Patches Çeviri Türkçe
585 parallel translation
- Tell Patches I'll meet you at the bar.
- Patches'a söyle O'nunla barda buluşacağım.
Just a few patches left.
Sadece bazı yerlerde var.
But he won't do you no harm when he sees the voodoo patches.
Bu voodoo çaputlarını görünce size engel olmayacaktır.
- No more! A king of shreds and patches!
- Süprüntüden, paçavradan bir kral bozuntusu!
I'll be kind of busy getting acquainted and sewing on shoulder patches.
Yerime alışıp omuzluklarımı dikmekle meşgul olacağım.
It's a secret move, so rip off your shoulder patches.
Bu gizli bir harekat, o yüzden omuzluklarınızı sökün.
Put those shoulder patches back on.
Omuzluklarınızı tekrar takın.
Northwest of Scotland, on the broad expanse of the Atlantic, lie the lovely islands of the Outer Hebrides, small scattered patches of sand and rock rising out of the ocean.
İskoçya'nın kuzeybatısında, Atlantik'in açıklarında okyanustan yükselen kum ve kaya parçalarının oluşturduğu şirin Outer Hebrides Adaları uzanır.
I should think so. A lot of old moth-eaten rags held together by patches.
Öyle mi düşünmeliyim, güvelerin yediği, yamalarla tutturulmuş bir sürü paçavra.
Look at these phalanges, spore producing patches.
Şu yapısına, spor üreten parçalara baksana.
And we've tilled those patches of land.
Ve toprağın şu kısımlarını sürdük.
- you could kick those patches off.
Ama o yamaları tekmelemeye çalışabilirsin.
It's shreds and patches, yet it hangs together over all
Hoşuma giden, oyunun parçalardan oluşması. Dünyevi bir bakış açısıyla okumak gerekiyor.
Below us, when we could still see through the patches of angry clouds were smashed cities and forests torn up by their roots.
Altımızda, kızgın bulutların arasından... şehirlerin yıkıldığını, ağaçların köklerinden söküldüğünü görebiliyorduk.
We saw birds, and many overgrown plants, as if patches of nature had gone wild.
Kuşlar ve aşırı büyümüş bitkiler gördük, sanki doğa yer yer çıldırmıştı.
It has already deadened large patches of the Earth's life-supporting skin.
Dünya'nın yaşam destekleyici kabuğunda şimdiden büyük, ölü yamalar görülüyor.
Oh, just one of those rough patches, Margaret.
Sadece şu zorlu zamanlardan birini yaşıyorsun Margaret.
Still patches of snow on the top, Roberts?
Hala tepesinde kar var mı, Roberts?
New patches of grass appear ; new babies are born. Schoolchildren walk past places where ruins of buildings used to be.
Yeni insanlar doğacak, çocuklar yine sokaklarda oynayacak.
In your report you said that the Mahdi's people... wore jibbers covered with patches.
Raporunda Mehdi'nin adamlarının yamalı cübbe giydiğini söylemiştin.
I count four patches.
Dört parça sayabiliyorum.
Let's have a look at the green patches.
Hadi şu yeşil parçacıklara bakalım.
First I'd like to see one of the separate patches of green at 1,000.
Öncelikle şu yeşil parçalardan birine 1000 zum ile bakmak istiyorum.
He was wearing a rather old-fashioned jacket with leather patches on the shoulders and elbows.
Oldukça eski moda bir ceket giyiyordu. Omuzlarında ve dirseklerde deri yamalar vardı.
'When last seen he was wearing a tweed jacket with leather patches on the shoulders and elbows and carrying a raincoat.'
"Son görüldüğünde dirsek ve omuzlarında deri yamalar olan bir ceket giyiyor ve bir yağmurluk taşıyormuş."
Now, this man you're looking for, the one with the patches on his suit.
Şu, aradığınız adam, hani ceketinde yamalar olan.
The surface became almost transparent, with clouded patches.
Bulanık yama görünümlü yerler hariç, yüzey saydamlaştı.
The patches of turbulence are over.
Türbülanstan çıktım.
Patches, the ancient C-123... used for spraying chemical defoliants in Vietnam is being retired.
Vietnam ormanlarına kimyasal madde atan... C-123 tipi bombardıman uçağı Patches emekliye ayrılıyor.
Patches will leave Saigon and is destined for exhibition... at the Air Force Museum at Wright - Patterson Air Force Base in Ohio.
Patches Saigon'dan ayrılacak ve Ohio Wright - Patterson Üssü'ndeki... Hava Kuvvetleri Müzesi'nde sergilenecek.
The result of sapper walters's action Was that the enemy received wet patches upon their trousers And in some cases
Walters'ın eyleminin sonucunda düşmanın pantolonları ıslandı ve bazılarının kalçalarında kızarıklıklar ortaya çıktı.
You know, then the snow melts, some patches of hay show up on the roads.
Bilirsin, karlar erimeye başlamış, yerde otlar görünüyor.
I'm held together with patches of plastic and steel plates.
Hepsini bir arada plastik ve çeliklerle tutuyorum.
On the slopes, those dark patches?
Yamaçlardaki, o siyah lekeler?
Roll in the fields... talk to the wheat patches.
Arazide yuvarlanıyordum. Buğdaylarla konuşuyordum.
And it wasn't until the beginning of November that the first life, a few patches of green, appeared on land.
Ve ancak Kasım ayının başında, kara üzerinde birkaç yeşil yamadan oluşan ilk hayat oluştu.
Black and white patches.
Siyah beyaz lekeler.
"while she was in her dull and sleeping hour... " a crew of patches, rude mechanicals... " that work for bread upon Athenian stalls...
Kız cansızlaşıp, uyuduğu vakit... bir zamanlar Atinada ekmek yapmak için çalışan... hantal makineler ve bazı sistem eklerinin orada... prova için biraraya gelip, buluştular...
The bug van rental, purchase of fire extinguishers, overall patches... that " s 400.
Minibüs kirası, yangın söndürücüleri satın alma, hepsi dahil... 400.
You wear it like one of them corduroy jackets with the patches on the sleeves.
Kollarında yamalar olan, bir fitilli kadife ceket gibi bunu üzerinde taşıyorsun.
That Zorin oil pumping station ruined one of the best crab patches in the Bay.
Zorin petrol pompa istasyonu koydaki en iyi yengeç bölgelerini mahvediyor.
In the suburbs, the sun should be out through most of the day except for some cloudy patches towards the evening.
Kırsal kesimler genellikle güneşli ancak akşam saatlerinde az bulutlu olacak.
Do you have patches?
Yama var mı?
You tell me 5 patches of field for boys 2 patches for girls
Siz söyleyin. Erkek için beş dönüm, kız için ise iki dönüm tarla.
For 10 patches of field there's nothing I can't do
Araziden 10 dönüm için yapamayacağım hiçbir şey yok.
It's 10 patches of paddy field
On dönümlük pirinç tarlası.
There's a green sweater, with suede elbow patches.
Yeşil bir kazak, süet dirsekliklerle.
Capt Patches, an alien ship!
Kaptan Benekli, yabancı bir gemi!
Patches!
Benekli!
Capt Patches is landing on the sofa!
Kaptan Benekli kanepeye iniyor.
A wandering minstrel, I A thing of shreds and patches
STEVE : * Avare bir aşığım ben *