Phoenix Çeviri Türkçe
2,678 parallel translation
Phoenix.
Phoenix.
Phoenix, let's go.
Phoenix, hadi gidelim.
Phoenix, then you can dance with Margaret.
Phoenix, öyleyse Margaret'la sen dans edebilirsin.
They said Phoenix was...
Dediler ki, Phoenix...
They wouldn't root for Phoenix as he was mean to Margaret.
Phoenix'i Margaret'a söylediğinden dolayı desteklemiyorlar.
She wants to know who's Phoenix's partner.
Phoenix'in eşinin kim olduğunu öğrenmek istiyor.
Phoenix didn't pick a girl.
Phoenix bir kızı eş yapmamış.
Stay put, Phoenix.
Uzak dur, Phoenix.
- Come on, Phoenix.
- Hadi, Phoenix.
You can do it, Phoenix.
Başarabilirsin, Phoenix.
- Watch out, Phoenix.
- Dikkat et, Phoenix.
Come here, Phoenix.
Buraya gel, Phoenix.
You OK, Phoenix?
İyi misin, Phoenix?
Hit back, Phoenix.
Karşılık ver, Phoenix.
Awesome, Phoenix.
Harika, Phoenix.
Brilliant, Phoenix.
Çok güzel, Phoenix.
Be careful, Phoenix.
Dikkatli ol, Phoenix.
Phoenix, don't let go.
Phoenix, beni bırakma.
Mother, watch over Phoenix in the U.S.
Anne, Amerika'da Phoenix'e göz kulak ol.
- Phoenix.
- Phoenix.
It allowed him to go stay with his cousin in Phoenix without worrying about immigration looking for him there.
Phoenix'teki kuzeninin yanına kalmaya gitmiş. Orada göçmen sorunundan endişe etmeyecekmiş.
Your father called him the Phoenix Prince because of a ring he wore. Was it a signet ring?
- Mühür yüzüğü müydü?
The Korengal Outpost is at the 6-3 gridline, and then the 6-2 gridline... the insurgency has, like, drawn this imaginary line in the sand there, and every time the guys come out of Firebase Phoenix and they cross the 6-2 gridline,
Korengal Karakolu 6-3 çizgisi üzerinde, ve bi de 6-2 çizgisi var ayaklanmalar şurdaki kum bölgenin üzerine hayali bir sınır çekmiş gibi. Ve bizim adamlar Phoenix üssünden, her çıkıp gelişinde... 6-2 sınır çizgisini geçerler ve...
You could be related to Joaquin Phoenix at this point.
Şu hâlinle bence Joaquin Phoenix'e çok benziyorsun.
23 from phoenix.
23 yaşında, Phoenix'li.
I found two suitcases in karen jones'motel room, And one of them belongs to a... Jillian rose from phoenix.
Karen Jones'un odasında iki tane bavul bulduk ve bavullardan biri de Phoenix'ten Jillian Rose diye birine ait.
I've decided to leave phoenix.
Feniks'i terk etmeye karar verdim.
Other murders here in phoenix.
Feniks'de başka cinayetler olacak.
Tiger calling Swallow, Dove, Crow Vulture, Phoenix.
Tiger'dan Swallow, Dove, Crow Vulture ve Phoenix'e.
Swallow, Dove, Crow, Vulture, Phoenix, don't get too close.
Swallow, Dove, Crow, Vulture, Phoenix. Dibine girmeyin.
I went to the E.R. In Phoenix, but the nurses were just too tan And friendly.
Phoenix'teki acil servise gittim ancak hemşireler çok bronz tenli ve sıcakkanlıydı.
What, that guy in Phoenix who switched his victims'heads?
! Phoenix'de kurbanlarının kafalarını değiş tokuş eden adam mı?
The governor returned to Phoenix today, insisting that his trip to Washington doesn't mean he's interested in a run at a higher office...
Vali bugün Phoenix'e döndü. Washington'a yolculuk etmedeki ısrarı daha büyük bir ofis istediği anlamına gelmiyor.
You have one new e-mail from the city of Phoenix.
Phoenix'den bir yeni postan var.
Don't think I'll be back in Phoenix for a while, or even the U.S.
Phoenix'e hatta Amerika'ya birkaç yıl geleceğimi sanmam.
It's just, none of the Phoenix people showed.
Ama Phoenix'ten kimse gelmedi.
"I knew James from the Phoenix office of dunn bradshaw."
James'i Dunn and Bradshaw'ın Phoenix ofisinden tanıyordum. Evet.
That's right, and no one will know Because no one from Phoenix came.
Ve kimse bilmeyecek çünkü Phoenix'ten kimse gelmedi.
She said she's from the Phoenix office.
Evet, Phoenix ofisinden olduğunu söyledi.
I think she might be from the Phoenix office,
Sanırım Phoenix ofisinden geliyor. Evet.
She's from the Phoenix office.
Phoenix ofisindenmiş.
So my dad must have been very popular At the Phoenix office.
Herhalde babam Phoenix ofisinde çok popülerdi.
The Phoenix office.
Phoenix ofisinde? Satış?
I heard you're from the Phoenix office?
Phoenix ofisinden geldiğini duydum.
Oh, I met that woman, she is from the Phoenix office.
O kadınla tanıştım ben. Phoenix ofisinden.
She's from Phoenix.
Phoenix'ten.
James did spend a lot of time in Phoenix.
James Phoenix'te çok zaman geçirdi.
That's a side of him we never saw in Phoenix.
Bu onun Phoenix'te hiç görmediğimiz bir tarafı.
Morris haines. Head of the Phoenix branch.
Phoenix şirketinin yöneticisi.
He was in Phoenix practically every month.
Neredeyse her ay Phoenix'teydi.
Where's phoenix?
Restauranttan buraya kadar taksi tuttum.