Pride Çeviri Türkçe
6,581 parallel translation
Let your chest swell up with pride, my son!
- Gururla göğsünü şişir, oğlum!
I think you mistake my pride for vanity.
Sen kendimi beğenmişliğimi gururumla karıştırıyorsun bence.
I let my pride and my anger get the best of me.
Kibrime ve öfkeme yenik düştüm.
I took great pride in mothering my troupe.
Topluluğuma annelik etmekten büyük gurur duyuyordum.
You need to have more pride.
İşinle daha fazla gurur duymalısın.
He can reclaim his stolen nuts, while the thief nurses his wounded pride.
Artık, çalınmış fındıklarını geri alabilir... hırsız hasarlı gururu ile meşkulken.
My pride, my joy, my dear creation.
Gurur kaynağım, neşem, pek sevgili eserim.
Moon Pride
Ayın İhtişamı
You said that it doesn't hurt your pride to cry in front of me.
Önümde ağlamak gururunu incitmiyordu.
Because I might hurt your pride when I, whom you consider a nobody, took your place.
Senin gibi rekabet bile kabul etmeyen birinin yerini alırsam gururun incinip kötü hissedebilirdin.
When he hears we are mobilizing, he will return, weakened in numbers, and by pride.
Bizim seferber olduğumuzu duyunca geri gelecek, zayıf askerleri ve gururuyla.
He can reclaim his stolen acorns... while the thief nurses his wounded pride.
Çalınan meşe palamutlarını geri aldı. Hırsız komşusu da incinmiş gururuyla kaldı.
It's difficult that at this moment of national pride, we have to deal with some sad, personal news.
Ulusal bir gurur yaşadığımız şu anda üzücü, kişisel bir haber vermekten dolayı üzgünüm.
My mom was my pride.
Çok lezzetli görünüyor. Sıradan bir kahve işte.
He was a man that took a lot of pride in his intellect.
Zekasıyla gurur duyan biriydi.
Hey, where'd your pride trophy go?
Şeref kupan nereye gitti?
Kind of pride myself on remembering.
Hatırlamakla övünür gibiyimdir.
This is not gloating. It's pride.
- Bu pis pis gülme değil.
Father took pride in having won her back.
Babamda onu yeniden kazanmanın gururunu yaşamış.
Put your pride away, okay?
Gururunu bir kenara bırak olur mu?
- Rebecca's shirt- - wear it with pride.
Rebecca'nın tişörtü... Gururla giy.
We will take their pride their joy, their love.
Gururlarını, keyiflerini ve sevgilerini alacağız. Hepsini yerle bir edeceğiz.
Now 1,000 years ago, your people marked this celestial event with a rite of passage, electing not to shrink from their nature but to embrace it with pride by slaying a human being and activating their curse.
Bin yil evvel sizin türünüz bu kutsal günde bir ayin yaptilar. Dogalarindan uzak kalmak yerine onu gururla kucaklamak adina bir insanoglunu öldürüp lanetlerini aktiflestirdiler.
Alden is a traitor, he is a murderer, he is a free-thinking heretic, he is a drinker, a man of loose morals, and he is guilty of the sin of pride, but a witch... not at all.
Alden bir hain olabilir, bir katil olabilir, özgür düşünen bir kafir olabilir, bir ayyaş, maneviyatı zayıf biri olabilir, hatta kibir günahından mesul dahi olabilir, lâkin bir cadı... hiç sanmam.
I love that you take pride in your looks, even when I have to pee in the morning, and you're in there spending an hour on your hair.
Görünüşünle gurur duymanı seviyorum. Sabahleyin çişim gelse de sen de tuvalette bir saat saçınla uğraşsan bile.
A businessman's pride can't come out until all the money earned is in his pocket.
Bir tüccarın gururu tüm parayı,... cebe indirene kadar ortaya çıkamaz.
It's funny you see cultural pride as a personal affront.
Kültürel gururu kişisel tahkir olarak görmen tuhaf.
Jane Austen wrote Pride and Prejudice in 1796.
Jane Austen Gurur ve Önyargı'yı 1796'da yazdı.
Pride and hope have filled the coffers of the people's spirits.
İnsanların moralini onur ve umut yükseltti.
A pride of lions and a parliament of owls. Army of ants.
Aslanların'gururu', baykuşların'meclisi'vardır.
Oh, yeah, I'm sure that the team named Pride and Padawans... doesn't know the name of Han Solo's ship. - Yeah! - Yeah!
Tabii, eminim ismi "Pride and Padawans" olan takım Han Solo'nun gemisinin adını bilemez.
Moon Pride!
Ayın İhtişamı
And that's gotta hurt your rock-hard pride, Ollie.
Bu da gururunu incitiyor olmalı Ollie.
Your pride cost him his life... My grandbaby.
Gururun, çocuğunun ölümüne sebep oldu torunumun.
Maybe. Pride, Collier's fiancée just flew in.
Pride, Collier'in nişanlısı şehre gelmiş.
Agent Pride, my fiancé's dead.
Ajan Pride, nişanlım öldü.
Pride, Hmm?
Pride?
Oh, nice to see you, Agent Pride.
Seni görmek güzel Ajan Pride.
For thousands of years, Agent Pride, people have been reaping the benefits of yoga.
İnsanlar, binlerce yıldır yoganın faydalarından istifade ediyorlar Ajan Pride.
Pride, it's clear we need to contain this situation fast.
Pride bu vakayı ivedilikle kontrol altına almamız şart.
That was Pride.
Arayan Pride'dı.
Pride and I want you to know we kind of like having you around.
Pride ve ben bilmeni isteriz ki senin varlığından çok memnunuz.
I'll call Pride, tell him to meet us there?
Pride'ı arayacağım, bizimle orada buluşsun.
Agent Pride, the antibiotics seem to be working with the crewmen showing positive symptoms.
Ajan Pride, belirtileri pozitif olan mürettebatta antibiyotikler işe yarıyor gibi görünüyor
Agent Pride.
Ajan Pride.
Dwayne Cassius Pride, you listen to me.
Dwayne Cassius Pride, beni dinle.
The evidence that Agent Pride brought in- - what did the victims have in their trash cans?
Ajan Pride'ın getirdiği deliller... Kurbanların çöp kutularında neler vardı?
Agent Pride, I don't understand what you're asking.
Ajan Pride ne sorduğunuzu anlamıyorum.
Look, I'm sorry, Agent Pride, but I don't know.
Üzgünüm Ajan Pride ama bilmiyorum.
This is Pride.
Ben Pride.
Pride here.
Ben Pride.