English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ P ] / Pick it

Pick it Çeviri Türkçe

7,278 parallel translation
Jay's gonna come by the gym and pick it up.
Jay salona gelip alacak.
But by the time the light reaches us, the signal is so diluted that shep would need a telescope thousands of miles across to pick it up.
Işığı bize ulaşana kadar sinyal çok zayıflayacağı için, onu binlerce mil öteden görmek için Shep'e telekop lazım.
It's ready to go. I just need to pick it up from her.
O hazır.Sadece ondan almaya ihtiyacım var.
Mr. Branson's walking down there now to pick it up.
Bay Branson şimdi almaya oraya gidiyor.
And let me know if you'd like me to go down in your cellar to pick it out.
Eğer depoya inip size yardım etmemi isterseniz haber verin.
You dropped it in the bathroom, I was able to pick it up.
- Banyoda düşürdün, ben de aldım yerden.
Go pick it up.
- Valla. Git al yerden.
You know, I'll put the money in your account, but you let them pick it out.
Hesabına para yatırırım ama arabayı onlar seçsinler.
Don't pick it up.
Sakın açma!
Guy went to pick it up, separated both shoulders and got a hernia.
Adam bidonu kaldırmaya gitti, iki omuzu çıktı ve fıtık oldu.
I'll go to costco and pick it up tomorrow.
Yarın Costco'ya gider alırım.
Mm. Well, if you want it back at all, you can always drop by later and pick it up.
Eğer geri istersen daha sonra uğrayıp alabilirsin.
I'll pick it up.
Ben gelip alırım.
But, Sir, if the Russians pick it up, they'll track our bearing.
Efendim, Ruslar sinyali alırsa mevkiimizi tespit ederler.
Pick it up!
Onu al!
Come on, move it out. All right, boys, pick it up!
- Hadi çocuklar, acele edin!
Oh, well, you were on a date yesterday, so I'll just pick it up... then.
Sen de dün randevulaşmıştın ben gelip alırım... o zaman.
Thomsen'll pick it up.
Thomsen çantayı alır.
You have to have a special invitation to pick it up at this hotel.
Bu otelden gidip alabilmen için davetiyen olması gerekiyor.
Pick it up and get back to work.
Al onu yerden ve işinin başına geri dön!
Why don't you pick it up?
Sen al?
Pick it up.
Al onu.
They send a courier to pick it up.
Alması için kurye yolluyorlar.
Come on, come on, come on, pick it up, you dumb vacuum.
Hadi. Çeksene aptal süpürge.
- Now... pick it up.
- Şimdi, kaldır onu.
Pick it up.
Tut onu.
Maybe we can even get the firm to pick it up, you know, since we do work together.
Belki de firmayı alabiliriz bile, birlikte çalışmak için.
I thought you weren't going to sit here and pick it apart.
Burada oturup diziyi mahvedeceğini düşünmemiştim.
All right, well, just let me know what happened at the par... if it was up to me, I'd pick Zelanski.
Tamam, sadece partide ne olduğunu söy... Bana kalsa Zelanski'yi seçerim.
Listen, Lil Top, this pick five... it pays big.
Dinle Lil Top, bu Al 5'li çok para eder.
We're making it pick up high-pitched frequencies instead of movement.
Hareket yerine çok tiz frekanslara ayarladık.
Foust : We were on our way to pick up our timber and deliver it to the mill.
Kerestemizi alıp onu fabrikaya teslim etme yolundaydık.
So far, Tanner was in the lead, but now it was time to pick up our 40-ton load.
Şu ana kadar Tanner öndeydi. Ama şimdi sıra 40 ton yükleme işine gelmişti.
On the plus side, he's hungry again, so I'm just gonna go pick him up a big ol'bag of crap food and stuff it in his face myself.
İyi tarafı yeniden acıkmış durumda. Ben gidip ona bir sürü berbat yiyecek alacağım ve yüzüne kendim yedireceğim.
I don't know, every time I pick up the phone, it's... you know, it's complicated.
Bilmiyorum, telefonu her elime aldığımda bilirsin işte karmaşık bir durum.
It's gonna have to be, my friend, because look, either you're gonna share real estate with sanitation, or you're gonna pick up stakes and vamonos.
- Olmak zorunda arkadaşım. Çünkü ya burayı Sağlık Koruma ile paylaşacaksın ya da eline kazığı alıp gideceksin.
I know it don't make no sense, but we spend our days blowin'up this mountain in pieces... pick up the pieces, put'em in wagons.
Pek mantıklı olmadığını biliyorum ama günlerimizi şu dağı patlatarak parçaları toplayarak ve vagonlara yükleyerek geçiriyoruz.
I saw you pick up the cooler and drop it off at the taxi.
Bir soğutucu aldın ve sonra taksi durağına götürüp bıraktın.
Just remember your motivation, which is? The mics will pick it up.
Mikrofonlar alacaktır.
You can pick heads or tails as it lands.
Yazı ya da turadan birini seçebilirsin.
Pick one- - 20 bucks says I can guess it in under five seconds.
Seç bir tane, 20 dolar bahse girerim 5 saniyede tahmin edebilirim.
It was your only pick that paid off.
Tamamı ödenen tek bahsindi.
And so, as soon as the granny turned over to pick up the honey, it jumped off the table into the doorway, from the doorway to the yard, and from the yard onto the road.
Ve böylece, nine balı açmak için kapağını çevirir çevirmez masanın üzerinden kapı aralığına atlamış kapı aralığından bahçeye, ve bahçeden de yolun üzerine...
Pick it up.
Ben...
# Ooooh, babe it When I pick up the phone
Ooh bebeğim telefonu ne zaman alsam elime...
We can pick up the D with your chopper, fly it out of here, and then dump it out into the ocean.
D harfini senin helikopterinle alıp, buradan uzaklara uçtuktan sonra, onu okyanusa atabiliriz.
It'll pick up.
Bu da bitecek.
Go and warn mummy and daddy about their little demon seed, send it back to hell, oh, and pick us up a gin and tonic, eh?
Gidip anne ve babasını küçük şeytan dölleri konusunda uyar cehenneme geri yolla ve bize de cin tonik getir olur mu?
Take your pick and I'll fix it for you.
Onlardan beğen bir tanesini hemen halledivereyim ben sana.
But-but I use it to pick things up.
Ama, onu bir şeyleri tutmak için kullanıyorum. Hayır, dostum.
It's like, um, if there's construction on the highway, you pick a side street, right?
Otobanda onarım işi olduğunda yan yolları kullanmak gibi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]