Plague Çeviri Türkçe
2,771 parallel translation
Beggars do bring the plague.
Dilenciler daima belâdır.
There's a plague coming.
Yaklasan bir felaket var.
It's like a plague. They're everywhere.
Veba gibi her yerdeler.
You people are like a plague!
Musibet gibisiniz!
Antigens to their own plague.
Kendi salgınlarına karşı antijenler.
The new plague ". It's great if there's a humorous side.
- Evet, evet, komik bir yanının olması daha iyi.
A plague of zombies?
Zombi salgınıyla mı ilgili?
When we were married, he avoided Kevin like the plague.
Evlendiğimizde Kevin'den vebalı gibi kaçıyordu.
There shall no evil befall me. Neither shall any plague come nigh thy tent.
Başına kötülük gelmeyecek, çadırına felaket yaklaşmayacak.
I will fight the cancer of casino gambling and the plague and poison of organized crime that we all know...
Hepimizin bildiği kumardaki kanserle vebayla ve zehirle savaşacağım
A plague.
Bir musibetmiş gibi.
They were a plague in this village, anyway.
Onlar bu köyün başına bela olmuşlardı zaten.
Plague.
Veba.
Our proposal is that the armies of Venice, of Milan, of the Duke of Mantua will combine to rid us of this French plague.
Teklifimiz Venedik, Milano ve Mantua ordularının bu Fransız vebasından kurtulmamız için birleşmesi.
Our proposal is that the armies combine... to rid us of this French plague.
Teklifimiz, orduları birleştirip bu Fransız vebasından kurtulmak.
The plague! We know what it is!
Bu hastalığın ne olduğunu biliyoruz!
Where exactly on the list is fixing our plague?
Bu hastalığımızı tedavi edecek liste nerede?
Tell me it's Bronze Age, or plague, or something.
Bana bunun Tunç Çağı'ndan, veba zamanından falan olduğunu söyle.
Back in my day, a feminist was a woman who avoided the kitchen like the plague...
Bizim zamanımızda, feministler mutfağı korkak gibi terk edenlere deniyordu.
It's about to get bubonic in here, for tonight, we're going to... The Plague.
Burada coşmak üzereyiz bu gece için "The Plague" e gideceğiz.
Sorry. Just... it's just Plague.
Pardon adı sadece "Plague" imiş.
He said he could get us into Plague.
Bizi Plague'ye sokabileceğini söyledi.
Have we got the plague or something?
Veba mı varmış bizde?
Taayah Island is overrun with plague-infected rats.
- Tyre Adası veba taşıyan farelerle dolu.
I created the serpent to destroy the plague. That is its purpose.
Yılanı, vebanın kökünü kazıması için yarattım.
If plague killed his shipmates, then he carries it!
Kalan tayfa vebadan öldüyse o da kesin bunu taşıyordur!
Have you ever seen a plague death, little doctor? !
Vebadan ölen birini hiç gördün mü küçük doktor?
Careful. Maybe he does have the plague.
Dikkat et, belki de cidden veba taşıyordur.
You usually avoid her like the plague.
Ondan vebalıymış gibi kaçarsın sen.
" A plague o'both your houses!
Evinizin belası olacaktım!
Nothing says romance like the plague.
Vebadan daha romantiği olamaz.
" There was a squat, striped concrete divider they'd put in after a plague of collisions.
"Birkaç beladan sonra koyacakları... "... alçak, çizgili, betondan bir ayrıntıcı vardı.
My aunt Nettle's farm up in Haileybury was set upon by a plague of vermin of biblical proportions.
Nettle Hala'mın Haileybury'deki çiftliği devasa boyutlardaki haşeratların istilasına uğramıştı. O zamanlar gençtim bana ateşli silah verilmemişti.
We both avoided it like the plague.
Şaka mı ediyorsun? İkimiz de konudan veba gibi kaçtık.
Remind me to never investigate a plague again.
Hatırlat ta bir daha vebayı filan araştırmayayım.
"Ms. Carter's wooden performance was a plague on the entire production."
"Bayan Carter'ın ruhsuz performansı bütün prodüksiyon için bir felaketti."
A plague on civilisation, bent on destroying it to enrich themselves.
Medeniyette bir belâ. Kendilerini güçlendirmek için halkı ezip geçenler.
This hooded figure from the Internet, he's calling himself "John Q. Plague."
İnternetteki kapşonlu adam kendine "John Q. Veba" diyen kişi.
As local law enforcement remain mum about the progress of the investigation, the average Philadelphian we talked to reels from shock to fear to anger to sorrow, but all of them want to know, who is John Q. Plague... and where is he now?
Emniyet teşkilatı soruşturmanın gidişatı hakkında sessiz kalsa da bizim konuştuğumuz her Philadelphialı şok, korku, kızgınlık ve üzüntü içinde ama hepsi de John Q. Veba'nın kim olduğunu ve nerede olduğunu bilmek istiyor.
Maybe we should convert an outbuilding into a plague-house.
Belki manastırın dışına hastalar için bir ek bina yapabiliriz.
We know the plague is the Devil's work and God will protect us... and sicken her.
Hastalığın Şeytanın işi olduğunu biliyoruz ne de olsa Tanrı bizi koruyup onun hastalanmasını sağlayacaktır.
We're leaving Kingsbridge and this terrible plague behind!
Bu korkunç hastalığı gerimizde bırakıp Kingsbridge'den ayrılıyoruz!
God has vouchsafed to protect me from this terrible plague, and so I will be the Prior's sole attending physician.
Tanrının merhameti beni bu hastalıktan korudu, bu yüzden başrahibin hekimi ben olacağım.
- We're leaving Kingsbridge and this terrible plague behind.
Hastalığı gerimizde bırakıp Kingsbridge'den ayrılıyoruz!
- That's a law to prevent the spread of the plague.
- Bu vebanın yayılmasını önlemek için yapılmış bir yasa.
It's a plague from God!
Tanrının felaketi!
Avoided marks like this Wasem bloke like the plague.
Wasem gibi tiplerden vebadan kaçar gibi kaçtın.
It's not like it's the black plague.
Kara veba değil ya bu.
Once, after a particularly fierce battle, a terrible plague spread amongst his men Khan ordered a single Aravt unit to find the Master Physician in remote mountains
Cengiz Han, şiddetli bir savaştan sonra, adamları arasında korkunç bir veba yayılınca, bir Aravt timini, meşhur Başhekimi bulup getirmeleri için görevlendirmişti.
We'll be plague hospital.
Hastaneye virüsü bulaştıracağız.
An angry teenager is worse than a locust plague.
Kızgın bir genç veba salgınından bile daha kötüdür.