Overbite Çeviri Türkçe
67 parallel translation
He had an overbite.
Fazla keskin bir dişi vardı.
Ever since I had your overbite fixed.
Dişlerini düzelttirdiğim günden beri.
She has the cutest little overbite, don't you think?
Dişleri çok şirin, değil mi?
- The one with the overbite?
- Dişleri bozuk olan mıydı?
You go dancing, you do the white man's overbite, go back to her place, have sex, and then you know what goes through your mind?
Dans etmeye gidiyorsun, erkek hünerini gösteriyorsun.. ... evine gidiyorsunuz, sevişiyorsunuz, ardından aklından ne geçiyor?
Eggplant-Xerxes - Crybaby-Overbite-Narwhal.
Eggplant-Xerxes - Crybaby-Overbite-Narwhal.
My overbite?
Dişlerim yüzünden mi?
Unless another hot mama with a big, drooly overbite comes along first.
Ama karşıma bir başka salya akıtan ateşli dişi çıkarsa onu tercih ederim.
You'll even be hard-pressed to find a slight overbite or a not-so-high cheekbone.
Fazla uzun bir köpek dişi, ya da çıkık elmacık kemikleri görmek bile çok zor.
Take a walk, overbite.
Uza bakalım, dişlek.
- He had a slight overbite.
- Fark edilecek kadar büyük.
I was telling him that we were discussing your overbite.
Senin üst dişini yaptırmayı düşündüğümüzü söylüyordum.
My colleagues and I were just appreciating your wonderful overbite.
Meslektaşlarım ve ben mükemmel dişlerinizi görmekten memnun oluruz.
- Overbite!
- Çıkık çeneli!
Between you and me he has a slight overbite.
Laf aramızda, biraz dişlektir.
THE ONE WITH THE OVERBITE WHO NEVER THOUGHT WE'D MAKE IT?
Bizim asla başaramayacağımızı iddia eden kuzenin mi?
Apparently, our little girl has an overbite.
Anlaşılan, küçük kızımızın aşırı bir ısırma gücü var.
Brothers Warner... show biz legends like me shouldn't have to play stooge... to that long - eared, carrot - chomping, overbite - challenged - -
Warner Kardeşler... benim gibi şov dünyası yıldızları bu uzun kulaklı... havuç kemiren, obur tavşana figüran olmamalı.
Aah. You have an overbite.
Yamuk bir dişin var.
My nose to correct a deviated septum... and my jaw to fix a slight overbite.
İki, evet. Kemiği düzeltmek için burundan ve ufak bir küçültme için çenemden.
Their strange overbite means once they get their teeth into a victim, there is no chance of escape.
Onların garip üst-çeneleri kurbanlarını dişleri arasına bir kerede alacak, ve kaçacak şans bırakmayacak şekilde tasarlanmıştır.
That's the white man overbite.
Beyaz adamın halt etmesi.
It's Overbite Jan here...
Dişlek Jan burada...
Overbite Jan?
Dişlek Jan mı?
And, Beaver, about the overbite jokes, I'm sorry.
Kunduz, fazla ısırma ile ilgili şakalarım için özür dilerim.
I was at the orthodontist the other week and I heard all about Shane's overbite.
Geçen hafta ortodontiste gittim Shane'in dişleri düzelecekmiş.
The mouse with the overbite explained How the rabbits were ensnared
Her yeri ısırılmış fare tavşanların neden tuzağa düştüğünü anlattı.
Cute overbite.
Bayağı da dişlekti.
She just got her braces off but they left a little of the overbite.
Diş tellerinden yeni kurtulmuştu ama ufak bir kısmı tam düzelmemişti.
CUTE LITTLE OVERBITE?
Şeker, hafif büyük ön dişli?
She's right up your street, she's got the overbite and everything.
Tam senin oturduğun caddede oturuyor, hem de dişlek.
You know, she only had an overbite.
Biliyor musun, onun sadece diş fırlaklığı vardı.
They're correcting an overbite-crossbite.
Doğru çıkmalarını sağlıyorlar.
With that overbite, she could eat an apple through a chain-link fence.
O ileri çıkık üst dişleriyle tel örgünün dışından bile bir elmaya uzanıp yiyebilir.
Is it Jean-Claude van Overbite?
Jean-Claude van Üst Çene mi?
You look weird... Because of your overbite.
Garip görünüyorsun, çünkü alt dişlerin daha önde.
And an overbite from what I can see.
Ve görebildiğim kadarıyla dişlek.
I mean, he could make your wrinkles all just go away, and he would, if, if you had a overbite, he'd fix it so it wouldn't be so sticky outie.
Çizgilerini yok ederdi üst dişlerin daha ilerideyse düzeltirdi böylelikle yapış yapış görünmezdi.
Hey, you have an overbite.
Hey, senin bir dişin yamuk.
I have an overbite crossbite!
Dişlerimde eğrilik var.
Bobby had a terrible overbite.
Bobby'nin korkunç bir diş fırlaklığı vardı.
Seems they overcorrected, and now I have an underbite-overbite.
Sana haşlanmış mısır aldım. Özlediğini biliyorum.
Overbite-crossbite.
Üst çene darlığı.
Oh, well, now it's an underbite-overbite.
şey, artık alt çene darlığı oldu.
Looks like a shark with an overbite.
Kocaman dişli bir köpek balığına benziyor.
For his white man's overbite?
Babamın dans ederkenki yüz ifadesi mi?
♪ Stubble, muzzle, overbite, two eyes that really bug ♪
# Kirli sakallı, ağzı olan, fırlamış dişleri olan, pörtlek gözlü #
Yeah, the overbite shuffle.
Yere yapışmış gibiydin.
It's a night guard, COB, for my overbite.
Bu bir gece koruması Başçavuş, diş gıcırdatmaya karşı.
Well, the guy had an overbite.
- Adam dişlekmiş.
Well, you know how I had an overbite-crossbite?
Sue!