Outside Çeviri Türkçe
51,134 parallel translation
Wait for me outside.
Beni dışarıda bekle.
The grubby hands outside the glass, trying to get in, putting their filthy peckers...
Kirli elleri canım dışında, içeri girmeye çalışıyor, onların pis penislerini koyarak...
Outside agents.
Dışarıdan birileri.
It's more of a leveraged buyout or bleed out, in which an outside entity acquires a healthy company, borrows millions of dollars in its name, which is pocketed by the partners.
Bu daha çok batmak üzere ya da batmış olan şirketlerin isimleri kullanılarak deniz aşırı bankalardan milyonlarca dolarlık krediler alınması ve bu kredilerin ortaklar tarafından cebe indirilmesi.
That why the door. To this room stay locked from the outside, ke?
Odanın kapısı o yüzden dışarıdan kilitli tutuluyor değil mi?
It's a parallel program outside the country.
Ülke dışında yürütülen paralel bir program.
It's obvious you're on the outside looking in.
Dışarıda olduğun, içeri baktığın oldukça açık.
I've got Dar Adal waiting outside... unscheduled.
Dar Adal dışarıda bekliyor. Randevusuz.
No, it'll just make things worse, apparently, any outside pressure.
Hayır, görünüşe göre işler daha da kötüleşecek. Dışarıda herhangi bir basınç.
Let's follow the money and find out. Because if the Agency is financing a domestic propaganda campaign, they're way outside the law.
Parayı takip edip öğrenelim çünkü teşkilat, yurt içinde propaganda kampanyasına sermaye sağlıyorsa kanunu oldukça fazla çiğnemiş demektir.
I mean, outside of the Bahamas, there's no real rules between us except if we, like, go on a trip.
Bahamaların dışında... aramızda bir kural yok bir yere gidersek o başka.
I'd rather they remain outside the walls of Eoferwic.
Eoferwic duvarlarının gerisinde kalmalarını tercih ederim.
Chief Inspector Kevin Yarborough's police cruiser was found abandoned outside his home in Makarra.
Yardborogh Polis şefi Kevin Makarra'daki evinde bulunamadı.
About three years back, he went rock climbing with a mate just outside Perth.
Üç yıl evvel, bir dostuyla Perth'in dışına kaya tırmanışı için gitti.
So, I passed out hard, and when I wake up, I go outside, and that is the first time I lay eyes upon this young lady.
Baygınlık geçirdim uyandığımda dışarı çıktım. Bu genç hanımla gözlerimizin buluştuğu ilk seferdi.
We're at... it's a ranch outside of Melbourne.
Melbourne'un dışında bir çiftlikteyiz.
Outside Makarra.
Makarra'nın dışında.
But I sat outside your house all night and I followed you here, so you'd have no choice but to let me get into your machine.
Tüm gece evinin önünde bekledim ve buraya kadar da sana eşlik ettim. ... hiçbir şansın yok, beni o makineye sokacaksın.
As soon as we've administered your saline drip, you will disrobe outside the truck.
Sana tuz ilacını verdiğimiz anda kamyonun dışında soyunacaksın.
"... was vaporized by a consortium of international physicists last Tuesday outside Never Never Land.
"... düşler ülkesinde uluslararası fizikçiler konsorsiyumu tarafından yok edildi.
No news from outside the walls?
Dışarıdan haber yok mu?
Opening unlocked doors and going outside and then showering alone and not having a toilet next to my bed.
Kilitsiz kapıları açmak, dışarı çıkmak, tek başına duş yapmak ve yatağımın yanında klozet olmaması.
I'll catch up with you outside.
Ben size yetişirim.
Your guests are expecting you outside, you should get back to them.
Dışarıda misafirlerin var. Onların yanına dönmelisin.
We need to deploy outside the station.
Garın dışına yerleşmeliyiz.
You know, one that we show to the outside world, and then the other that we... We keep all to ourselves.
Bilirsin bir tanesi bizim gördüğümüz dış dünyadaki halidir ve diğeri de içimizde dış dünyadan kendimizden soyutladığımız.
Text me when you're done, and I'll pick you up outside.
İşini bitirince bana mesaj at seni dışardan alacağım.
Yes, um, he's outside.
Evet, dışarıda.
Hellfire strike outside his house, right?
Evinin dışına bir füze yollamışız?
You cannot fight civilization from the outside in.
Içinde uygarlıkla dışardan savaşamazsın.
Wait outside.
Dışarıda bekle.
If you could help me gain your husband's ear again, this time in private, outside the presence of those other men...
Kocanızın beni tekrar dinlemesini sağlarsanız o adamlar olmadan baş başa konuşmamızı sağlarsanız...
Richard, all of four years old, would go outside, still in his nightshirt, and feed it.
Richard, dört yaşında olduğu halde geceliğiyle dışarı çıkar ve onu beslerdi.
On the outside of its goings-on.
Olan bitenin dışında tutuldun.
Well outside any established trade route.
Aklına gelebilecek her ticaret yolunun dışındadır.
In less than 10 years, more goods will move through here than any English-speaking port outside London.
10 yıla kalmadan İngilizce konuşulan bütün limanlar içinde Londra'dan sonraki en çok mal taşımacılığı bu limandan yapılacak.
Have you played outside your cluster?
Hiç kümen dışında oynadın mı?
I'll meet you outside.
Dişarida buluşuruz.
They were urged by both of their families not to marry outside the tribal boundary, but... love is a bridge and not a wall, if we let it be.
Her ikisinin de aileleri kabilelerinin dışından biriyle evlenmemeleri için baskı yapmışlar ama aşk bir köprüdür, bir duvar değil. Tabii eğer izin verirsek.
I'll meet you outside.
Dışarıda buluşuruz.
- Uh, suburb outside of Raleigh.
- Raleigh dışında banliyöde.
Wait, aren't you not supposed to stand outside of the circle?
Dur, çevrenin dışında durmamalı mısın?
Human on the outside.
İnsan dışarıdaki.
"Human on the outside," you said.
"Dışardaki insan" dedin.
Professor George Amory, who led the Oxford Team, predicted that within a generation few compartments of the intellect would remain outside the machines'realm and that the problems of creating artificial intelligence would be substantially solved.
.. Oxford takımına öncülük eden Professor George Amory bir nesil içinde.. .. zihin bir kaç bölümünün yapay zekada bulunamayacağını öngördü. Yapay zeka oluşumundaki problemler büyük ölçüde çözüldü.
Can we go talk outside?
Dışarıda konuşabilir miyiz?
You know, Flores is outside with a shiv, and I'm closer to the door than you are.
Flores elinde şişle dışarıda bekliyor ve kapıya senden daha yakınım.
All the doors to the outside are secure.
Dışarı açılan tüm kapılar kilitli.
- For that we wanna go down live... just outside our studio in Times Square, to one very brave class mate.
Bunun için canlı olarak Times Meydanı'ndaki cesur öğrencilerden birine bağlanıyoruz.
Want no contact with the outside world.
Gelen kimseye güvenmeyin.
Outside!
Dışarı!