Out like a light Çeviri Türkçe
187 parallel translation
Out like a light.
O da yok.
PROBABLY OUT LIKE A LIGHT BY THIS TIME.
Belki hava hala aydınlıktır.
He's out like a light.
Fişi çekilmiş gibi.
Say, man, you really went out like a light.
Başını yastığa koymanla, uyuman bir oldu, dostum.
He passed out like a light in front of the whole crowd.
O büyük kalabalığın önünde bir ışık gibi söndü gitti.
It's out like a light.
Bir lamba gibi sönmüş.
To put a man out like a light, penetrate our respirators, do all this.
Bir adamı kütük gibi deviren, gaz maskesine işleyen, tüm bunları yapan.
She's out like a light.
Kütük gibi uyuyor!
She's out like a light!
Adeta kendinden geçmiş!
- I'll be out like a light.
- Anında bayılırım.
Out like a light.
Hemencecik sızdın.
- Upstairs, out like a light.
- Yukarıda. Derin bir uykuda.
- He's out like a light.
Koç uyan!
You were out like a light.
O zaman paçayı kolay kurtarmıştın.
You were out like a light.
- Oh, evet. Bebek gibi uyuyordun.
He's out like a light.
Kendinde değil.
So she's on the bed, she's out like a light, when all of a sudden- -
Yataktayken birden kalktı ve aniden...
Out like a light.
O an bayılmışım.
He's out like a light.
Kendinden geçmiş.
- Oh, out like a light.
- Anında uyudu.
He's out like a light, but he's still alive.
Bir ışık gibi söndü, ama hala hayatta.
Yep, out like a light!
Oldu, uykuya daldı!
- Out like a light.
- Işıklar söndü.
- Out like a light.
- Bebek gibi.
- Out like a light.
- Nakavt oldu.
Out like a light.
Uyuyor.
-... you were out like a light.
-... çoktan sızmıştın.
Last night I had a hard time sleeping which is really strange for me because usually I'm out like a light, but anyways,
Geçen gece zor bi uyku geçirdim, benim için garipti çünkü genelde ışık sevmem, ama bu kez,
- She went out like a light, huh?
- Bir yıldırım gibi parıldıyor, ha?
I swear to God, I'm out like a light as soon as my head hits the pillow.
Öyle yerlerde başımı yastığa koyar koymaz uyurum.
That conversation should have put me out like a light.
Oysa bu konuşma beni uyutmalıydı.
I was out like a light.
Işık gibi dışarıdaydım. Üzgünüm.
She's still out like a light.
Hala mışıl mışıl uyuyor.
I burped her once and she went out like a light. Come on.
Gazını çıkardım, mışıl mışıl uyuyor.
but Will is out like a light.
Ama ölü gibi yatıyor.
He's out like a light.
Derine dalmış durumda.
Well, with him out like a light, I guess the competition will have to go on.
Şey, ansızın bayıldığı için, sanırım müsabaka devam etmek zorunda.
He's out like a light.
Tamamiyle rahatladı.
- Reece went out like a light.
- Reece şimşek gibi çıktı.
Just a whiff of that, and bingo, out like a light.
Koklayacak ve tamam, her tarafa ışık saçacak.
- They never taught us anything really useful, like how to light a cigarette in the wind or make a fire out of wet wood... or bayonet a man in the belly instead of the ribs where it gets jammed.
Gerçek hayatta işimize yarayacak şeyleri asla öğretmediler örneğin rüzgarda sigara nasıl yakılır ya da ıslak odunlar nasıl tutuşturulur ya da hıncahınç dolu bir yerde bir adam kaburgalarının yerine göbeğinden nasıl süngülenir gibi.
A new and powerful tool appears, the Tommy a light, deadly, wasp-like machine gun and murder henceforth is parceled out in wholesale lots.
Yeni ve güçlü bir silah çıktı, Tommy hafif, ölümcül, arı gibi bir makineli tüfek ve cinayet böylece daha geniş kapsamda işlenebildi.
Indian words mean the sound and feel of a word, like, crack of dawn, the first bronze light that makes the buttes stand out against the gray desert.
Gri çöllerden dışarıya sızan bir ışığa rastlamak gibi.
It's like when you get up in the first light, just you and her and you go out of a wickiup.
Günün ilk ışıklarıyla uyandığında... sadece sen ve o sazların arasında.
You mean you'd let this man who took care of you and nursed you back to health light out alone while you sleep through winter like a fat groundhog?
Sen burada kışı, şişko bir sincap gibi uyuyarak geçirirken,... seni sağlığına kavuşturan adamın yalnız gitmesine izin mi vereceksin?
Light the pilot, it goes out and it plays hard to get like a son of a bitch.
- Çevrilmemiş altyazı - - Çevrilmemiş altyazı -
- If I let these kids out before lunch, the switchboard would light up like a Christmas tree.
- Yemekten önce çocukları çıkarırsam telefon santrali Noel ağacı gibi aydınlanacaktır.
In eight hours, our lives will change forever, as we light out in search of a place like Earth once was, a place where children can thrive, a planet we might call home.
Sekiz saat içinde hayatımız sonsuza dek değişecek Dünyaya benzeyen, çocuklarımıza uygun evimiz diyeceğimiz bir yer arıyoruz.
Then, like batteries going bad, the light in his eyes flickered a little bit and went out.
Ondan sonra gözlerindeki ışık sanki pili bitiyormuş gibi, biraz kırpıştı ve tamamen söndü.
- So I just want to put it out there if you feel like a home-cooked meal, I'll keep the light on for you.
Ev yemeği istersen fazladan bir tabak var.
He drinks his drink, he goes out like a little light bulb, and you go get that tape, man.
İçkisini içer içmez kendinden geçecek sen de video kaseti alırsın.