Practice Çeviri Türkçe
12,952 parallel translation
For witchcraft I do not practice.
Hiç yapmadığım bir büyücülük için.
And how can our two countries practice diplomacy when England replaces ambassadors without even telling me?
İngiltere bana söylemeden elçileri değiştirirse nasıl diploması uygulayacağız?
Who chokes someone at basketball practice?
Kim başka birini basketbol antrenmanında boğar ki?
You mind taking over practice?
Antrenmana devam edebilir misin?
No, I'm out of practice.
Olmaz, uzun zaman oldu.
Think of this as a practice run.
Bunu alıştırma olarak düşünün.
We saw how good and effective it was in practice at shooting down the planes.
Biz de uygulamada, uçakları düşürürken bunların ne kadar etkili olduğunu gördük.
Sit here and watch them practice.
Buraya otur ve onları izle.
" We practice but we can't do anything without you.
" Biz alıştırma yapıyoruz ama sensiz bir şey yapamayız.
I've actually, uh, been thinking about maybe starting my own practice.
Ama aslında kendi işimi kurmayı düşünmeye başladım.
I left them behind with about a week of practice.
Bir haftalık falan pratikten sonra onları geçtim.
So, he's in private practice now, and he does work occasionally with guys like you...
Şu an serbest çalışıyor. Sık sık senin gibi insanlarla iş yapıyor...
He recruited someone from the Prosthetics Project to be a practice dummy for the hack.
Protez Projesinden birini hackleme için deneme elemanı olarak tutmuş.
We know Sumida hired you so he could practice.
Sumida'nın deneme yapmak için seni parayla tuttuğunu biliyoruz.
- Some of us have to go to practice, and some of us don't.
Bazılarımızın gidip pratik yapması gerekiyor bazılarımızın gerekmiyor.
It's common practice among performers.
Doğuştan bir kalp rahatsızlığı var mı?
While Oleg and I are trying to get pregnant, we're gonna use it to practice for the real thing.
Çocuk yapma sürecinde,... gerçeğine yönelik pratik yapacağız.
Here. Shelly, let's practice.
Shelly bir deneme yapalım.
It's been a whole year since his last hunt and he's out of practice.
En son avlandığından bu yana bir yıl geçti ve antrenmansız kalmış.
Eh, maybe I'll practice on you some time.
Belki de bir ara senin üzerinde alıştırma yaparım.
It takes practice. And perseverance.
Bu, pratik yapmakla sabır göstermekle olur.
But they are the perfect target practice for the fledgling females.
Ama tüyleri yeni çıkan dişiler için mükemmel bir hedef talimi.
He lost his phone privileges until he gets his Spanish grade back up, but I'll just go hang around the playground till his kickball practice is over.
Kickball antrenmanı bitene kadar parkta takılırım.
You're not dating any of them, it's just practice.
Onların partneri olmayacaksın ki sadece antreman.
You do know he was just supposed to be somebody to practice flirting with...
Sadece pratik olsun diye flört ettiğini biliyorsun değil mi?
My parents owned a physical therapy practice.
Ailemin fizik terapi merkezi vardı.
And Gail needs something she can really practice on, you know?
Gail'ın gerçekten üzerinde çalışabileceği bir şeye ihtiyacı var.
Okay, we got to move theory into practice.
Teoriği pratiğe çevirmemiz gerek.
Well, shouldn't you be at choir practice at the church?
Senin kilisede koro çalışmasında olman gerekmiyor mu?
It was usually my practice to get all the information I could on the client.
Adetim olduğu üzere müvekkilim hakkında tüm bilgilere sahip olabilmek için eski kayıtlarını inceledim.
It was the only time in 20 years of criminal defense practice that I ever saw a sheriff that involved in a case from day one.
20 yıllık avukatlık mesleğim boyunca daha ilk günden bir Şerifin olaya böyle müdahil olduğunu sadece o zaman gördüm.
I need time to practice, and plus I am a young woman who is single going on tour for the first time.
Pratik yapmam gerekiyor ve ilk defa bir tura tek başına katılan genç bir bayanım.
That's why I need time to practice.
Bu yüzden pratik yapmam gerekiyor.
And that's good police practice to do that, right?
Bu da iyi bir polis uygulamasıdır, değil mi?
I got band practice at Bolo's.
Bolo'da orkestra provam var.
After one practice, they said, "Welcome aboard."
Tek antrenmandan sonra beni takıma aldılar.
Penguins who have failed to breed practice child-rearing skills on chunks of ice.
Dünyaya çocuk getirme konusunda başarısız olmuş penguenler çocuk yetiştirme becerilerini buz topakları üzerinde deniyorlar.
But practice makes perfect, and the first thing to work out is which way to face.
Ancak pratik mükemmelleştirir ve öğreneceği ilk şey, yüzünü hangi yöne döneceği.
A penguin who hasn't bred takes on the role as practice for the future.
Henüz yavrulamamış bir penguen geleceğe yönelik pratik yapmak için bu görevi üstüne alıyor.
Today, we're going to practice precision landings.
Bugün hassas inişleri çalışacağız.
Are we not going to practice?
Pratik yapmayacak mıyız?
It's a practice jump.
Bu deneme atlayışı.
You don't need paperwork for a practice jump.
Bunun için izne gerek yok.
He has just jumped 61 meters in practice.
Denemede 61 metre atlamayı başarmış.
And remember that practice... I want you to know that was the best jump you've ever done, by a mile.
Şunu da unutma ki deneme sırasında yaptığın atlayış bence açık ara en iyi atlayışındı.
They recorded the flippin'practice jump.
Deneme atlayışımı kaydetmişler.
I need a practice jump.
Deneme atlayışı yapmalıyım.
Do you want to practice with me what to say?
Ne söyleyeceğini benimle prova yapmak ister misin?
Study and practice.
Öğrenme ve alıştırma ile.
You need a safe space to practice your spells.
Büyülerinde alıştırma yapmak için güvenli bir yer gerekiyor.
The jungle is about years of practice...
Orman yaklaşık yıllarca çalışıyor...