Outhouse Çeviri Türkçe
265 parallel translation
Thunder in the outhouse.
Gökyüzündeki yıldırımlar.
You're a crude, vulgar show-off, and your vocabulary belongs in an outhouse.
Kaba, adi bir artistsin ve kelimelerin bir tuvalete layık.
Goddamn outhouse.
Niye hela dışarıda sanki?
One day, he went into the outhouse and got caught in the middle of a stampede.
Bir gün, evinden dışarı çıktı ve kendini korkunç bir kargaşanın ortasında buldu.
"Repair roof to outhouse, re-plaster where necessary and make good".
"Çatı onarılacak ve gereken yerlere sıva yapılacak."
You complained to the landlord about this outhouse.
Ama siz bu şikayetleri bize bildirmişsiniz.
There's a fire in the outhouse!
Evin dışında yangın var!
It's an outhouse.
Müştemilat olmalı bu.
What are you doing with the gun in the outhouse?
Silahla müştemilatta ne yapıyorsun?
- Why are you living in the outhouse?
- Neden bu barakadasın?
Darling, I'd sell you an outhouse if I thought it would put a buck in my pocket.
Sana bir ek bina satar, yine cebime papelleri koyardım, cicim.
That old coot ain't even gonna wake up until outhouse call in the morning.
Yaşlı bunak sabah çişi gelene kadar uyanmaz.
I need to go to the outhouse.
Yüz numaraya gitmem lazım.
Every building, every storefront, every rock and every tree right down to the orange roof on Howard Johnson's outhouse.
Her binayı, her dükkanı, her kayayı ve her ağacı... Howard Johnson'un umumi tuvaletinin portakal rengi çatısına varıncaya kadar.
I got pictures of you all over the outhouse.
Ek binamın tüm duvarları resimlerinizle dolu.
You have to see it on an outhouse wall 200 yards away going 60 miles an hour.
90 km. Hızla giderken 200 m. Ötedeki bir müştemilat duvarında görülebilmeli.
You'll draw trouble like an outhouse draws flies.
Müştemilatın sinekleri çekmesi gibi sizde belayı çekeceksiniz.
- In the outhouse.
- Dış tuvalette.
Next there'll be snakes in the outhouse and crocodiles in the lake.
Daha sonra kulübede yılanlar ve gölde timsahlar çıkacak.
Forty Yards to the Outhouse, by Willie Makit.
Forty Yards to the Outhouse, yazan Willie Makit.
Smells like an outhouse!
Tuvalet gibi kokuyor!
In the outhouse, there is a quantity of straw.
Evin dışında, bir miktar saman var.
Hmm. Now, Crockett here, he doesn't know the difference between Bauhaus and outhouse.
Bu Crockett kardeşimiz, evin içi ile dışını bile birbirinden ayıramaz.
You've got an outhouse?
Tuvaletiniz dışarıda mı?
I'M STUCK IN THE OUTHOUSE!
Buraya sıkışıp kaldım.
It's an outhouse.
Burası bir harabe.
We could reach it from that outhouse.
Dışarıdan oraya yetişebiliriz.
Look, an indoor outhouse.
Bak, evin içinde bir müştemilat.
And be sure not to lean too far back on the seat in the outhouse... or let your testicles swing up under the wood.
Ve dışarıdaki koltukta çok fazla arkana yaslanma veya... testislerini ağaçların altında sallama.
Calling me sir is like putting an elevator in an outhouse - don't belong.
Bana efendim demen bir binanın dışına asansör koymak gibi. Söyleme bir daha.
It was an outhouse.
- Kumarhane mi?
Most brothers be havin an outhouse pet... a dog with flies, fleas... but that don't work for the white boy, see.
Onlara ancak bitli, pireli köpekler gözüyle bakarsın. Ama aynı şey..,... beyaz oğlanlar için geçerli değil.
Just about the finest outhouse wallpaper you've ever seen!
Görebileceğiniz en pahalı dış cephe kağıdı kadar.
For those of you who celebrate the holiday by acting out the Visigoth spirit, oh, say with a little egg throwing or outhouse tipping, I have an important police bulletin.
Bayramı, Visigoth ruhunu canlandırarak kutlayanlar için mesela, birkaç yumurta fırlatarak veya tuvalet devirerek ; önemli bir police bildirim var.
In 5 minutes, from the outhouse to the penthouse.
5 dakika sonra bodrum kattan çatı kata çıkacağım.
You can start callin'yourself Madonna, but you're still gonna end up in an outhouse shanty like every other dockworking nobody.
Kendine Madonna demeye başlayabilirsin. Yine de kendine kulübe yapmaya çalışan sıradan insanlardan farkın olmayacak.
What I want out of each and everyone of you is a hard target search of every residence, warehouse, farmhouse, hen house, outhouse and doghouse in that area.
Teker teker hepinizden isteğim bu alandaki tüm evlerin, çiftlik evlerinin, kulübelerin, ahırların, köpek kulübelerinin didik didik aranması.
I got Confederate money in the outhouse. You want it?
Tuvaletimde bir top müttefik parası var kullanmak ister misin?
Accommodate him in the outhouse, Robert.
Onu ek eve yerleştirin, Robert. oraya değil :
Then men are all out in the outhouse
Bütün erkekler dışarı gittiler.
Who the hell would put a bear trap in an outhouse?
Hangi lanet olasıca girişe ayı tuzağı koydu?
I'm going to the outhouse.
Dışarıdaki tuvalete gideceğim.
- We don't have an outhouse.
- Bizim dışarıda tuvaletimiz yok ki.
We call them the Drunken Dry-heavin'Cheese-eatin'Outhouse Boys.
Biz onlara sarhoş, kendini zor idare edebilen çocuklar deriz.
It says that he fornicated with his mother in an outhouse.
Diyor ki annesiyle tuvalette cinsel ilişkiye girmiş.
Jerry Falwell in the outhouse with his mother...
Jerry Falwell annesiyle tuvalette...
And the outhouse is right out the back.
Tuvalet de arka tarafta.
And over here... is the outhouse, which you don't want to see, believe me.
Ve işte şurada... Evin dışında, inanın bana asla görmek istemeyeceğiniz birşey.
Every farmhouse, barn, outhouse, chickenhouse, doghouse...
Bütün çiftlik evleri, ahirlar, ambarlar, tavuk kümesleri, köpek kulübeleri arandi.
Just an outhouse.
Dışarıda tuvaleti var.
Tonight on Eye on Springfield.... opening day at the world's first two-story outhouse.
Bu gece Gözler Springfield'da, dünyanın ilk iki katlı tuvaletinin açılışı.