'ya getirterek, Karen 20 dakika harcadı.
- It's all done onsite?
Her şey burada mı yapılıyor?
She Was More Known For Her Onsite Murals.
O daha çok duvar resimleriyle ünlüdür.
So, in dealing with the onsite inspector, please behave as if it wasn't also an enormous pain in the ass.
O yüzden müfettişle ilgilenirken, bu bir sıkıntı değilmiş gibi davranın.
When I was onsite, I saw Bo's shadow.
Oradayken Bo'nun gölgesini gördüm.
One of you accessed a console onsite.
İçinizden biri o tesisteki konsola dokundu.
Sir, players are onsite.
Efendim, adamlarımız yerini aldı.
That must mean the onsite laundry's on the other side, near the door.
Bu demek ki çamaşırhane öbür tarafta, kapının yanında.
I was prepping to work onsite security for the big G-8 summit in D.C. when I got the call about this.
Bu telefonu aldığım sırada, başkentteki G-8 zirvesi güvenliği için yerinde hazırlık yapıyordum.
The onsite assessment report indicates manual strangulation.
Olay yeri değerlendirme raporuna göre elle boğulma.
Local PD's onsite in three.
Yerel polis 3 dakikada orda
I can... support onsite.
Ben orada yardım edebilirim.
What about onsite tech support?
Ya teknik servis?
There's gonna be a live feed tonight from an onsite utility truck, and they're tapping into the hotel security system.
Olay yerindeki bir kamyondan canlı yayın yapılacak ve otelin güvenlik sistemini ele geçirecekler.
Onsite lab, George...
Laboratuar burada George.
I'm going to set up an onsite command center here.
Yerel komuta merkezi kuracağım.
When we told them she was part of the stunt team in Oska's MV, they wanted to change the concept and go onsite where the filming is taking place.
Onlara kazananın dublör ekibinden biri olduğunu söyledim. Konsepti değiştirdiler ve... Oska'nın klibinin çekim yerini de yayınlamak istediler.
But I gotta be onsite.
Ama orada olmam gerek.
We've been informed, following an onsite evaluation, the president will hold a press conference... with the most current update.
AŞIRI BUZLANMA MAINE'Yİ VURDU Aldığımız bilgilere göre, Başkan, son gelişmelerle ilgili basın toplantısı yapacak.
Onsite scrubbing, destruction of hard drives and backup devices.
Yerinde temizleme, sabit disklerin yok edilmesi ve bilgisayar yedeklenmesi.
We're going to the scene of an onsite amputation woman's trapped under her car.
Arabasının altında sıkışmış bir kadına olay yerinde ampütasyon uygulamak üzere kaza mahalline gidiyoruz.
They are onsite.
Mekândalar şu an.
Okay, we're onsite.
Tamam biz geldik.
Onsite Alpha team confirms
Alpha takımı doğruladı
We're onsite now.
Olay yerine geldik.
I'm onsite.
Olay yerindeyim.
There's dry cleaning and laundry services, 24-hour onsite maintenance of course.
Çamaşır yıkama ve kurutma servisi var ve de 24 saat açık tamirci var.
Destroy onsite drives and terminals and burst transmit all backup data to the central servers at Quantico.
Yerinde ve uçbirimde bulunan tüm sürücülerle Quantico'daki tüm yedek verileri yok edin.
The Bag is onsite.
Çanta yerinde.
Uh, we-we were working onsite.
İnşaat alanında çalışıyoruz.
And I wasn't even supposed to be onsite, okay?
Üstelik bugün inşaat alanına gitmem gerekmiyordu bile.
"SO, YOU GOT TO GO AND WORK CONSTRUCTION, THEN EVENTUALLY, YOU CAN TAKE OVER THE ONSITE OPERATION."
İnşaat alanına gitmelisin sonunda inşaat işini devralabilirsin. " dedim.
This is Keen, we need immediate air lift evac onsite!
Ben Keen, tahliye için sahaya acilen hava desteğine ihtiyacamız var!
Extra parts were harvested onsite.
Ek parçalar olduğu yerde toplanmış.
Man : Paramedics are onsite.
- Sağlık ekibi geldi.
These are the exact replicas of Brad's car, and he will be here today onsite to sign autographs for all of you after the Daytona 500.
Bu, Brad'in araba tam kopyaları vardır Ve o burada yerinde bugün olacak. Hepiniz için imza imzalamak için.
Oh, on the contrary, the chapel will be the temporary home of my onsite transition team.
Tam aksine şapel dönüşüm ekibim için geçici bir ev olacak.
Do they change their clothes onsite?
Kıyafetlerini önceden değiştiriyorlar mı?
We just need to be the first one to take control of the onsite inspection.
Olay mahallini esas oğlanlar gelmeden önce incelemeyi başarırsak bizim için yeterli olacaktır.
" Instead, let's make our own cheap-ass concrete right here onsite.
" Böyle yapmayalım. Bunun yerine ucuz yollu kendi betonumuzu yapıp kullanalım.
Onsite.
Yerimdeyim.
We're onsite.
Yerimizdeyiz.
This came from and onsite server.
Bu içerdeki bir sunucudan gelmiş.
We have the run of the place, we have security onsite, and no one knows you'll be going there.
Mekanın içini hazırladık, bölgede güvenlik var ve kimse geleceğini bilmiyor.
Alliance forces onsite.
Müttefik kuvvetleri.
And, since San Pedro doesn't have a morgue, we're gonna have to do an onsite autopsy.
Ve San Pedro'da morg olmadığından olay yerinde otopsi yapmalıyız.
D.A. Laurel Lance was onsite to oversee his detainment.
Bölge Savcısı Laurel Lance tutuklanışını denetlemek için olay yerindeydi.
Link up with them if they're still onsite.
Bağlantımız kesildi.
Device is onsite.
- Cihaz yerleştirildi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]