English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / Oxen

Oxen Çeviri Türkçe

242 parallel translation
Oxen perished and people perished, and the chieftain decided to make a stop on zvenyhora and to impose a levy...
Öküz öldü ve insan öldü, şef Zvenigorayı durdurmaya karar verdi. Sef bu ağırlığa sahipti.
He is stronger than a team of oxen... and sleepless because of his desire to receive you in his arms.
Bir öküz grubundan daha kuvvetli ve sizi kollarına alma arzusundan dolayı uykusuz.
We don't allow town oxen grazing on our pasture.
Şehir öküzlerinin çayırımızda otlamasına izin vermeyiz.
Brother Hawthorne here says you agreed to furnish him two yokes of oxen... to break up 20 acres of prairie sod ground.
Howthorne kardeş burada diyor ki 80 dönümlük arazisini sürmek için bir çift öküz tedarik edeceğin konusunda Onunla anlaşmışsın.
With two yoke of oxen, a big yeller dog
Bir çift öküzleri, havlayıp duran koca bir köpekleri
We have many oxen, but the biggest one is missing.
Sürüyle öküzümüz var ama en büyüğü kayıptı!
- We'll sell the oxen.
- Öküzleri satarız.
Like oxen!
Öküz gibi!
What huge flocks of oxen.
Şu büyük sığır sürüsüne bak!
Ollie ollie oxen free.
Çanak çömlek patladı.
I'll get you the oxen.
Sana öküz getireceğim.
I'll stampede the oxen.
Sana öküz getireceğim.
They're going for the oxen.
Onlar Öküzler için geliyorlar.
We won't send out our forces to round up the oxen.
Ordularımızı öküzü almak için göndermeyeceğiz.
With some instigation from me they will go mad like wild oxen
Benden gelecek en ufak bir kışkırtmayla yabani bir boğa gibi üstüne saldıracaklardır.
And oxen?
Ya öküz?
Olly, Olly, oxen free!
Herkesi serbest bırakın!
Don't worry, don't sell your oxen.
- Merak etme, öküzlerini satma.
Just sell your cart and go home with your oxen.
Sadece arabanı sat ve öküzlerinle birlikte eve dön.
But with oxen and wagons and farmers and town-livers, it's... It's a terrible chance.
Ancak bu öküzler ve arabalar, çiftçiler, şehir hayatına alışık insanlar için... çok riskli.
Get those oxen up.
Şu öküzleri ayağa kaldırın.
Take all of you, working together to get those wagons and oxen down to that river road to Oregon.
Hepbirlikte çalışarak, arabaları ve hayvanları, nehrin yanındaki, Oregon'a giden yola indiririz.
May your oxen thrive.
Sığırların daha da bereketli olsun.
May your oxen thrive.
Hepsinden önce, sığırlarınız daha bereketli olsun.
they're strong as oxen...
Uyuz köpekler!
Two yoke of oxen
~ İki boyunduruklu öküz ~
How many mules, oxen, list of all machinery and tools, and...
Kaç katır, kaç öküz, tüm makine ve araçların listesi, Ve...
The grapes, oxen, peasants, soldiers.
Asmalar, öküzler, köylüler, askerler.
After 4 years we have no oxen and we're 70'riksdaler'deeper in debt.
4 yılın sonunda elimizde bir öküz bile yok ve 70'riksdaler'içerdeyiz.
What if it had been my oxen.
Öküzlerim olsaydı ya!
If only I had an oxen I would have had 30 acres by now
Bir öküzüm olsaydı, 1oo dönümden fazla tarlam olurdu.
If only I had my own oxen. I could produce twice as much.
Kendimin bir öküzü olsaydı, iki misli ürün alırdım.
Ollie, Ollie, oxen free!
Ollie, Ollie!
Though we were sorry to see them go, Pa swapped them to Mr. Hanson for a span of oxen.
Onlardan ayrılmak üzücü olsa da, babam onları Bay Hanson'a bir çift öküz için sattı.
I see you drivin'a fair yoke of oxen.
Bir çift sağlam öküzün varmış.
As soon as I get the oxen yoked up, I want you and Mary to take them to the field for your father.
Ben öküzlere çift vurunca Mary'yle gidip onları tarlaya götürün babanız için.
Guaranteein'that the work'd be done on time, or the yoke of oxen would forfeit to me.
Bu belgeye göre çatı zamanında onarılmazsa çift öküzleri bedel olarak alacağım.
Your husband failed to do as he promised, and now the oxen are mine, so I've come to pick them up.
Kocanız işi beceremedi, ve şimdi öküzler benim. Onları almaya geldim.
He said you hadn't done the work and that the oxen were his!
İşi bitiremediğini ve öküzlerin artık onun olduğunu söyledi.
If we lose those oxen, I can't make a crop!
Öküzler yoksa, mahsül de yok.
Then the oxen are still mine.
O zaman öküzler hala benim.
So you stole the oxen?
Sen de öküzlerimi çaldın öyle mi?
I swear, on my mother's grave I was going to the oxen back!
Anamın mezarı üstüne yemin ederim, öküzleri geri verecektim!
That's the way the oxen like it.
Öküzler de rahat eder.
"Yea, as the flea is like unto an oxen, so is the privet hedge liken unto a botanist, black in thy sight, O Lord."
Pire öküz için ne ise kurtbağrı da botanikçi için odur, senin indinde Ey Rabbim.
You're more likely to succeed in pushing an oxen off its feet than to overcome my steadfastness.
Beni kandırman, koca bir öküzü ayaklarından asmandan bile daha zor artık.
Exactly. Only Mercury only stole a few oxen, whereas by the age of ten, I'd already killed my father.
Yalnız, Merkür topu topu birkaç öküz çalmıştı on yaşındayken o yaşta ben babamı çoktan öldürmüştüm.
THE JOY OF TORTURE 2 : OXEN SPLIT TORTURING
İŞKENCENİN ZEVKİ 2 ÖKÜZLERLE PARÇALAYARAK İŞKENCE
The oxen that are needed to keep him calm are being used somewhere else in the ranch.
Sakin tutulması gereken öküzler çiftliğin başka bir yerinde kullanılırlar.
"Why not get rid of all the oxen " and count on the Maker all the way? "
"Neden tüm öküzlerden kurtulup" sadece Yaratan'a güvenmiyoruz ki? "
I have an oxen.
Öküzüm var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]