English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Oppression

Oppression Çeviri Türkçe

478 parallel translation
"In my department I will not allow the oppression of the poor!"
"Benim dairemde yoksullara zulme izin vermeyeceğim!"
I accuse the man, Evremonde, one of the family of tyrants who used their privileges for the oppression of the people.
Bu adamı, Evremonde'u, gaddarlar ailesinin üyesini elindeki imtiyazlarını halka eziyet etmek için kullanmakla suçluyorum.
All that peasant family but one died through the cruelty and oppression of the Evremondes.
Biri hariç tüm o köylü ailesi Evremonde'ların gaddarlığı ve eziyeti sonucu öldü.
The oppression, completes the drained one of the blood, most of which, gathers in containers.
Bu şekilde basarak, kanın boşaltımı işlemi tamamlanır ve bu akan kanın büyük bir kısmı kaplarda toplanır.
For all men, he's singing the pure song of rebellion, grateful for love, rejecting oppression.
Herkes için, ayaklanmanın saf şarkısını söylüyor. sevgiye minettar, zulümü reddediyor.
I despise oppression, as do many others here.
Zulümden nefret ediyorum, buradaki pek çok insan gibi.
That we intend to lift the yoke of oppression from their shoulders.
Omuzlarındaki boyunduruk eziyetini kaldırmaya niyetlendiğimizi.
They fought against indifference against tyranny and oppression, and they restored our temple to us.
Onlar kendilerini hor görenlere, zulüm ve baskıya karşı savaştılar ve kutsal ibadethanemizi geri kazandılar.
... as they would look to the mountains whence cometh our strength. From time remembered, wherever man's body has known hunger and oppression, lost in darkness and despair, and here, here in this courtroom living still, in spite of dungeon, fire and sword...
Anılan devirden beri onlar dağlara baksa da her nerde olursa olsun, açlığın en kötüsünü umutsuzluk ve karanlıkta kaybolmayı bilen insanın bedeni burda, bu mahkeme salonunda zindana, ateşe ve kılıca rağmen hâlâ yaşıyor.
In the past, you are workwomen who suffer from lots of oppression.
Geçmişte, kadın işçiler pek çok sayıda baskıya maruz kaldılar.
How can you think that I'd share with you a throne that is founded on blood, oppression of his fellow men, injustice, cruel power?
Bunu sizinle paylaşacağımı nasıl düşünebilirsin, kan üzerine kurulmuş bir taht, peşinden gelen adamların baskısı, adaletsizlik, zalimlik?
Here we go with the passive theories of social oppression.
Burada toplumsal baskının pasif teorilerine eşlik ediyoruz.
What do you think of your little victims of social oppression now?
Senin küçük sosyal baskı kurbanları hakkında artık ne düşünüyorsun?
The unendurable oppression of the lungs... the stifling fumes of the damp earth... the rigid embrace of the coffin... the blackness of absolute night... and the silence... like an overwhelming sea.
Ciğerlerimin dayanılmaz baskısı nemli yeryüzünün boğucu dumanı tabutun vahşi davetkarlığı gecenin mutlak karanlığı ve o sessizlik taşan bir deniz gibi.
But the day came, here in Anatolia, as everywhere where there's oppression. People began to question.
# Halk sorgulamaya başladığı zaman, Anadolu'nun her yerinde... #... baskılar kendini gösterdi.
And colonial oppression for centuries.
Yüzyıllar süren sömürge boyunduruğu.
He alone escaped Edo's oppression.
Tek başına Edo'nun zulmünden kaçtı.
Once you spoke of the authorities who turned the law into instruments of oppression.
Eskiden yasayı işkence aletlerine çeviren yetkililerden bahsederdin.
THEY CONTINUE OPPRESSION IN THE WEST
Emperyalistler hala hayatta. Asya'da, Afrika'da, Latin Amerika'da despotizmle iktidarlarını sürdürüyorlar. Batıdaysa hala baskı uyguluyorlar.
The forms of oppression aren't the same.
Kabul, baskı biçimleri aynı değil.
It's that reality, since in formulas there's form which makes me think it's a form of oppression.
Gerçeklik aynı gerçeklik, çünkü formüllerde de bir biçim var. Bu da bana burada yine bir baskı biçiminin olduğunu düşündürüyor.
Police oppression.
Polis baskısı.
It's a bad time, my friend because Diaz's oppression is becoming worse. The people are so afraid.
Zaman kötü, amigo'm çünkü Diaz'ın baskısı gittikçe kötüleşiyor.
They'll follow him against oppression from inside and outside traitors.
Onu, iç ve dış hainlerin baskılarına karşı durabilmek için izliyorlar.
Occupations are violent acts traumatic, which erase from the workers memory... many myths, lies, and oppression.
İşgaller, işçilerin hafızasından mitlerden, yalanlardan ve baskıdan doğan şiddetli ve sarsıcı eylemlerdir.
We've suffered under the oppression of deprived freedom for too long now.
Şimdiye kadar mahrum edilmiş özgürlüğün baskısı altında uzun süre acı çektik.
You, with your oppression, with your will to subjugate me at all costs... in every way.
Sen bana hep baskı yaptın, her ne pahasına olursa olsun, her şekilde... beni sulta altına aldın.
First, the Catholic Church in Ireland must be completely restored and permitted to practice freely without interference or oppression.
İlk olarak İrlanda'daki Katolik Kilisesi'ne eski gücü verilmeli. Müdahale ve baskı olmadan görevini özgürce ifa etmeli.
Graciously hearken to us... as soldiers who call upon Thee... that armed with Thy power... we may advance from victory to victory... and crush the oppression... and wickedness of our enemies... and establish Thy justice... among men and nations.
Düşmanın sıkıştırdığı birliğimizi kurtarmamız gerekiyor askerlerimize ve silahlarına güç vererek zaferden zafere koşmamızı düşmanımızın zayıf tarafını bularak onu yenmemizi insanlar ve ülkeler arasında adaleti kurmamızı sağla.
" Triple oppression :
Üçlü Zulüm
Racist oppression and the struggle to which they are committed has already caused the Panthers to Break with bourgeois imperialist society.
Irkçı baskılar ve kendilerini adadıkları mücadele Panterler'in emperyalist burjuva toplumundan bağlarını koparmalarına neden oldu.
What about the oppression of the minorities?
Azınlıklara uygulanan baskılar?
Oppression is immoral.
Baskı uygulamak ahlaksızlıktır.
The masses are born in misery and oppression and die in the same privation.
Halk kitlesi, sefalet ve zulüm altında doğar ve aynı yoksunlukta ölür.
For we endure the oppression!
Çünkü zulme katlanıyoruz!
Or help them fight against oppression.
Yahut sömürüye karşı onlara yardım edecekse.
That future generations get rid of all... evil violence and oppression... and enjoy it... fully.
Gelecek nesiller ise, onu kötülükten, şiddetten ve baskıdan temizleyecekler. Ve hayatın tadını çıkaracaklar.
And that's how oppression comes about, quite automatically.
Baskı işte bu şekilde otomatik olarak ortaya çıkar.
A riposte to oppression, to corruption, to privileges.
Ve baskıya bir cevap Ve bozulmaya Ayrıcalıklara.
Remembering the oppression, indignities, humiliations, Parisians gave vent to long-stored hatred.
Gördükleri zulmü, baskıyı ve aşağılanmayı hatırlarında tutarak içlerinde biriken öfkeyi açığa vurdu.
And finally, when the war was lost by the French in 1954... at the battle of Dien Bien Phu, the Vietnamese were liberated from foreign oppression.
Sonunda 1954 yılında Fransızların, Dien Bien Phu Muharebesi'ni kaybetmesiyle Vietnamlılar uzun zaman sonra yabancıların saldırılarından kurtulup bağımsızlık kazandı.
A feeling of oppression moved in.
Bir baskı hissi yeniden vücuduma yerleşmişti.
Above all, the oppression of Christians was very severe.
hepsinden önemlisi, hıristiyanlara yapılan zulümler çok fazlaydı.
And our children will live, Mr. Beale to see that perfect world in which there's no war or famine oppression or brutality.
Ve bizim çocuklarımız, Bay Beale kıtlık savaşlarının zulümlü savaşların gaddarca savaşların olmadığı kusursuz bir dünyada yaşayacaklar.
not just between father and daughter but between the forces of power and oppression on one side and romance and free will on the other.
Bir tarafta güç ve zulüm ile diğer tarafta aşk ve özgür irade arasında da bir yarış.
This oppression stops today.
Bu zulüm bugün dursun.
We love independence, to feel, to question, to resist oppression.
Hissetmek, sorgulamak, baskıya karşı direnmek.
We love independence, to feel, to question, to resist oppression.
Biz bağımsızlığı seviyoruz hissetmeyi, sorgulamayı, baskıya direnmeyi.
You're crying about outside oppression while killing each other in great big batches.
Birbirinizi öldürdükten sonra, baskı var diye ağlıyorsunuz.
It is symbolic of our struggle against oppression.
Zulme karşı mücadelemizin simgesi olsun diye.
Freedom from oppression and freedom from tyranny.
Zorbalıktan özgür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]