Paye Çeviri Türkçe
36 parallel translation
How do you rate Shanghai?
Şanghay'a ne paye verirsiniz?
The fact is, they was pretty decent ranch hands till Kimbrough put his brand on them.
Gerçek şu ki, Kimbrough onlara bir paye yapıştırana kadar onlar iyi birer tarım işçisiydi.
The honor we do them here is of no meaning to them.
Burada onlara verdiğimiz paye, onlar için bir anlam ifade etmiyor.
Such a marriage would compel me to raise you to an exalted rank.
Böyle bir evlilik, sana paye vermem için beni zorlayacaktır.
" as a reward for the trust I have placed in him.
"... çok yüksek paye ve rütbelerle onurlandırılmıştır. "
- I won't dignify that with an answer.
- Sorunu yanıtlayıp sana paye vermem.
- I ain't asking for no dignification.
- Paye falan istediğim yok.
Dr Paye tells me that when he examined you, he found you had experienced some kind of physical duress.
Dr Paye seni muayene ettiğinde fiziksel bir baskı yaşadığını fark ettiğini söyledi.
After so many stories of men who had lost their memory, here is the story of one who has lost forgetting, and who — through some peculiarity of his nature — instead of drawing pride from the fact and scorning mankind of the past and its shadows,
Hafizasini kaybetmis insanlar üzerine onca hikayeden sonra iste birde unutmayi kaybetmis birinin hikayesi... Ve, sahsina münhasir dogasi onu insanligin geçmisine ve gölgelerine, asagilamaksizin ya da bundan kendine paye çikartmaksizin önce merakla sonra da tutkuyla döndürecektir.
Superman, we all know that you're not looking for honors and awards.
Süpermen, hepimiz biliyoruz ki........ paye ve ödül beklemiyorsun.
Don't flatter yourself. I'm here for me!
Kendine paye verme.
Even an old master like King Vidor, who practically put Hollywood on the map, was not necessarily calling the shots.
Hollywood'u tüm dünyaya tanıtan King Vidor gibi eski bir ustanın bile sözü geçer paye değildi.
Say it is done and I will love thee, and prefer thee for it.
Bu işi hallettiğini söyle hele, gözüme girersin, sana paye veririm.
Often it's not particularly dignified or newsworthy, but it's always there.
Pek paye verilmez, haber değeri de yoktur ama her yerde sevgi var.
Friendly? Is that a job title or do you perform a specific function for that distinction?
Bu bir iş unvanı mı yoksa bu paye için özel bir şey mi yapıyorsun?
It was appropriate that I become ordained... because that was just the procedure.
Paye almam uygundu. çünkü usul böyle.
A very important distinction.
Bu da çok önemli bir paye.
And so, for the first time, a civilian is being given our highest recognition, that of Honored Colleague.
İşte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
So, for the first time, a civilian is being given our highest recognition, that of Honored Colleague.
işte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
I was doing research on wave mechanics, and I had to sit there and listen to him take credit... For work I'd done but hadn't published yet.
Dalga mekaniği konusunda araştırma yapıyordum ve orada oturup henüz yayımlanmamış eserimden kendisine paye çıkarmasını dinlemek zorunda kaldım.
The good senators must be visited, from whom I have received not only greetings, but with them change of honors.
Sayın senatörleri ziyaret etmeliyim. Çünkü kendilerinden sadece kutlama değil paye de aldım.
I never gave myself a big build-up.
Ben asla kendime böyle bir paye vermedim.
So, why didn't you take credit for High Star?
Neden High Star davasında kendinize paye çıkarmadınız?
Give yourself some credit.
Kendine de paye çıkar.
The highest honor awarded to Dr. Nefario for your years of service, the 21-fart gun salute!
Yıllar boyu süren hizmetleri için Dr. Nefario'ya verebileceğimiz en yüksek paye, 21 pare osuruk atışıdır!
- Who gave you authority to dignify this gentile's lies?
Eminim. Bu putperestin yalanlarına paye verme yetkisini size kim verdi?
We shouldn't these dignify these accusations with any more debate.
Daha fazla tartışarak bu ithamlara paye vermemeliyiz.
I've discovered a commonality between bad guys and soju.
Kötü erkekler ile soju arasında ortak bir paye keşfettim.
The fact you did shouldna entitle him to any particular consideration.
Aslında ona herhangi bir paye verme hakkı tanımana falan gerek yoktu.
I'm not... I-I'm not even gonna dignify that accusation with a response.
Bu suçlamaya tepki göstererek paye verecek değilim.
You're giving me far more credit than I deserve.
Hak ettiğimden fazla paye veriyorsun bana.
Normally, I wouldn't dignify your rants with a response, but today your entry-level black rage is particularly galling, Rosa Sparks.
Normalde boş laflarına paye vermem ama bugün seviyesiz siyah öfken pek bir rahatsız edici boyutta Rosa Sparks.
♪ Don't give a damn'bout your rank ♪
# Umurumda değil vereceğiniz hiçbir paye #
A good title is always useful.
Güzel bir paye her zaman işe yarar.
Guard of honor.
21 paye şeref atışı.
I'm not gonna dignify that- -
Bununla ilgili paye verecek değilim... March Dedektiflik'tesiniz.