Pablito Çeviri Türkçe
122 parallel translation
My name is Pablito.
- Benim adım, Pablito.
Delighted, Pablito.
- Memnun oldum, Pablito.
Really, your blasted Pablito.
- Şu senin lanet Pabliton...
Pablito knows things.
Pablito, bazı şeyler biliyor.
He always has a game with Pablito.
Pablito ile de oynar.
But last week, Professor Zalamea gave Pablito a letter and a parcel.
Ama geçen hafta, Profesör Zalamea, Pablito'ya bir mektup ve bir paket verdi.
Yes, but that's the thing, when Pablito was going towards the post office with the letter and parcel, in a deserted street, he was suddenly attacked by a man, a man who beat him half to death and took the letter and parcel.
Evet. Pablito, mektup ve paket elinde, posatahaneye doğru yola koyuldu. Issız bir yoldan geçerken de, bir adam tarafından saldırıya uğradı.
Pablito picked it up and went quickly to the post office.
Pablito, onu düştüğü yerden aldı ve hemen postahaneye götürdü.
Pablito, we absolutely must find the man who attacked you.
Pablito, sana saldıran adamı mutlaka bulmalıyız.
Something we could identify him with, Pablito? Ah.
Onu bulmamızı kolaylaştıracak birşey, Pablito?
Pablito says that when the man was half strangling him with his arm, he saw a dragon tattoo next to his watch.
Pablito diyor ki, adam boğazını sıkarken kol saatinin yanında bir ejderha dövmesi görmüş.
First of all, does Pablito's father have a telephone?
Öncelikle, Pablito'nun babasının telefonu var mı?
You're going to walk around the village and ask the time from all the men who fit the description Pablito gave.
Köye gidip, Pablito'nun tanımına uyan herkesten saati soracaksınız.
If you ever find the man with the tattooed dragon, one of you can follow him discreetly, and the other can quickly telephone Pablito, who will run here and let us know.
Eğer ejderha dövmeli bir adam görürseniz, içinizden biri, onu gizlice takip edecek ve diğeri de, hemen Pablito'ya telefon edecek ki, o da buraya koşup, bize haber versin.
No, Pablito must stay at the grocery store.
Hayır! Pablito, bakkal dükkanında kalmak zorunda.
Snowy, go quickly and tell Pablito! Quick!
Milou, çabuk Pablito'ya haber ver!
A bit thin, perhaps, but you were always thin, Pablito?
Biraz zayıflamışsın sanki ama. Gerçi her zaman zayıftın değil mi, Pablito?
Is that you, Pablito?
Senmisin, Pablito?
Is this a ghost I am seeing or is it really you, Pablito?
Gördüğüm bir hayalet mi yoksa gerçekten senmisin, Pablito?
Pablito!
Pablito!
Bravo, Pablitol Bravo!
Bravo, Pablito! Bravo!
Very good, Pablito!
Çok güzel, Pablito!
Come on, Pablito, you're not dying.
Hadi, Pablito, öldüğün falan yok.
- I heard enough of politics, Pablito.
- Bu kadar politika yeter Pablito.
Calm down!
Sakin ol Pablito! Topla kendini, Tanrı aşkına.
It was Pablito firing, he's a bit nervous.
Pablito'nun, sinirleri üzerinde.
Hi, Pablo.
Hoş geldin Pablito.
Pablito, I wasn't expecting you.
- Pablito. Seni beklemiyordum.
Pablito, Claudia's mother is on the phone.
Pablito, telefon. Claudia Falcone'nin annesi arıyor.
You've got nothing to hide.
Pablito, sen saklanacak bir şey yapmadın.
Never mind, just do it.
- Önemli değil Pablito, haydi.
Sure, they didn't nail you... on anything big.
Elbette Pablito. Siz işlerine yaramazsınız. Henüz bir şey yapmadılar size.
C'mon, Pablito, make her come again.
Haydi, Pablito tekrar getir onu.
He asked me to marry him.
Bana evlenme teklif etti. Buraya gel Pablito. Domuzu içeri sokmayın demiştim.
I'II get you some cream.
- Kaşınma diyorum! Size dondurma alacağım. Pablito da dışarıya çıkarılacak!
Poor Pablito died.
Kızların domuzu. Zavallı Pablito can verdi. Ne yapacaksın?
We'll go to Chile, so Pablito will grow up there, breathe poetry.
Şili'ye gideriz, Pablito orada büyür.
Pablito?
Pablito?
And I'm not calling him Pablito.
Ve ona Pablito demiyorum.
Pablito's heartbeat.
Pablito'nun kalp atışı.
You can hear Pablito's heart!
Pablito'nun kalbini duyabilirsin!
I'm not calling him Pablito.
Ona Pablito ismini koymayacağım.
But Pablito didn't take it lying down.
Adam, onun boğazını sıkarak ölümle tehdit etti, ve mektupla paketi aldı. Ama, Pablito, pes etmedi.
Pablito, leave us.
Pablito, bizi baş başa bırak.
When we have a house can I have a closet just to keep shoes?
Pablito, kes şunu!
Pablito, stop it!
Göreceksin, ne kadar da yakışıklı olacaksın!
Come here, Pablito.
- Onun adı Pablito! - Kaşınma!
I've told you not to bring the pig inside. - His name's Pablito! - It itches a lot.
- Çok kaşınıyor.
And take Pablito out of here!
- Hamile nedir? - Âşık olmaktır. Gidin.
Look, a bike!
Motosiklete bak! Neredeyse düşüyordu. Motosiklete bak Pablito.
See, Pablito, that's a bike.
- Arkasından gidelim. - Olur.