English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ P ] / Prenup

Prenup Çeviri Türkçe

446 parallel translation
This is a standard prenup I've used with several clients.
Bu standart bir anlaşma. Birkaç müşterim bunu kullandı.
Well, charm him and conveniently forget to sign the prenup.
Onu baştan çıkar ve evlilik sözleşmesi olmadan imzayı bas.
Because of the prenup.
- Evlilik sözleşmesinden dolayı.
They had a prenup?
Evlilik sözleşmeleri mi vardı?
As far as a legal document is concerned, he never signed a goddamn thing... apart from this prenup which is tying my hands.
Hatta yasal dökümanlara bakılırsa ; beni zor duruma sokan şu sözleşme haricinde hiçbir şeye imzasını bile atmamış.
Prenup.
Evlilik öncesi anlaşma.
Prenup, what does that mean?
Anlaşma mı? Ne demek oluyor bu?
- Ask her to sign a prenup.
- Evlilik öncesi anlaşma yapmayı öner.
Because most women, when asked to sign a prenup are so offended, they back out of the marriage.
Birçok kadın, kendine anlaşma yapmak önerildiğinde kırılır ve evlenmekten vazgeçer.
Prenup, of course.
Evlilik öncesi anlaşma.
- A prenup?
- Evlilik öncesi anlaşma mı?
A prenup.
Evlilik öncesi anlaşmaymış.
The prenup limits her to 600,000.
Evlilik öncesi sözleşme kadına altı yüz bin dolar limit koymuş.
I signed the prenup, true.
Bir evlilik öncesi sözleşmesi imzaladım.
Did he talk to anybody about revoking the prenup?
Sorun da bu zaten. Hiç herhangi birinin yanında sözleşmeyi feshettiğinden bahsetti mi
He said he couldn't hold me to a prenup if ever...
Beni asla bir sözleşmeyle bırakmayacağını bildiğini...
He said he had instructed his lawyer to revoke the prenup and it was done.
Her neyse, Bana çoktan hallettiğini söyledi. Avukatına sözleşmeyi...,.feshetme yetkisi vermiş ve bu gerçekleşmiş.
That prenup can be pierced, I assure you.
Sizi temin ederim ki, o sözleşme delinebilir.
An oral revocation won't supersede a prenup.
Yaptığımız araştırmaya göre, evlilik öncesi yapılan sözleşmenin iptali için sözlü beyanat yeterli değil.
- You said you'd cancel the prenup.
- Bay Hatfield, o sözleşmeyi feshedeceğinizi söylemişsiniz.
Given your history, her advisors are going to insist upon a prenup.
Geçmişine bakıp, avukatları evlilik anlaşması imzalatır.
But Steven's rich and with your money, you must've had a prenup.
Ama Steven zengin ve servetinle ilgili, evlilik anlaşması yapmış olmalısın.
Tell me you had a prenup.
Anlaşma yaptığını söyle.
The prenup says I get nothing.
Ama hiçbir şey almayacağıma dair bir evlilik öncesi anlaşma imzalamaya razıyım.
All it would've taken was a simple divorce... and ripping our prenup to teeny, itsy-bitsy little pieces.
Yapmamız gereken tek şey boşanmaktı ve herkes kendi payına düşen küçük parçayı alacaktı.
No joke and no prenup either.
Şaka değil ve artık dava da yok, tamam mı?
I better start on the prenup.
Yeniden bana geleceksin.
- Like a prenup? - Yes.
- Evlilik öncesi antlaşması gibi mi?
- I haven't signed the prenup.
- Sözleşmeyi imzalamadım.
I negotiated with Bunny, and I signed the prenup.
Bunny ile anlaştım ve sözleşmeyi imzaladım.
Under the prenup, because I had an affair I forfeit all alimony and community property except 100,000.
Evlilik sözleşmesi gereğince, benim bir ilişkim olduğundan 100,000 dolar dışında, nafaka ve ortak mallardaki hakkımı kaybettim.
- To disqualify me from alimony under the prenup.
- Evlilik öncesi anlaşma gereği beni nafakadan mahrum etmek için.
The prenup doesn't speak to his conduct.
Anlaşma onun davranışlarını kapsamıyor.
I'm surprised he didn't challenge that prenup.
Sözleşme için mücadele etmemesine şaşırdım.
If we vitiate the prenup, which is possible you could be entitled to up to 7,000,000.
Sözleşmeyi geçersiz kılarsak, ki bu mümkün yedi milyon dolar alabilirsin.
Just to be safe, prenup.
Tedbir için evlilik sözleşmesi.
How do I say, "Honey, sign a prenup"? It seems so...
"Tatlım evlilik sözleşmesini imzala" nasıl derim?
I've hassled him about a prenup, and he keeps saying you two are forever and I'm wasting his time.
Evlilik sözleşmesi için ısrar ediyorum, o da bana ; ikinizin ayrılmayacağını zamanını harcadığımı söylüyor.
Basically, this prenup says she gets nothing if the marriage ends within five years.
Sözleşmeye göre, evlilik ilk beş yıl içinde biterse karısı hiçbir şey alamayacak.
Jackson's upset I didn't advise Julie to sign a ludicrous prenup.
Jackson, Julie'ye o komik sözleşmeyi imzalatmadım diye kızgın.
A prenup is about money.
Sözleşme ise parayla ilgili.
- Whose idea was the prenup, Jackson?
- Sözleşme kimin fikriydi, Jackson?
I have to ask, if Gilbert truly believes in this marriage why would he ever concoct such an oppressive prenup?
Ben de sormak zorundayım, Gilbert bu evliliğe gerçekten inanıyorsa neden böyle can sıkıcı bir sözleşme hazırlıyor?
Bottom line : If you can live up to your wedding vows then this prenup likely never becomes an issue.
Eğer evlilik yeminine sadık kalırsanız bu sözleşme asla bir sorun olmaz.
- You won't marry me without a prenup.
- Sözleşmesiz evlenmiyorsun!
So the judge voided our prenup, and if that's not bad enough, I'm paying half her lawyer's fee.
Bu da yetmezmiş gibi avukat parasının da yarısını ben ödüyorum.
I at Ieast convinced Syd to sign a prenup.
Neyse ki Syd'i evlilik anlaşması imzalamaya ikna etmiştim.
There was a prenup and tax returns show a loss after they married.
Evlilik anlaşması vardı. Evlendikten sonra vergi iadesinde kayıp görünüyor.
You know what? I got a prenup to sign.
Biliyor musun, yasal olarak imza bile aldım.
And you know where he is. Look, there is no way that Gordon's marrying me without a prenup so if I want to be a really rich lady... and I do...
- Bak Gordon benimle bir anlaşma imzalamadan evlenmez.
- A prenup?
- Evlilik sözleşmesi mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]