Quack Çeviri Türkçe
544 parallel translation
Isn't that a quack B-list story book?
Şarlatanların masal kitabı değil mi o?
That's a wise quack.
Şımarık kümes hayvanları!
I'll get the dope on that Florida quack.
O ºarlatan kimmiº, ögrenecegim.
- Mr. Grover, you are just a quack to me.
Bay Grover siz bir şarlatansınız.
If this quack here, this ostopad touches Maria Candelaria, I won't be held responsible if she dies.
Eğer bu şarlatan bu kafadan çatlak adam Maria Candelaria'ya dokunursa ölümünden ben sorumlu olmayacağım.
A quack, probably.
Şarlatan muhtemelen.
I am a quack.
Ben bir şarlatanım.
He had no idea how pleased I was when he called me a quack and stomped out.
Bana şarlatan hekim deyip çekip gittiğinde nasıl... -... mutlu oldum anlatamam.
And no quack.
Hem acemi de değil.
You old women never believe anything but quack doctors and lying story books.
Sen hayatın boyunca şarlatan doktorlar ve yalancı hikâyelerden başka bir şeye inanmadın ki.
Why should I trust a quack like you?
Senin gibi bir şarlatana ne diye inanayım?
Oh, the quack.
Ha! Bizim şarlatan.
Quack quack!
Vak vak!
- You're a quack!
- Sen bir şarlatansın!
Boy, if I were a duck I'd quack
Bir ördek olsam vaklardım
She was gonna have it done tomorrow, by that quack doctor down by the docks.
Bunu yarın yaptırmaya gidecekmiş. Aşağıdaki doktora gidip yaptırmayı düşünüyormuş.
All right, Miss Quack-Quack.
- Pekala, Bayan Vak Vak.
- Miss Quack-Quack!
- Bayan Vak Vak! - Seni...!
- You! You talk so much they call you Miss Quack-Quack.
O kadar çok konuşuyorsun ki, sana Bayan Vak Vak diyorlar.
Quack, quack, quack!
Vak, vak, vak!
Quack.
Vak.
From Miss Quack-Quack.
Bayan Vak Vak'tan.
"Now, what did I ever see in that Miss Quack-Quack?"
"Sahi, şu Bayan Vak Vak'ta ne bulmuşum ki?"
AND WHO IS USHERING ME OUT? A QUACK AND A WHISPERING WOMAN
Şarlatanın biri ve ne istediğini bilmeyen fısıldayan bir kadın.
HERE I LIE, WITH MY LIFE EBBING AWAY, AND THAT QUACK PRESCRIBES VITAM INS FOR YOU.
Ben burada hayatım yok olup gider vaziyette yatıyorum o şarlatan sana vitamin yazıyor.
But we won't have it by rushin'about the country to every new quack.
Ama yeni bir zırva duymak için ülkeyi baştan sona kat etmeyeceğim.
Weaver, you're a fifth rate gutless quack!
Weaver, sen, aşağılık, korkak bir şarlatansın!
What a crummy quack.
İşe yaramaz, yalancı doktor...
It just goes quack, quack, quack...
Sürekli vak, vak, vak sesi geliyor...
For all that quack knows, she's... she's got a brain tumor.
O düzmece doktor ne anlar ki?
All right, Gunner Gourvitch, quack three times.
Pekiyi, Er Gurviç, üç kere vakla.
He's a quack like all the others, always spouting Freud.
Onun da Freud'u ağzına sakız etmiş diğerleri gibi... hekimlik taslayan biri olduğuna eminim.
He was a Rabelaisian, picaresque, wild character, drank with students, ran after women, travelled all over the world and until recently, figured in the histories of science as a quack.
Kaba espri anlayışına sahip, coşkulu bir karakterdi. Öğrencileriyle kafayı çekip, hovardalık yaparak dünyayı dolaşan,... ve yakın zamana dek uyduruk bilim tarihinde yerini alan birisiydi.
We don't accept you as a doctor, quack.
Pekâlâ, biz de seni doktor olarak kabul etmiyoruz. Şarlatan.
Now she gives a quack to get the hyena's attention and goes into her wounded-bird act.
Sonra sırtlanın dikkatini çekmek için "vak" lar ve yaralı kuş rolünü yapmaya başlar.
Yeah, quack, quack, quack.
- Anca dırdır et sen.
- Come on, quack.
- Hadi, seni şarlatan.
- Quack, quack!
Vak vak!
- I say you're a quack. - Frau Doyle!
- Siz, tehlikeli bir çatlaksınız!
- You're a dangerous quack. - Now, listen to me!
- Beni dinleyin...
As I thought... he's a quack.
Tam düşündüğüm gibi o bir şarlatan.
He was a quack to say it. I knew it!
Bunu söyleyen bir şarlatandı.
Not that the quack knows what he's talking about.
O salak hiç bir şeyden anlamıyor tabii.
Here's to us ducks, because we don't give a quack.
Bize gelince, biz özgürüz.
She's gonna be fine. This man is a major quack.
Bu üçkağıtçı iyi bir doktordur.
– Quack, quack, quack. – Want some help? – Here.
Yardım ister misin?
- Quack, quack, quack.
- Vak, vak, vak.
Not that he said "quack, quack, quack," but that was the tone.
Vakladığından değil ama sesinin tonu buydu.
- Quack!
- Vak!
- Quack, quack!
- Vak vak!
I'm a quack.
Ben sahte doktorum!