Projection Çeviri Türkçe
567 parallel translation
Carina is a part resembling a ridge as on the projection on the breastbone of a bird.
Karina, kuşların gemi omurgası biçiminde olan göğüs kemiği çıkıntısıdır.
O'Doul has the projection machine set up now.
O'Doul projeksiyon makinesini kurdu.
- Right. Call you from the projection room.
Seni projeksiyon odasïndan ararïm.
Set up the back projection.
Arka ışıklandırmayı hazırlayın.
They were silent movies, and Max would run the projection machine... which was just as well.
Hepsi sessiz filmlerdi ve projeksiyonu Max çalıştırırdı. İsabetli bir karar.
What can I say? I'll say you're tied up in the projection room. I'll give her the brush.
Montaj odasında olduğunuzu söyler, onu atlatabilirim.
How can we tell if someone is hiding in the projection booth?
Makinistin odasında birinin olduğunu nereden bilelim?
Just as the projection was about to begin,
Projeksiyon tam başlamak üzereyken,
He works at the bijou Theater, in the projection booth.
Bijou sinemasında, projeksiyon odasında çalışıyor.
Eliminating alpha gives us equation No. 1 an orthogonal projection on plane Z = 0 of the base circumference of the surface...
Alfayı eleyerek 1 numaralı denklemi elde ederiz Z = 0 düzlemine dikey izdüşümlü... yüzeyin taban çevresinin...
Senator, is it not a fact that you have a date tomorrow night for what is known as "Madison Avenue coaching" from Lonesome Rhodes in General Haynesworth's private projection room?
Senatör, yarın gece bir randevunuz olduğu doğru değil mi? General Haynesworth'un özel gösterim odasında'Yalnız'Rhodes ile'Madison Bulvarı İstişaresi'olarak bilinen bir toplantı?
You lunkheads up there in the projection room, show us the movie!
Siz, projeksiyon odasındaki aptallar, filmi gösterin!
If there is, will he please report to the projection booth?
Varsa, lütfen makina dairesine bildirebilir mi?
Our projection has seemed to have caught his moustache in a sprocket.
Film oynatma cihazımız, görünüşe göre, onun bıyığını dişliye sıkıştırmış.
The star is the projection of this need.
YıIdız, bu ihtiyacın izdüşümüdür.
The projection booth, quick!
Makine dairesi, çabuk!
BARBARA JEAN TRENTON, WHOSE WORLD IS A PROJECTION ROOM, WHOSE DREAMS ARE MADE OUT OF CELLULOID.
Tüm hayatı bir projeksiyon odasından ibaret ve düşleri film şeridinden mamul olan Barbara Jean Trenton.
TO BARBARA JEAN TRENTON, MOVIE QUEEN OF ANOTHER ERA, WHO HAS CHANGED THE BLANK TOMB OF AN EMPTY PROJECTION SCREEN
Bu Alacakaranlık Kuşağı'nda mümkündür.
The projection must be on the nose.
Projeksiyon uçta olmalı.
A strange stone, a triangular projection.
Garip bir taş, üçgen projeksiyon.
Put that on polar projection.
Kutupsal görünüme geçelim.
All the witnesses to the projection room.
Bütün tanıkları projeksyon odasında toplayın. Zaten öyle yaptık, Komiser.
Governor, I saw a news reel in the projection room.
Müdür bey, izleme odasında bir görüntü gördüm.
A tricky projection akin to the common desert mirage.
Çöllerde görünen seraplara benzer bir projeksiyon.
I know where that projection came from.
Projeksiyon nereden geldi biliyorum.
As I surmised, an illegal projection buoy cleverly camouflaged.
Tahminim doğru, zekice gizlenmiş yasadışı projeksiyon dubası.
The projection room?
Gösterim odasına mı?
- Any chance of a projection or a ledge?
- Projektör veya bir şey uzatma durumu?
'Projection?
Projeksiyon?
'Projection!
Projeksiyon?
'Projection? !
Projeksiyon?
- The projection.
- Projeksiyon.
Projection, captain.
İz düşümü, Kaptan.
A projection.
Bir izdüşüm.
A projection?
Yansıma mı?
Not a projection, sir. A field of energy.
Yansıma değil, efendim.
The purpose of this compilation is to draw certain conclusions at the end of the projection about the most effective way to conduct the fight today.
Bu derlemenin amacı film gösteriminde sonra, bugünkü savaşı en etkili şekilde sürdürmenin yollarına dikkatinizi çekmektir.
Then that's it except for the projection.
Öyleyse projeksiyondan uzak tutalım.
And the film is shown by remote control... from inside a metal projection room... which is built into the wall.
Film de uzaktan kumandayla duvara gömülü metal projeksiyon odasından gösteriliyor.
And at the right time... I may be able to cut my way through the top of the projection booth.
Zamanı gelince projeksiyon hücresinin tavanını keserek çıkış yolu bulurum.
Main screen projection.
Ana ekran projeksiyonu.
I want a public thought projection at adult and infant level.
Herkesi toparlamalıyız büyükleri ve çocuklerı da.
A projection of my own imagination.
Kendi hayal gücümün yansıması.
Injury due to a cut to the hand on the cutaneous projection of the metacarpaljoint of the last four phalanges...
El üzerinde kesiğe bağlı yaralanma. Son dört parmak kemiğinin eklem çıkıntısının üzerinde...
I guess they were a projection of what she hoped I'd be.
Sanırım olmamı hayal ettiği kişinin yansımalarıydı.
I've never seen a projection room like this before.
Daha önce bunun gibi bir projeksiyon odası hiç görmemiştim.
Remember last night, when I came into the projection booth?
Dün geceyi anımsıyor musun, makine odasına girmiştim?
Projection.
Projeksiyon.
No, there was no one else in the house except Mrs. Willis and she was in the projection room watching a movie.
Hayır, evde Bayan Willis dışında kimse yoktu ve o da projeksiyon odasında film izliyordu.
Was Mrs. Willis in the projection room at the time that you found the door bolted?
Kapıyı sürgülü bulduğunuz sırada Bayan Willis projeksiyon odasında mıydı?
I'm in the projection booth.
Bozgun.