Pod Çeviri Türkçe
2,192 parallel translation
Are you accusing me of being a pod person?
- Ceset manyağı gibi mi duruyorum.
It's the Geonosian Separatist Hot Pod Summer Championship!
İşte, Geonosian Ayrılıkçı Seksi Koza Yaz Şampiyonluğu!
Like most cockatoos, gang-gangs are left-footed, gripping onto their wind-blown perch with their right leg, while holding the seed pod with their left.
Çoğu kakadu gibi gang-ganglar da solak. Bir yandan kondukları eğri dala sağ ayaklarıyla tutunup bir yandan da sol ayaklarıyla çekirdeği yiyorlar.
Get to the escape pod!
Acil çıkış kapsüllerine yönelin!
Come on, let's get in the pod.
Acil çıkış kapsüllerine gidelim. Yürü!
Get in the pod.
Kapsüle gir.
I'm afraid I can't open the pod doors, Dave.
Korkarım ki mekiğin kapısını açamam Dave.
He's some kind of a damned pod person.
O lanet muhteşem bir kişi.
Oh, so now I'm a pod person.
Yani ben muhteşemim.
Yes, sir. Crew chief, get everyone else to the rescue pod.
Evet efendim, ekip şefi herkesi kurtarma gemilerine götürün.
To the rescue pod, now.
Kurtarma gemisine, hemen.
- No, we're getting into the rescue pod.
- Hayır, Kurtarma gemisine biniyoruz.
Leave the rescue pod?
Kurtarma gemisini bırakacak mıyız?
And if the Bugs do attack, we just fall right back to the pod.
Ve eğer böcekler saldırırsa kurtarma gemisinin içine saklanırız.
They'll tear this pod apart like a paper bag.
Böcekler bu gemiyi kağıt bir çanta gibi paramparça ederler.
Aren't we two peas in a pod?
Bir elmanın iki yarısı gibiyiz, değil mi?
A drab little hut in the dregs of Tahiti with the tax-evading granddaughter of a vanilla-pod picker doesn't strike me as situated.
Meyve toplayıcısının vergi kaçakçısı torunu ile Tahiti'nin bir köşesindeki sıkıcı, küçük bir kulübe bana pek de iyi gibi gelmedi.
Now entering the party pod, captain.
Şimdi parti moduna giriyoruz, Yüzbaşı.
This is my office, pod boy.
Burası benim muayenehanem, seyyar çocuk.
I've got some time booked in the pod.
Katilin peşindeyim.
You and Bob, you're just two peas in a pod.
Sen ve Bob ikinizde aynısınız.
Bronco, the last of the Yeast Lords, lay spread-eagle, strapped to a medical pod
Bronco, Maya Lordlarının sonuncusu orada kanatlarını açmış bir kartal gibi yatıyordu.
"As Brutus struggled to free himself from the medical pod, " a voice spoke to him from across the room.
Brutus zorlukla yattığı yerde doğrulmaya çalışırken odanın diğer tarafından bir ses duydu.
He must have had an escape pod.
Bir kaçış kapsülünde olmalı.
The Russian pod is out of control.
Rus kapsülü kontrol edilemiyor.
How did they know to level off the Russian escape pod to those exact coordinates.
Rus kaçış kapsülünü doğru koordinatlara çekmeyi nerede bildiler?
The pod is designed to put you into a deep sleep for the duration of your three-day return journey back to Earth.
Bu bölme, dünyaya dönüş yolculuğunuz sırasında üç gün derin uykuda kalmanız için tasarlanmıştır.
The cryogenic protection pod is designed to put you into a deep sleep for the duration of your three-day return journey back to Earth.
Soğuk hava ayarlı bölme dünyaya dönüş yolculuğunuz sırasında üç gün derin uykuda kalmanız için tasarlanmıştır.
Because the rest of your pod doesn't dream anymore.
Çünkü sürüdekilerin hiçbiri artık hayal kurmuyor.
- The rest of the pod is already asleep.
- Sürünün geri kalanı çoktan uyudu.
Daniel chose to leave this pod.
Daniel, bu sürüden ayrılmayı seçti.
A-And where's the rest of your pod?
Sürünün geri kalanı nerede?
Back to my pod?
Sürüme?
Daniel's pod was dazzled by Daniel's story.
Daniel'in sürüsü, Daniel'in hikayesinden çok etkilendi.
Peas in a pod, me and Don.
- Ver pası ve yürü! Bir elmanın iki yarısıyız biz, ben ve Don.
2 peas in a bloody pod.
Lanet bir elmanın iki yarısı.
If ZZYZX had their way, I would have spent my entire life in this pod as some type of bio-computer.
Eğer Zzyzx öyle uygun görse tüm hayatımı bu küvezde bir tür biyo-bilgisayar olarak geçirecektim.
The pod schematics.
Küvez şemaları.
No, not unless you know a family dying to adopt a teenager grown in a pod.
Biliyorsun, ailemiz yetiştirme tankında büyümüş gençleri evlat edinmeye bayılıyor.
I was born in a pod.
Ben küvezde doğdum.
So, Latnok took an embryo and put it in a pod with all these X and Y chromosomes, which is why there's no umbilical cord.
Sonra, Latnok bir embriyo aldı.. ve bunu bütün bu X ve Y kromozomlarıyla beraber bir küvezin içine koydu. Benim göbek bağımın olmayışının nedeni bu.
Do you think it's betterto stay in a pod for 16 years?
Küvezin içinde 16 yıl kalmaktan daha mı iyi sence?
It's what nourished uswhile we were in the pod.
Bu bizim küvezde yaşamamızı sağlayan şey.
- From the pod.I can inject it...
- Küvezden. Eğer ona enjekte edebilirsem...
Ah, our man from the pod can relate.
Küvezden gelen adamla bir bağlantısı olabilir.
Two peas in a pod, so to speak.
Söylemek gerekirse aynı kabukta iki bezelye.
After the explosion you found your way out of the pod and left Zzyzx.
Patlamadan sonra küvezden çıkmayı başardın ve Zzyzx'ten ayrıldın.
An hour out of the pod, and she murdered someone.
Küvezden çıktıktan bir saat sonra birini öldürdün.
Prolonged gestation in a pod.
Küvezdeki uzatılmış gebelik dönemi.
Two dull peas in a pod.
Al birini, vur ötekine.
If it were an iPod, it would be a shuffle.
Eğer bir i-pod olsaydı, i-pod shuffle olurdu.