Oyu Çeviri Türkçe
844 parallel translation
I'm voting your proxy, Kid, and you go with me.
Ben sana vekilim, Kid. Benimle aynı oyu vereceksin.
The colored vote's important.
- Siyahların oyu önemli.
The twins, as usual, are on opposite sides, and so their votes pair.
İkizler her zamanki gibi farklı taraftalar...,... bu yüzden ikisinin oyu farklı.
Well, it's not precisely a majority, but you have the most votes.
Tam çoğunluk değil ama en fazla oyu siz almışsınız.
I've got 14 senators to vote against this impeachment.
Bu gensoruya ret oyu verecek 14 senatörüm var.
MISS OYU
Oyû Hanım
Mrs. Oyu :
Oyû Kayukawa :
That one, it is Mrs. Oyu, the s who married the son Kayugawa.
O bayan Oyû shizu'nun en büyük ablası, Kayukawa'nın oğlu ile evlenen.
OYU
OH YU
About the family of Mrs. Oyu, the Kayugawas, I believe, could you recommend myself?
Bayan Oyû'nun ailesi hakkında, Kayukawa'lar, sanırım beni tanıştırabilirsin?
You were very nice to Oyu and her sister
Geçen gün Oyû ve kardeşine çok misafirperver davranmışsınız.
Mrs. Oyu, you mean?
Bayan Oyû'yu mu kast ediyorsun?
Mrs. Oyu, isn't it?
Bayan Oyû, siz misiniz?
Please, return happy Oyu!
Lütfen Oyû'yu mutlu edin!
Until now, every time that someone presented me a pretender, under pretext not to lose me, Oyu managed to ruin it all.
Bundan önce, ne zaman beni bir adayla tanıştırsa Oyû bazı bahanelere dayanıp bozmayı başardı.
I don't think that Oyu herself, wishes that.
Oyû'nun böyle olmasını istediğini sanmıyorum.
So therefore, all your life... are you going to sacrifice yourself for Oyu?
Yani bütün hayatınızı... Oyû için feda mı edeceksiniz?
We could continue to respect Oyu as our sister.
Oyû'ya kardeşimiz olarak saygı duymaya devam edebilirdik.
It can happen than one day, Oyu becomes free.
Belki Oyû bir gün serbest kalır.
And Oyu, what did she say then?
Ya Oyû o zaman ne demişti?
It appears that Oyu was sent back to her family.
Anlaşılan Oyû ailesine geri gönderilmiş.
Oyu, you must be tired.
Oyû, yorgun olmalısın.
I wonder where Oyu is.
Oyû'ya ne olduğunu merak ediyorum.
If that day... Oyu had not come with me, we would not have known all these trials.
Eğer Oyû o gün benimle gelmeseydi tüm bu sorunları asla yaşamayacaktık.
If you like, Oyu's kimono... help me put it on.
Lütfen, Oyû'nun kimonosunu giymeme yardım et.
TO Mrs. Oyu From Shinnosuke
Bayan Oyû'ya Shinnosuke'den.
Public opinion may be running very high.
Kamu oyu buna yoğun ilgi gösteriyor.
It's a statement for publication.
Bu kamu oyu açıklamasıdır.
Upon secret ballot, two-thirds of the court-martial concurring the accused is to be dishonorably discharged from the service of the United States to forfeit all pay and allowances due or to become due and to be confined at hard labor at Leavenworth Disciplinary Barracks for a period of one year. "
Askeri mahkeme üyelerinin üçte ikisi kapalı oylamada suçlu oyu vermiştir. Sanığın ordudan atılmasına ve her türlü ödeme hakkının elinden alınmasına,.. ... ayrıca bir yıl boyunca Leavenworth Hapishanesi'nde ağır hapis cezasına çarptırılmasına karar verilmiştir.
oK, that's eleven guilty.
Tamam, onbir suçlu oyu.
- So how come you voted not guilty?
- o zaman nasıl suçsuz oyu verebiliyorsun?
There were eleven votes for guilty.
Onbir suçlu oyu var.
But if anyone votes not guilty, we'll stay here and talk it out.
Ama eğer bir kişi suçsuz oyu verirse, burada kalacağız ve bunu çözeceğiz.
You vote guilty like the rest of us, then some golden-voiced preacher tears your heart out - some underprivileged kid couldn't help becoming a murderer - and you change your vote.
Hepimiz gibi suçlu oyu verdin, sonara altın gibi parlak sesli bir vaiz yüreğini parçaladı - imkanları olmayan bir çocuk katil olmaktan kendini alamadı - ve sen oyunu değiştirdin.
You voted guilty.
Sen suçlu oyu verdin.
I vote not guilty.
Ben suçsuz oyu kullanıyorum.
You have sat here and voted guilty with everyone else because there are some baseball tickets burning a hole in your pocket.
burada oturdun ve herkesle birlikte suçlu oyu kullandın çünkü cebinde bir an evvel gitmek istediğin beysbol maçının biletleri var.
If you want to vote not guilty, do it because you are convinced he is not guilty, not because you've had enough.
Suçsuz oyu kullanmak istiyorsan, kullan çünkü sen çocuğun suçsuz olduğuna ikna oldun, bunu sıkıldığın için yapmıyorsun.
They've got a vote.
Oyu aldılar.
- But we haven't got the final vote yet.
- Son oyu beklemeliyiz. - Ne fark eder ki?
How many votes this out-of-town fella got?
Bu yabancının kaç oyu var?
And reading this ought to bring home to everybody the importance of using that vote.
Bunu okuyan herkes, o oyu kullanmanın önemini anlayacak.
You know that everyone in Donnafugata voted yes.
Biliyorsun Donnafugata'da herkes evet oyu verdi.
We owe you a vote of gratitude for being so fair with us.
Bize bu kadar adil davrandığınız için size bir minnet oyu borçluyuz.
I'll fetch the scripts.
Senary, oyu ben bulurum.
I left the script in your room.
Senary, oyu odanıza ben koydum.
It seems he didn't vote the right way in a witchcraft trial.
- Büyücülük duruşmasında Kabul. Oyu vermediği için sanırım.
I want you to know before you see him... that he missed a vote of censure... in the House of Commons yesterday by only a few votes.
Bilmenizi isterim ki az bir şey olsada dün güvensizlik oyu kaybetti.
The final results were 187 against and 196 in favor.
Nihai sonuç 187 Hayır'a karşı 196 evet oyu.
Mrs... listen...
Bayan Oyû dinleyin...
I pierced the secret of the heart
Oyû'nun kalbindeki gerçeği gördüm.