Press conference Çeviri Türkçe
1,916 parallel translation
I'm going to the press conference escorting Code 1.
Basın toplantısına giderken Kod 1'e korumalık yapıyorum.
The press conference? You heard her, right?
Basın toplantısı mı?
She's at the press conference.
Duydun değil mi?
That time, at the moment the president appeared at the press conference...
O gün Başkan basın toplantısına geldiği zaman...
The press conference still has to continue.
Basın toplantısı devam etmek zorunda.
Load the Blue Key in the peacekeeper, I have about 10 minutes a press conference.
Mavi çekirdeği Barış Muhafızına yükle. 10 dakika içinde ayarlanmış bir basın konferansım var.
They want me to come down for a press conference.
Basın toplantısı yapmamı istiyorlar.
Genaueres should reveal more at the press conference later this afternoon that seismographic data has revealed a fast geological anomaly.. ... deep within the Earth's crust.
Detaylı açıklamaları bugün öğleden sonra basın toplantısında yapacağım fakat sismolojik veriler yerkabuğunda şiddetli ve büyük anormallikler tespit etti.
Forgot you got a press conference?
Basın toplantını unuttun mu?
You want me to be serious in a press conference?
Basın toplantısında ciddi olmamı mı istiyorsunuz?
I had to escape from the press conference.
Basın toplantısından kaçmalıydım.
That was quite the performance. At the press conference. The vanishing act.
Basın toplantısındaki gözden kaybolma hareketin oldukça iyi bir performanstı.
- So? - So the carabinieri are announcing that the Red Brigade was responsible for the assassination at the press conference tonight.
- Yani, İtalyan polisi, bu geceki basın toplantısında suikasttan resmen Kızıl Tugay'ı sorumlu tutacak.
- She'll be at the press conference.
- Basın toplantısında olacak.
I was late for a press conference.
Basın toplantısına geç kalmıştım.
And if someone in your first press conference asks you about gays in the military, you say nothing!
Ve ilk basın konferansında biri sana askeriyedeki eşcinselleri sorarsa bir şey söyleme.
I'm on my way to washington to do a press conference with the man, jonathan.
Zaten Washington'a Jonathan adındaki adamla basın toplantısı yapmaya gidiyordum.
Just watching the press conference on tv, scrutinizing the body language for telltale signs.
Basın toplantısını televizyondan izleyip bir işaret bulmak için vücut diline bakmak zorunda kalacağım.
- And all you care about is that 30-second soundbite in that press conference announcing her victory.
- Bakın, sözünü ettiğimiz kadın... Ve senin dikkatini çeken tek şey zaferini ilan ettiği 30 saniyelik basın toplantısı.
... where earlier today, District Attorney Frank Crenshaw gave a press conference.
Bugün erken saatlerde Bölge Savcısı Frank Crenshaw bir basın toplantısı düzenledi.
Well, I have got a press conference to plan.
Planlamam gereken bir basın toplantım var.
We're just clearing a little patch of trees for my press conference.
Basın toplantım için birkaç ağacı yok edecekler.
Park is closed to the public until the press conference.
Park, basın toplantısına kadar halka kapalı.
The press conference is about to begin.
Basın toplantısı başlamak üzere.
Now if you'll excuse me, I have a press conference.
Şimdi, müsade ederseniz, bir basın toplantım var.
We've got a press conference at 11 a.m. to inform the public.
11.00'de kamuoyunu bilgilendirmek için basın toplantısı yapacağız.
And we just had a press conference in there.
Gitmemiz gereken bir basın toplantısı var.
There has been no press conference, no calls answered.
Basın toplantısı yapılmadı, telefonlara yanıt verilmedi.
Okay. Okay. Then we're going to go down for a press conference.
Sonra konferansa gideceğiz.
Okay, ready for the press conference? - Yes. Great.
Konferansa gidelim mi?
I was just watching your press conference.
Ben de tam basın toplantınızı izliyordum.
Organise a press conference tonight.
Bu gece bir basın toplantısı organize et.
We're getting late for the press conference.
Basın toplantısına geç kalıyoruz.
You left the press conference to report on the sly?
Basın toplantısını gizli görüşme için terk ettiniz?
Taylor and Hassan will be hoing a joint press conference later this hour.
Taylor ve Hassan bir saat kadar sonra ortak bir basın toplantısı düzenleyecek.
And ideally, before the press conference, which gives us less than an hour.
Ve arzu edilen de bunun basın toplantısından önce olması. Bu da bir saatten daha az bir zaman demektir.
Yes. After the press conference.
Evet, basın toplantısından sonra.
I just got the revised attendee list for the press conference.
- Basın konferansına katılacakların yeni listesini aldım. Ama yüz tanımlamayı yetiştiremeyeceğim.
How secure is the venue for the press conference? Very.
Basın toplantısının yapılacağı yer ne kadar güvenli?
Certainly not before the press conference.
Hele basın toplantısından önce hiç olmaz.
Presidents Taylor and Hassan are scheduled to give their first joint press conference in just a few minutes, and we'll carry that live.
Başkan Taylor ve Hasan kısa bir süre sonra ilk basın toplantılarını yapacaklar. Biz de toplantıyı canlı yayınlayacağız.
If you don't mind, I'd like to brief you both on the format of the press conference.
Müsaadenizle sizleri basın toplantıyla ilgili bilgilendirmek istiyorum.
She's at the press conference.
- Basın toplantısında.
Come on. during President Taylor's press conference earlier this afternoon. NEWSMAN :...
Hadi.
Did you hear anything more about what happened at that press conference?
Basın toplantısında olanlarla ilgili başka bir şey öğrenebildin mi?
In a joint press conference with the Meskada Economic Development Council, Masterson executives announced it will commence conversion of the former plastics facility in September, bringing approximately 500 jobs to Caswell by next summer.
Meskada Ekonomik Kalkınma Konseyi Masterson yöneticileri ile ortak gerçekleştirilen basın toplantısında, değişimin bu Eylül ayında gerçekleşeceği ve önümüzdeki yaza kadar Caswell'e 500 kişilik bir istihdam sağlanacağı açıklandı.
We have a... a press conference in 40 minutes.
40 dakika sonra bir basın toplantımız var.
And I'm keeping the press conference as scheduled.
Basın toplantısını aynen programlandığı gibi yapacağım.
We're wanted upstairs for the press conference.
- Basın toplantısı için yukarı çıkmalıyız.
She's at the press conference right now.
Şu anda basın toplantısında.
He insisted that I interrupt the press conference.
Basın toplantısını yarıda kesmem için ısrar etti.
conference 24
conference room 74
pressure 140
press 256
pressing 17
press the button 43
press one 53
press it 29
pressure's 23
pressure's dropping 42
conference room 74
pressure 140
press 256
pressing 17
press the button 43
press one 53
press it 29
pressure's 23
pressure's dropping 42