Plans Çeviri Türkçe
16,173 parallel translation
Love to, but I have, uh, dinner plans.
Çok isterdim ama akşam için planım var.
I saw the plans, Dallas, for the water system.
Planları gördüm, Dallas. Su sisteminin.
And talking about plans to the water system, and threatening me!
Ve su sisteminin planlarından bahsediyor ve beni tehdit ediyor!
- The water system plans?
- Su sistemi planları?
He keeps those plans around to trot out when he wants to act like a big shot!
Önemli biriymiş gibi davranmak istediğinde o planları göstermek için tutuyor.
This is what the fans want and this is what my organization plans to give them, thank you.
Hayranların istediği şey bu ve organizasyonumun da onlara vermeyi planladığı şey bu, teşekkürler.
- I got plans.
- Planlarım var.
And frankly, you should be more careful when making your vacation plans next time.
Açıkçası, seyahat planlarınızı yaparken gelecek sefer daha dikkatli olmalısınız.
I'm still trying to figure out what his plans are.
... hala panlarını çözmeye uğraşıyorum.
But we have plans back at the hotel.
- Ama otelde planlarımız var.
She's spontaneous and she could've changed the plans.
Spontane ve planları değiştirmiş olabilir.
Ma'am, there's been a change of plans.
- Hanımefendi, planlarda bir değişiklik oldu.
What change of plans?
Ne değişikliği?
If we can find any evidence he left behind of his plans, we can stop him.
Ne planladığına dair bir kanıt bulursak onu durdurabiliriz.
What are your plans for Mother's Day?
Anneler Günü'nde ne yapacaksınız?
Now would be a great time for you to concoct one of your brilliant plans.
Şimdi parlak planlarından birisini düzenlemeniz için harika bir zaman olacaktır.
We must know who he plans to back.
Kimi desteklediğini bilmeliyiz.
We both know if I go down o the basement right now, I'll find floor plans for the Central City museum.
Şimdi bodrum katına inersem Central City Müzesi'nin yerleşim plânlarını bulacağımı ikimiz de biliyoruz.
You're probably wondering what my plans are with your friend's body.
Muhtemelen arkadaşının bedeniyle ne plânladığımı merak ediyorsundur.
You're gonna tell us everything you know... about Malick, about your plans, about that thing your brought back through the portal.
Bize bildiğin her şeyi anlatacaksın. Malick'i, planlarını ve geçitten getirdiğiniz o şeyi.
I've been told to tell you that there's a change of plans.
Bana planlarda bir değişiklik olduğu söylendi.
Abrecan plans to overthrow Rheda.
Abrecan, Rheda'yı Jarl'lıktan indirmeyi planlıyor.
My tools and plans.
Aletlerim ve planlarım
It was not me who ruined our plans.
Planlarımzı mahveden ben değilim.
I was wondering if you'd heard about the plans to build a Walmart at the corner of Exposition and Euclid?
Fuarın ve Euclid'in kenarına inşa edilmesi planlanan Walmart'tan haberiniz var mı?
Maybe another night, Dad, I got plans tonight.
Belki başka bir akşam baba. Bu akşam planım var.
Maybe he had other plans.
Belki başka bir plan yapmıştır.
Just because there are rules to taking power doesn't mean she plans to follow them.
Gücünü geri almak için bir kuralın olması bu kurala uyacağı anlamına gelmez. Evet.
I got plans.
Benim planlarım vardı.
Most girls don't have the self-esteem to handle the... plans?
Çoğu kız bu planlarla başa çıkabilmek için özgüvene sahip değildir.
Oh, no plans.
Oh, plan yok.
And then... and then the really, really fancy plans... which were awesome.
Ve sonra... ve sonra gerçekten, gerçekten şık planlar ki hepsi harika.
Did you know that 89 % of all young voters when recently surveyed said that the recent economic slump has forced them to put their life plans on hold?
Genç adaylarin % 89'unun son zamanlarda yapilan arastirmalarda ekonomik düsüsün hayat planlarini beklemeye aldigini söyledigini biliyor muydun?
Aren't you curious what she plans to use against you?
Sana karşı ne planladığını merak etmiyor musun?
I'm not the only person here who has plans.
Planları olan tek kişi ben değilim.
These are plans for The Radley same one Sara got from the records office.
Bunlar Radley'nin planları. Sara'nın kayıt ofisinden aldıklarıyla aynı.
Though the old me probably would have stolen the plans for Rubicon and released them as some sort of political statement.
Ama eski ben muhtemelen Rubicon'un plânlarını çalıp politik açıklama niyetine ortalığa salardı.
Floor plans show that he staircase splits a level below you.
İnşa planlarına göre merdiven iki tarafa ayrılıyor.
I got--I got plans with Donna.
- Donna ile plânlarım vardı.
Change of plans.
Plân değişti.
The ghost who took William also took their cyanide escape plans.
William'ı kaçıran Hayalet aynı zamanda onların siyanür kaçış plânını da götürdü.
Well, last August, Darhk asked me for the vacation plans for the chief of the fire department.
Geçtiğimiz Ağustos ayında Darhk benden itfaiye teşkilatının amirinin... -... tatil plânlarını istemişti.
Something tells me Darhk's plans aren't so benign.
Darhk'ın plânlarının bu kadar iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum.
A new beginning. Darhk plans to burn the world in a nuclear fire.
Darhk dünyayı nükleer ateşle yakmayı hedefliyor.
Something called Genesis. Darhk plans to burn the world in a nuclear fire while we are protected down here.
Genesis adlı bir şey.
Excuse me? The board has grave concerns about your plans to basically give away the biostimulant implant.
Affedersiniz? Kurulu derin endişeleri vardır Temelde vermek için planları hakkında
Not according to city plans.
- Şehir plânlarına göre yok.
No, he and I got plans.
- Hayır, ikimizin planları var da.
Mm, they got a manila folder taped over Dr. Cosby's face. Cleveland, you didn't tell us you had plans with Jerome. What?
Dr. Cosby'nin suratına bantlanmış bir karton dosyaları var.
We have picked a site, and, uh, they expect all the permits and, um, finished plans will be done in the next two months.
Araziyi seçtik. Bütün izin ve son planların iki ay içinde hallolmasını bekliyorlar.
No plans.
Bir şey yapmayacağız.