Over and over and over Çeviri Türkçe
67,050 parallel translation
One day, you... you wake up and you find... You've no husband. Your career is over.
Bir gün uyandığında bir de bakarsın kocan yok kariyerin sona ermiş çocuklar büyüyüp yuvadan uçmuş ve sen bir başına kalmışsın.
In the meantime, we got three negative contacts and two homeless guys fighting over a shopping cart.
Bu sırada üç sahte ihbara ve iki tane evsizin bir alışveriş arabası için kavgasına gittik.
I ran a regression analysis on the Hatcher sightings over the last six hours, and as you can see, we have been getting stuff, but a lot of it is just garbage, people seeing shadows.
Son 6 saatte Hatcher'ı görenler hakkında bir inceleme yaptım ve gördüğünüz gibi, ihbar alsakta çoğu işe yaramıyor. insanlar gölgeler gördüğünü söylüyor.
Pick up a bottle, and suddenly the party starts all over again.
Ama şişeyi eline aldığında..... birdenbire parti tekrar başlar.
Harriet and I are over.
- Harriet'la ayrıldık.
I'll simply go over there and politely ask them to consider the labors that lie ahead and encourage them to make more responsible choices.
En iyisi oraya gidip kibarca, bizleri bekleyen çalışma temposunu göz önünde bulundurmalarını rica edeceğim. Daha sağduyulu seçimler yapmaları için onları teşvik edeceğim.
Wearing a $ 100,000 sapphire necklace over a hospital gown by Dior, Joan Crawford is the most glamorous and popular patient in the celebrity wing of Cedars-Sinai Hospital.
Hastane geceliğinin üstüne 100 bin dolarlık safir kolyesini takan Joan Crawford Cedars Sınai Hastanesi'nin ünlüler katındaki en gösterişli ve popüler hastası.
Tom, in the last three weeks since your father died, you have been obsessing over who he was and why he and your mother gave you up.
Tom, baban öldüğünden beri geçen üç haftadır onun kim olduğu ve annen ile onun senden niçin vazgeçtikleri konusu aklına takıldı kaldı.
He has abducted and killed over a dozen covert operatives.
Onlarca gizli ajanı kaçırdı ve öldürdü.
So, what's over the hill and through the woods?
Pekala tepenin orada ormanda ne vardı?
He'll be executed, and we won't know until it's over.
İdam edilecek, ve biz olana kadar bilemeyeceğiz.
So please tell your boss he can either abandon Jensen and my people over there, or step up and be part of the solution.
Dolayısıyla ya patronlarına Jensen'ı ve adamlarımı orada kendi başlarına bırakmalarını, ya da bir adım atıp çözümün bir parçası olmalarını söyle.
They're demanding we hand over Jensen and your team.
Jensen'ı ve ekibini teslim etmemizi talep ediyorlar.
NYPD officials say they will remain vigilant over the coming days, and continue to work closely with the... No?
Yok mu?
- No. And I didn't come here to narc on you over whatever you just put in your pocket.
Cebine koyduğun her neyse buraya onun için gelmedim.
Problem is, the warden over there won't let us talk to him and won't tell us why.
Sorun şu ki, orada bulunan müdür onunla konuşmamıza izin vermiyor ve nedenini de söylemiyor.
When the rush ends and the case is over.
Koşuşturma bittiğinde, dava kapandığında...
And the night was far from over.
Ve gece çoktan bitti.
You should come over and see it sometime.
Bir ara gelip görmelisin.
To be discussed, over many burgers, and many days.
Tartışılır. Onca günden ve burgerden sonra.
Betty and I talked it over, and we decided it's time to stop fighting over Archie, and start learning to share.
Betty ile biraz konuştuk ve Archie için didişmeyi bırakmaya karar verdik ve paylaşmayı öğrenmeye başladık.
I think the next step is we take this to Sheriff Keller, and let the wheels of justice take over.
Bence sonraki adım bunu Şerif Keller'a anlatmamız. Ve adaletin ellerine teslim etmek.
And it will. Once football season's over.
Öyle de olacak futbol sezonu bittiğinde.
The hard part will be, and you're not gonna have to look over your shoulder anymore.
Zor kısmı bitmiş olacak ve artık her an tetikte olmana gerek kalmayacak.
Last time I checked, his brains were all over the sidewalk and things have just been as smooth as a minx's kiska ever since.
Son gördüğümde beyni kaldırıma dökülmüştü. O günden beri de tüm işler tıkırında.
Can we please come in and talk it over?
Bunu içeri geçip konuşabilir miyiz?
And look over there.
- Şuraya bakın.
Tumo's got compounds and his own volunteers all over, but there is a spot about 50 miles from your current location.
Tumo'nun bir sürü yerleşkesi ve kendine ait gönüllüleri var, bir tanesi sizin 80 kilometre uzağınızda.
Elijah started this devout group, initiated Jacob as his right hand, and then 11 more men joined over the next few years.
Elijah bu dindar grubu kurmuş, Jacob'ı sağ kolu yapmış ve ilerleyen yıllarda 11 erkek daha katılmış.
They were far from home, which gives Elijah the ultimate power and control over them.
Evlerinden uzaktalar ve bu da Elijah'ya onların üzerinde mutlak güç ve kontrol veriyor.
We need eyes all over this hill and I think you're the man to be set to that task.
Bu dağın her yerinde gözümüz olmalı. Bu işi ayarlayacak olan kişi de bence sensin.
Flipping and flopping all over the place.
- Şimdi tamamen tersini söylüyorsun. - Duydun mu beni?
Now you just... you go back over there and stay over there, okay?
Şimdi oraya gidip bekle tamam mı?
I just don't want you to think that I was, like, setting you up, like I was inviting you over at night and...
Seni tuzağa düşürmeye çalıştığımı düşünmeni istemiyorum. - Seni davet edip...
I don't want the cash in the office over the weekend, and now Jeff wants me to show him the Capitol Hill property before he flies to New York, so I need you to deposit this money before the bank closes.
Nakidin hafta sonu ofiste durmasını istemiyorum. Şimdi Jeff gelmiş benden New York'a dönmeden Capitol Hill'i göstermemi istiyor. Bu parayı banka kapanmadan yatırmanı istiyorum senden.
She... said that she thought her life was over, that... that she could feel this noose tightening around her neck because of what she'd done. And she... She told me Sam was dead.
Hayatının bittiğini ve yaptığı şeyden ötürü boynunda bir ilmeğin sıkılaştığını hissedebildiğini söyledi ve bana Sam'in öldüğünü söyledi.
You put your hand over my mouth, and then you raped me.
Elini ağzımın üzerine koydun, sonra bana tecavüz ettin.
And if I could do it all over again, I wouldn't keep it from you.
Şimdiki aklım olsaydı o zaman açıklardım.
By the time I call you and wait for your fat ass to get over here, I could be dead.
Seni arayıp şişko kıçını buraya getiresiye kadar, ölmüş olabilirdim.
I pushed him off, and he got on top of me, and he put his hand over my mouth.
Onu itince üzerime çıktı ve elini ağzımın üzerine koydu.
And over that ocean, there was a bridge.
Bu okyanusun üstünde bir köprü vardı.
You know, if you're cool with it, why don't you hand me over the baby, and I'll just grab on to her while you slip in.
Senin için sorun değilse tulumun içine girerken bebeği ben tutayım.
And it showed marked improvement over the last few months.
Son birkaç ayda gözle görülür bir ilerleme kaydettiğimizi gösteriyor.
They made great time over the suspension bridge, which has pushed them ahead of both the Raza and Hilu teams.
Asma köprüde bayağı vakit kazanıp Raza ve Hilu takımlarının önüne geçtiler.
In some movie theater, bored to shit over whether Iron Man's getting it on with Wonder Woman, you just whip out your phone, and see who's breaking into your house.
Sinemadayken, Iron Man ile Wonder Woman'ın sevişip sevişmeyeceğini görmek için beklerken sıkılırsan telefonunu açıp evine kimin girip çıktığını izleyebilirsin.
I don't know if this is a good time, sir, but I've been a DS for over five years now and I hope I've proved myself.
Bunun iyi bir zaman olup olmadığını bilmiyorum, efendim, ama şu an beş yıldan uzun bir süredir müfettişim ve umarım kendimi kanıtlamışımdır.
They're on standby to go over Huntley's head and push Kate - back on her.
Huntley'nin düşündüklerini görmek ve Kate'i geri döndürmek... için beklemeye geçtiler.
And go through that same old mess all over again.
Ve aynı saçmalıkların tekrar yaşanması.
And when the time comes to part ways you can't get over the habit... or love.
Ve yolları ayırma zamanı geldiğinde alışkanlığının da aşkının da üstesinden gelemezsin.
And over 300,000 people dead and one million scattered in exile.
300.000'den fazla insan öldü ve bir milyon kişi sürgün edildi.
Now, that's a hot topic over there in the Balkans to be a journalist and political activist.
Balkanlarda bir gazeteci ve siyasi eylemci olmak dikkatleri üzerine çeker.