Orator Çeviri Türkçe
58 parallel translation
In place of an orator
Konuşmacı yerine
The Senator'll make a good orator when his voice stops changing.
Senatör sesini kontrol etmeyi öğrenince iyi bir konuşmacı olacak.
Tim's quite an orator.
Tim, çok güzel bir konuşmacıdır.
The chap's quite an orator, what?
Adamda amma belagat var.
I am no orator, as Brutus is, but, as you know me all, a plain blunt man that loved my friend, and that they know full well that gave me public leave to speak of him.
Ben söz ustası değilim Brutus gibi. Hep bilirsiniz, ben dostunu seven kaba saba bir adamım. Bunu bildikleri için izin verdiler halkın önünde konuşmama.
I'll drown more sailors than the mermaid shall. I'll play the orator as well as Nestor... deceive more slyly than Ulysses could... and, like a Sinon, take another Troy.
Denizkızından * çok denizcinin canına kıyacağım, Nestor * gibi etkileyeceğim insanları konuşmamla, kurnazlıkta Odysseus * bile su dökemeyecek elime, Sinon * gibi fethedeceğim bir Truva.
Fear not, my lord, I'll play the orator... as if the golden fee for which I plead were for myself.
Merak etmeyin Lordum, orada hatip kesilirim, uğruna dil döktüğüm altını ben kazanacakmışım gibi. *
Demosthenes was a great orator in spite of his sp... speech impediment.
Demosthenes konuşma engeline rağmen Büyük bir hatip oldu... sonradan.
A great orator.
Büyük konuşmacı.
In first the 10 minutes it was not a good orator.
İlk on dakika, çok tutuk konuşmuştu.
You're a natural born orator.
Sen doğuştan hatipmişsin.
They say that he's the greatest orator of our time, and he's going to prepare an oration for the anniversary of the battle of Actium.
Zamanımızın en büyük hatibi olduğunu söylüyorlar. Ondan, Actium Savaşı'nın yıldönümü için bir konuşma hazırlamasını istedim.
He was a great orator, but no comparison with Cicero.
Büyük bir hatipti, ama Cicero'yla kıyaslanmaz.
- Well, they say they want a receptionist. - "Orator."
- Yeni bir resepsiyonist istediklerini söylediler. - "Oratör"
class of'70... friends, parents... relations of the class of'70... I now introduce your class orator - Mr. William C. Irvine.
70'ler sınıfı... arkadaşlar, aileler... 70'ler sınıfı ile ilişkili olanlar... şimdi sizlere sınıf konuşmacısı Bay William C. Irvine'ı sunuyorum.
Stefan Zannowich Junior was a great orator, even as a young man of 20.
Stefan Zannowich'ın oğlu yirmisinde genç bir adam olmasına rağmen iyi bir hatipti.
I'm not a public orator.
Hatipliğim pek iyi değildir.
- Gorobetz, the orator.
- Gorobetz, hatip.
- He's the full hot orator.
Adam ateşli bir nutukçu.
You all know he's a great orator
Buradaki herkes onun sesinin gücünü biliyor.
What an orator.
ne adam..
A skilled orator's fist would make a hole.
İyi bir konuşmacının söylevi yumruk gibidir.
"The text is old, the orator too green." Nick?
"Okunan eski, okuyansa yeşil ve toy. Venüs ve- -" - Nick?
- We need the Orator.
- Onu konuşturabilir.
It would take an orator like the late, great Plegg himself to sing the praises of the late, great Plegg.
Son zamanlarda bir hatibin sıklıkla bahsi geçen konuda büyük büyük Pleg'i övmek için söylediği gibi.
But my mother is determined to see me distinguished. Orator.
Fakat annem beni bir seçkin olarak görmeye kararlı.
I'd express it if I could, but I am no orator...
Keşke ifade edebilseydim, ama iyi bir konuşmacı değilimdir...
I am not a great orator or advisor, Cinque.
Ben büyük bir hatip veya akıl hocası değilim Cinque.
Hess was convinced the dynamic orator he heard was the long-awaited Messiah, prophesied in German occult circles.
Hess bu heyecanlı konuşmacının, Alman okült oluşumları tarafından öngörülen uzun zamandır beklenen Mesih olduğuna ikna olmuştu.
I'm not an orator.
Ben hatip değilim.
I've noticed that this case has inspired the orator in you.
Bu davanın içindeki konuşmacıya ilham verdiğini fark ettim.
He is not a gifted orator.
O, hünerli bir hatip değil.
The government raided every Panther's house, especially the ones who they felt like could do the most damage as an orator.
Hükümet Panter üyesi olan herkesin evine baskın yaptı. Özellikle en büyük zararı verdiğini düşündükleri hatiplerin evine.
A fine orator like yourself might just persuade them that Caesar is wrong.
Sizin gibi iyi bir hatip onları Sezar'ın hatalı olduğuna ikna edebilir.
He will grow into a great orator.
Büyük bir konuşmacı olacak.
The Architect, The Martyr, The Orator, The Musician, The Bishop, The Corruptor...
Mimar, Mağdur, Hatip Müzisyen, Piskopos, Ahlaksız...
He was just a cemetery orator.
O sadece cenazelerde konuşan birisi.
Orator, a critic, a statesman.
Konuşmacısı, eleştireni, devlet adamı.
Are you still to be a great orator in spite of yourself?
Hala politikacı olman için zorluyor mu?
This is by Cicero, the greatest orator Rome ever knew.
Bu kitabı yazan Cicero'ydu, Roma'nın en iyi hatibi.
My father deemed himself an orator.
Babam kendini konuşmacı ilan etmişti.
He's quite the orator.
Çok güzel konuşuyor.
Looks like we might have an orator on our hands, eh?
İyi bir hatibe sahip olabiliriz gibi gözüküyor.
To the great orator.
- Büyük konuşmacıya.
I'm not much of an orator.
Güzel konuşan biri değilim ben.
In 1987, in nearby waters, dive tour orator Kihachiro Aratake made a shocking discovery.
1987 yılnda yakın sularında dalgıç tur operatörü Kihachiro Aratake şok edici bir keşif yaptı.
I'm not a great orator, but forward.
pek iyi konuştuğum söylenemez ama şunu söyleyebilirim.
I wanted to be an orator, but my speaking would make you nauseous!
Bir hatip olmayı isterdim, ama konuşmam sizi rahatsız ediyor!
A great orator, a voice to be heard.
Büyük bir hatip? Duyulması gereken bir ses?
Oh. [Chuckles] He's supposed to be an orator - - the great shakespearean actor Richard Burton.
Güzel konuşuyor olması gerekirdi- -... büyük shakespeareyen aktör Richard Burton.
Quite the orator.
Hatip gibisin.