Pavé Çeviri Türkçe
175 parallel translation
We pave the way... for our freighters... to trade our grain... to trade our furs... for needed machines
Kargo için... yolları döşedik... senin tahıl ticaretin... senin kürk ticaretin.. gerekli makineleri sağladık
And that would pave the way for what they want - war.
Bu da, istedikleri şeyin bahanesi olur savaş.
Eight days, and all we dig up are enough stones to pave a road.
Sekiz gün ve bir yola döşenecek kadar taş çıkarttık.
If you want my advice, drain the water out of the canals and pave them over, or those plumbing bills will kill you.
Benim önerim, kanalları boşaltın..... ve kaldırım döşeyin. Tesisat masrafı sizi çökertir.
Leave those torrow, I want to sleep, pave the quilt.
Yarın yerim, şimdi uyumak istiyorum, yatağı hazırla.
He wouldn't be covered with all this mud... if he'd let the town pave that piece of road... in front of his property like anybody else.
Eğer o da herkes gibi mülkünün önünden geçen yola kaldırım döşenmesine izin vermiş olsaydı şimdi böyle çamurlara bulanmayacaktı.
- This will pave the insuperable barrier between us.
- Bu aramızdaki aşılmaz bir engeli kaldıracaktır.
We could pave the town with them!
Kasabanın yollarını bunlarla döşeyebiliriz!
- They can't pave the road by tomorrow.
Yarına kadar pisti asfaltlayamazlar.
"Encouraging creativity in all sectors will stimulate the nation's progress and pave the way for improved personalities and human relations."
"Yaratıcılığın tüm sektörlerde desteklenmesi ulusun ilerleyişini canlandıracak gelişmiş kişilikler ve insan ilişkilerinin de yolunu açacaktır."
It's up to us to pave the way
* Kanımızla ve terimizle *
We'll have our streetcar electrified by next year, and we've started to pave the streets.
Gelecek yıla kadar elektrikli tramvayımız olacak Ve sokakları kaldırımla döşemeye başladık.
I pave streets.
Kaldırım döşüyorum.
We're not throwing bombs or wounding the police. Agitation will pave the way to a general strike and street revolt, which will extend the revolutionary turmoil to the countryside, villages...
Ajitasyon genel grev ve sokak isyanının önünü açacak, kırsal bölgelerde, köylerde devrimci kargaşayı uzatacak...
Pave it and turn it into a goddamn parking lot.
Düzleyip otopark haline getirecek.
I think I can pave the way to a reconciliation.
Barışmalarını sağlayabilirim.
- They ought to blow it up and pave - -
- Yerle bir etmeliler burayı.
Well, do you think maybe we can pave it?
Asfaltlayabilir miyiz?
Well, you can't pave until the mud is all gone.
Bütün çamur gidene kadar olmaz.
If anyone can pave Alaska, it's you.
Alaska'yı adam edeecek birisi varsa o da sensin.
I've just got to pave the way for you.
Yalnızca senin için hazırlık yaptım.
But I'm not gonna letyou pave over parks with concrete eyesores.
Fakat kaldırım taşlarının gözü rahatsız edici şekilde olmasını istemem.
But we can help pave that road.
Ama biz yardımcı olup yolu açabiliriz.
- How doth the hero... strong and brave, a celestial path in the heavens pave.
- Ne kadar güçlü ve cesur... bir kahraman, cennetin mağarasına kutsal bir yol.
They pave the way for this kind of filth in school.
Böyle açık saçık şeyleri okulda öğreniyorlar.
So the Founders mislead Odo into thinking I was a spy hoping that you'd eliminate me and pave the way for that thing imitating Martok to take over the Empire.
Yani Kurucular Odo'yu yanıltmak için benim casus olduğumu düşündürdüler beni ortadan kaldıracağınızı umuyordum ve imparatorluğu ele geçirmek için taklit Martok'un önüne yol yaptılar.
All insurance company premiums will spin out of reach, and it will pave the way for government-controlled health coverage.
Tüm sigorta primleri tavana vuracak, ve bu durum da, devlet kontrollü sağlık sigortasının yolunu açacaktır.
would pave the way for tragedy
Böyle bir trajediye neden olacağını düşünemedim.
The sooner they pave over this swamp, the better.
Bu bataklığa ne kadar çabuk beton döşenirse o kadar iyi olur.
Then pave the streets, install drainage.
sokakları yapmalı, kanalizasyon kurmalı.
T rying to pave the road ahead.
Ben sadece... - Yolu asfaltlamaya çalışıyorsun.
We'll pave over the area, then move on.
Alanın üstüne asfalt döşeyip gideceğiz.
Because why should my money go to pave roads and build schools?
Param niye yol ve okul yapımı gibi şeylere gitsin ki?
John's experiment'll pave the way for deep space exploration, Sir.
John'un deneyi derin uzay araştırmalarının yolunu yapacak, Efendim.
And finally, an exciting announcement... from our good friends at Omni-Pave.
Ve sonunda, heyecan verici bir duyuruyu yapmak üzere Omni-Pave'in başkanı karşınızda.
A win right here could pave the way for a position at the college level.
Eğer kazanırsa Kolej seviyesine çıkacak.
Sucked with all those trees in the way. Yes, well, perhaps one day civilisation will cut down all those trees and pave over this grand wilderness.
Belki ilerde bir gün uygarlık bütün bu ağaçları kesecek ve doğayı yok edecek.
And what do you pave roads with, by the way?
Bu arada yolların neyle kaplanacağını da unutmayın.
Pave the way for all the manned missions that would follow.
Daha sonradan yapılacak temasları kolaylaştırmak için.
- I'll pave the way. - Hey.
Yolunu ben yaparım.
They pave Paradise, and they put up a parking lot
Cennete kadırım döşerler, ve bir otopark koyarlar.
I know the farm's in debt, but he'll pave it and turn it into a wasteland... hardly better than the offers I made.
Çiftliğin borcu vardı, ama orayı kaplayıp atık sahası yapacak. Benim tekliflerim de buna yakındı.
Only by doing so can we pave a bright way.
Yalnız böyle yaparak önümüze aydınlık bir yol serebilirdim.
- "Pave paradise and put up a parking lot."
- Cenneti asfaltla kaplayın ve otopark yapın tabi.
IF WE WAIT ANY LONGER, WE CAN PAVE THE DRIVEWAY WITH THESE EMPANADAS.
Biraz daha beklersek kıymalı börekler kaldırım taşına dönecek.
You who want freedom for everything the freedom that will corrupt our country, corrupt our youth and freedom that will pave the way for the oppressor freedom that would drag our country to the bottom. "
Siz, her şey için özgürlük isteyenlersiniz ülkemizi, gençliğimizi yozlaştıracak özgürlüğü ve zalimlerin önünü açacak özgürlüğü ülkemizi aşağıya çekecek özgürlüğü.
I swear if I had a coin for every time you were late, I could pave this country in gold.
Yemin ederim, her gecikme için bana bir altın verseler bütün ülkeyi altınla donatırdım.
I could pave this entire country with gold.
Bütün ülkeyi altınla döşerdim.
But on the positive side, he'd pave your driveway for free.
Ama iyi tarafına bakın, garaj yolunuzu ücretsiz katranlardı.
Pave your own path.
Kendi yolunu kendin çiz.
It was all in an effort to pave the way for us.
Hepsini ikimizin çıkarı için yaptım.