Ordnance Çeviri Türkçe
246 parallel translation
I checked the ordnance survey map.
Kadastro haritasını inceledim.
Why a deserted fishing village on the Channel when Scotland was to be the next scene of disaster, and why is it necessary to withdraw great stores of ordnance and material for the protection of Scotland?
Bir sonraki felaket için İskoçya dururken neden Kanal üzerinde terk edilmiş bir balıkçı köyünü seçsinler ki? ve İskoçya'yı savunan orduyla diğer kaynakların buradan çekilmesinin gerçek sebebi ne olabilir?
I'd turn them into Army ordnance.
Yerinde olsam bunları orduya verirdim.
If Hamlet give the first or second hit, let all the battlements their ordnance fire.
Hamlet birinci ya da ikinci elde kazanırsa, bütün kulelerden toplar atılsın.
I had Ordnance make it up for me.
Mühendisim benim için yaptı.
Get the ordnance men out and start loading.
Mühendisleri çağırın ve yüklemeye başlayın.
What'd you do in the war, knock off your ordnance sergeant?
Savaşta ne yaptın, mühimmat çavuşunu mu öldürdün?
- I was the ordnance sergeant.
- Mühimmat çavuşuydum.
Of our 24 pieces of ordnance, five are these six-pounders.
24 tane 5 kalibrelik top var ve bu 6 kalibrelik.
I'll take five days to get men, horses, ordnance.
Asker, at ve teçhizat bulmak için beş gün bekleyeceğim.
You're ordnance, aren't you?
Ordu donatιmdansιn, değil mi?
number of rounds, types of ordnance.
Gerekli malzemenin tüm detaylarι var.
It has come to my attention that a supply train from the Ordnance Depot... at Denver, en route to the 2nd California Column... now garrisoned in Santa Fe... should be encamped tomorrow morning at the Sand River crossing... thirty miles away.
Denver'daki savaş malzemeleri deposundan kalkan bir levazιm treninin... 2. Kaliforniya Birliği'ne giderken... Santa Fe'de durakladιğιnι haber aldιm.
After this, the weapons will be locked in the ordnance room.
Bu görevden sonra, silahlar mühimmat odasına kilitlenmiş olacak.
He'll attack the captain and take the keys to the ordnance room.
Kaptana saldırıp mühimmat odasının anahtarlarını alacak.
Donkeyman, the ordnance room.
Donkeyman, mühimmat odası.
And then supervisory work at an ordnance factory in Hembrug.
Daha sonra Hamburg'da mühimmat fabrikasında denetleyici olarak çalıştım.
Have I not heard great ordnance in the field... and heaven's artillery thunder in the skies?
Kudurmuş tepemizde. Savaş meydanında, silahlar gürlemiş ;
Landing parties one, two and three, report to Transporter Room for immediate beaming-down to surface of the planet. Ordnance condition 1
1, 2 ve 3ncü iniş ekipleri, ışınlama odasına gelin hemen gezegenin yüzeyine ışınlanacaksınız.
And talk to Ordnance about manufacturing phaser replacements.
Fazerlerin yenilenmesi için donatımla konuş.
A dragon sounds like this when nine units of detuned escalatories have not, however prevented virus and ordnance from invading our centers.
Ejderha şöyle bir ses çıkartır ancak dokuz koruma kalkanı bile virüs ve mühimmatın merkezimize girmesini önleyemedi.
WEAPONS AND ORDNANCE - 2,500 TONS SUNK
2,500 TON SİLAH VE MÜHİMMAT BATTI
I'm sure the overburdened British taxpayer will be fascinated to know will how the Special Ordnance Section disburses its funds.
Eminim yorgun İngiliz vergi yükümlüleri Özel Ordu Donatım Bölümünün fonları çarçur ettiğini görmekten mutlu olacak.
An explosives ordnance disposal team... under Lieutenant Commander Anthony Fallon... will be on its way to the Britannic in just a few minutes'time.
Binbaşı Anthony Fallon komutasındaki bomba imha ekibi birkaç dakika içinde Britannic'e doğru yola çıkacak.
They're probably all smashed up by the ordnance now.
Savaş gereçleri yüzünden, oraya buraya parçalanmışlardır.
Go on in that garage and find a cement block and stabilize that ordnance. Yes, sir.
Garaja gidip, bir briket bul ve mühimmatı stabilize et.
- Okay. You shouldn't touch the ordnance at all.
Hiçbir surette silaha dokunmamalısınız.
That nice soldier told you not to touch the ordnance.
O sevimli asker, sana silaha dokunmamanı söylemişti.
Got some heavy ordnance.
Konuslanmıs agır topcu bırlıklerı var.
Red Cap Two, we've got heavy ordnance.
Kırmızı Hava Devriyesi İki, ağır askeri gereçlerimiz var.
Look at all this ordnance.
Tüm şu askeri malzemelere bak.
I want you to make some inquiries to the Army Ordnance Office.
Ordu Gereçleri Bürosu'nu denetlemeni istiyorum.
Ordnance.
Müfettiş.
Red-carpet treatment, the Bureau of Ordnance says.
Levazım bürosu, sizin için çok önemli biri olduğunuzu söylüyor.
- What kind of ordnance you got?
- Ne tür malzemen var? - Dinamit.
Ordnance loading, weapons strip and dropship prep details will have seven hours.
Mühimmat yüklemesi, silahların temizliği, gemi hazırlığı yedi saat alacak.
You've gotta admit that's weird ordnance for an amateur.
Bir amatörün kullanacağı kurşunlar değil.
Harry, supply the ordnance?
Harry, ağır silahları alır mısın?
" Have decided to bury excess ordnance lest it fall into enemy hands.
Düşman eline düşmemesi için, fazla olan malzemeleri gömmeye karar verdim.
I got ordnance here that can drop a charging puma at 50 feet.
5 m.'lik pumayı devirecek mühimmatım var.
I'll be wired with ordnance.
Üzerimde donanım olacak.
SAMs are where your ordnance goes, or those B-52s will be dead meat.
Ağır çaplı toplarınızın hedefi SAM'ler, yoksa B-52'ler öldürür.
His ordnance fell short of the bridge.
O mühimmatı ile köprünün yanına düştü
However, his superior, George Garrad had been retired to the Ordnance Survey in the hope that this would help the morale of his troops who'd been driven to drink by his irksome personality.
Bu arada üstü, George Garrad, topçu bataryasından emekli olmuştu... Onun sıkıcı kişiliğinden yoksun kalmak geride kalan askerlerine moral olmuştu.
I think you will find that His Majesty's Ordnance Survey will provide equitable remuneration.
Eski askerlerden birini bulacağınızı düşünüyorum... Uygun bir ücret vereceğiz.
But Her Majesty's Ordnance Survey of 1887 established their heights and the distance between them and the distance between them and Ffynnon Garw.
Fakat 1887 Kraliyet ordusu... kendi yüksekliklerini belirlediler ve aralarındaki mesafeyi... Ve onlarla Ffynnon Garw arasındaki mesafeyi.
You know your ordnance.
Savaş aletlerini biliyorsun.
The Harrier jet is one of our more dollar-intensive, ordnance-delivery vectors.
Harrier jeti bizim dolarlarımızı yiyen, savaş malzemesi taşıdığımız araçtır.
If Hamlet give the first or second hit, or quit in answer of the third exchange let all the battlements their ordnance fire. The king shall drink to Hamlet's better breath and in the cup an union shall he throw richer than that which four successive kings in Denmark's crown have worn.
Hamlet birinci ya da ikinci elde kazanırsa yahut üçüncüde berabere kalırsa Danimarka kralı Hamlet'in sağlığına kadeh kaldırılacak ve birinci atacak, şarap kupasının içine.
Wait a second, I know three guys a block from Lankershim Boulevard in North Hollywood alone who've got the same ordnance in their back rooms.
Dur bir dakika, buradan üç blok ötede Kuzey Hollywood'un. Lankershim bulvarında odalarında aynı savaş aletlerinden olan üç tane adam tanıyorum.
Glenda, take the ordnance.
Glenda, silahları al.