English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ P ] / Peanuts

Peanuts Çeviri Türkçe

1,429 parallel translation
Uh... is there peanuts in this?
Bunun içinde yer fıstığı mı var?
- I was up to three peanuts.
- Ben üç fındık kazanmıştım.
- Peanuts?
- Evet. - Fındık mı?
Yeah, Shayna here is teaching me how to play jacks... with the peanuts.
- Evet, Shania bana fındıklarla nasıl oyun oynandığını öğretiyordu da.
Good, want some peanuts?
Güzel. Fıstık ister misin?
Wow, on TV it seemed confusing... but with peanuts, it's all so clear.
Vay be, TV'de kafa karıştırıcı görünüyordu... ama fıstıklar ile, her şey çok açık.
Red, why don't you diagram it for him with peanuts?
Red, neden fıstıkları kullanarak göstermiyorsun?
PEANUTS.
Yerfıstığını.
GOING TO THE GAME, EATING PEANUTS,
Maça gittin, fıstık ezmesi yedin,
Disposable camera Kahlua flavored peanuts hand lotions, no animal-tested....
Tek kullanımlık fotoğraf makinesi.. ... kahulalı yer fıstığı..... el kremleri, hayvanlar üzerinde denenmemiş...
Peanuts for me?
Fıstık mı aldınız?
It's all peanuts.
Çerez parası bunlar.
Breaking my back for peanuts while you pay the check?
Sen hesabı öderken benim belim çıksın?
ModNet's buyin'up failed dotcoms for peanuts. I'm worth a pile!
ModNet batmış dotcomları satın alıyor.
If we don't have walnuts, can we use peanuts?
Ceviz yoksa fıstık kullanabilir miyiz?
- Where's my peanuts?
- Fıstıklarım nerede?
"Peanuts and a prize"
* [Yerfıstığı ve bir ödül] *
- He bought it for peanuts, apparently.
- Duyduğuma göre çok ucuza kapatmış.
TWO PEANUTS WERE WALKING DOWN THE STREET.
İki yerfıstığı yolda yürüyorlarmış...
PEANUTS. PEANUTS.
Tuzlu fıstıklarını.
Tell me something, is it the cocktail peanuts or the meta-only policy that makes you so uncomfortable?
Söylesene, ananaslı bir kokteyl mi yoksa meta bir hareket mi seni daha çok rahatsız eder?
And also I can't have any chocolate, or peanuts or egg yolks.
Ayrıca, çikolata, fıstık ezmesi ve yumurta sarısı yiyemem.
What is this about, the peanuts?
Neden, yerfıstığı yüzünden mi?
She's allergic to peanuts, no peanuts.
Yerfıstığına alerjisi var, yerfıstığı olmasın.
She's allergic to peanuts, so no peanuts.
Yerfıstığına alerjisi var, yerfıstığı olmasın.
Um, I don't... any peanuts in the brownies?
Ben... kekte yerfıstığı var mıydı?
I don't like peanuts.
Yerfıstığı sevmem.
There was no peanuts or peanut oil or anything in the dinner.
Yemekte de hiç yerfıstığı ya da yerfıstığı yağı yoktu.
She actually ate the peanuts in my house.
Aslında yerfıstıklarını benim evimde yedi.
I'm so sorry about the peanuts and the whole thing there.
Yerfıstıkları ve her şey için çok özür dilerim.
I think it was more peanuts than the cell.
O cep telefonundan daha fazla yerfıstığı vardı.
If it wasn't for the peanuts, she wouldn't look like a goddamn fucking Venetian!
Eğer yerfıstığı olmasaydı şimdi lânet Venediklilere benzemeyecekti!
No peanuts.
Yerfıstığı yok.
The peanuts.
Fıstıklar.
- And some peanuts.
- Biraz da fıstık.
Peanuts.
- Fıstık iyi fikir.
I never realized how wonderful peanuts were before.
- Fıstıkların bu kadar güzel olduğunu daha önce hiç fark etmemiştim.
- What? Me inhaling peanuts at a singles bar.
- Benim bir bekâr barında fıstık yiyeceğimi
What are you doing here with the peanuts here, Adrian?
Fıstıklarla ne yapıyorsun, Adrian?
Evening out the peanuts.
Fıstıkları eşitlemek.
AND NO MORE DRINKING AND EATING PEANUTS.
Daha içmek ve fıstık yemek de yok. Kilonu korumalısın.
If you want name-brand candy, my fist is packed with peanuts.
Şekerler için reklam ismi seçmek istersem Yumruğum fıstıkları ezecektir.
Uh, I wouldn't eat them peanuts, they're, uh, spit-backs.
Uh, ben olsam o fıstıları yemezdim, üzerinde tükürük var.
Give me some peanuts.
Biraz kuruyemiş ver.
I'll kill you if you don't give me some peanuts.
Kuruyemiş vermezsen seni öldürürüm.
Here's a nice watch for you, and some peanuts.
İşte sana güzel bir saat ve biraz yer fıstığı.
Here's a watch and some peanuts.
İşte bir saat ve biraz yer fıstığı.
All I know is I'm popping antacids like they're cocktail peanuts.
Tek bildiğim ; fındık fıstık yer gibi anti asit ilaç atıştırdığım.
Hey, get your peanuts now, from the blind man,
Şimdi kör adamdan fıstıklarını al.
We were thrown about like so many peanuts, and we had to clutch on to whatever we could.
Tespih tanesi gibi dağılmıştık tutunabileceğimiz herşeye tutunmaya çalıştık.
Peanuts?
Fıstık ister misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]