Pastis Çeviri Türkçe
86 parallel translation
You're hopeless at mixing pastis
İçki hazırlama konusunda tam bir umutsuz vak'asın.
A pastis, Yvonne.
Bir pastis alayım Yvonne.
Even Bardasse, with his 15 pastis a day was impressed.
15 tane Bastis içti, insan ailesiyle bile bu kadar içmez.
- Your pastis is waiting.
- Ne oldu? İçki içmeyecek misiniz?
- Pastis for you?
- Bir içki alır mısınız?
- Except with Pastis
- Tabi eğer yanında çörek yoksa.
Want a pastis?
- Pastiş ister misin?
Too much pastis?
O pastis çok değil mi?
That was Holy Pastis.
Kutsal Fransız Rakısıydı.
Water your tulip with pastis?
Laleni içkiyle mi suluyorsun?
- They call me pastis.
Ben Marguet. - Bana "Pastis" derler.
They ought to count suicide by pastis.
Pastis içmeyi de intihar teşebbüsünden saymaları lazım.
A pastis, vincent?
İçki alır mısın, Vincent?
The pastis?
- Ya Pastis?
I know what happened. You were sitting in Chez Jacques, getting drunk on your eternal pastis!
- Kafede oturup sarhoş oldunuz ve delice direksiyon salladınız.
- The Pastis? - The soccer match!
Futbol maçı!
i fear you won't be able to drink Pastis for a long while.
Bir süre içki içemeyeceksiniz.
A whole bottle on an empty stomach.
Aç karnına bir şişe pastis içilir mi hiç!
- you think it's like me to swallow down a whole bottle of Pastis?
- Sanki bir şişe içkiyi mideye indirmek bana göreymiş gibi.
I'm not gonna lose my table at Pastis...
Pastis'deki masamı kaybetmek istemiyorum...
So Best-e's for lunch?
Yemeğe Pastis'e gidelim mi?
A pastis.
Bir Pastis.
- Yes, come. You've saved our lives. 10,000 restaurants in New York, and everyone's at Pastis.
New York'ta 1 0000 restoran var ve herkes Pastis'te.
Pastis?
Pastis?
Bottle of pastis?
Bir şişe pastis?
But if I change my shoes and throw on a cardigan and add necklace number two, then I am ready for a concert at the New Haven Green, or I could use my cardigan to cover up the security camera
Pastis'te akşam yemeği için, Algonquin'de içki içmek için, ama ayakkabılarımı değiştirip, hırka giyersem, iki numaralı kolyeyi takarsam, New Haven Green'de bir konsere hazırım. ya da hırkamı güvenlik kamerasını örtmek için kullanabilirim, bu buluşma bir tür hırsızlığa dönüşürse diye.
I, um... I was just on my on my way down the street to Pastis for lunch. You hungry?
Bende sokağın sonuna öğlen yemeği için bir şeyler atışmaya gidiyordum.
Joe had a music lesson cancelled tomorrow night, so I made reservations at Pastis.
Joe'nun yarınki müzik dersi iptal oldu. Ben de Pastis'te bir rezervasyon yaptım.
Asked If I Wanted To Have Lunch At Pastis.
- Dün beni aradı ve Pastis'te öğlen yemeğinde buluşalım dedi.
( Sighs ) Pastis.
Pastis.
Maybe i have some yellow drink as you say in your country, maybe already opened... yellow drink, pastis..
Belki sarı renkli içkiden biraz vardır... Sarı içki, pastis..
Pastis like in my country!
Pastis Güneyde ki gibi!
Pastis won't hurt you...
Pastis dokunmaz...
Remember when we went to Pastis, and the waiter spilled a bottle of Barolo all over my white shirt?
Pastis'e gittiğimiz zamanı hatırla, hani garson bir şişe Barolo şarabını beyaz gömleğimin üstüne dökmüştü.
I'm thinking Balthazar for dinner and maybe a little pastis for dessert.
Aklımda Balthazar restoranına gitmek var. Fransız rakısı içebiliriz.
You can make 200 bottles of pastis with this.
Bununla 200 şişe pastis yapabilirsin.
Apart from pastis extract and Spanish nougat, what's in your bag?
- Pastis ve İspanyol tatlısından başka çantada ne var? Külçe altın falan mı?
Colin - our no-impact project - with phasing out everything, including restaurants - so this is our last supper at Pastis... and our last supper in a restaurant together as a family, right?
"Zararsız Adam" projemizin - Lokantalar da dahil olmak üzere bu bizim Pastis'deki son yemeğimiz. Ve bir lokantada ailecek yediğimiz son yemek, değil mi?
We're gonna eat food only from within 250 miles... so it's not that Pastis, per se, is a problem, but -
Artık sadece en fazla 400km uzaklıktan gelen yiyecekleri yiyeceğiz. Yani, aslında problem burada yemek değil -
- Maybe a pastis.
- Bir Pastis olabilir.
I'm all out.
Pastis bitmiş.
- Pastis.
- Pastis.
And then at 7 : 00 you're meeting with a reporter from In Style magazine at Pastis.
sonra da saat 7 : 00! de bir gazeteciyle görüşeceksin
I just wanna warn you, she's very heavy.
Pastis'deki In Style.dergisindenmiş seni uyarmak isterim, kadın bayğı ağır.
I served anise?
Pastis alabilir miyim?
- In your pastis?
- Pastisinde mi?
Pastis?
İki parmak Pastis?
- At Pastis?
- Pastis'te mi?
New York night on the town, carriage ride through the park, dinner at Pastis, drinks at the Algonquin.
New York'ta sade bir gece için, parkta at arabasıyla gezmek için,
It's kind of a pastiche, really.
Bir çeşit pastiş aslında.
More pastis.
Daha fazla Fransız rakısı.