Quirks Çeviri Türkçe
184 parallel translation
Yeah, I guess when you meet someone like that... who gets you, quirks and all... nothing else really matters, right?
Seni anlayan biriyle tanıştığında ne kadar garip olsa da hiçbir şeyin önemi kalmıyor değil mi?
While I, who hate this pestilential island... Such are the quirks of circumstance.
Pekala, böyle garip olayların yaşandığı bu baş belası adadan nefret ediyorum.
I, myself, unable to keep pace with his mental quirks and fearful of assault, turned down an opportunity to represent him as his attorney.
Şahsen, onun akıldışılıkları ve de saldırıya uğrama korkusu yüzünden onun avukatlığını yapma fırsatını reddettim.
I accept diets but no quirks.
Diyeti kabul ederim ama bu saçmasapan moda davranışları asla.
Detectives are like fingerprints, no two alike. He's got his quirks.
Dedektifler parmak izleri gibidir, biri diğerine benzemez.
Quirks?
Tuhaftır. Tuhaf mı?
I know your tastes, quirks and manners.
Zevklerini, acayipliklerini, tarzını çok iyi biliyorum.
Yes, having my quirks and manners... but that's not living.
Evet, benim eylemlerimi almış olabilirsin... ama onlar canlı değiller ki.
We can't stand your quirks.
Garipliklerine katlanamıyoruz.
It's a pleasant face, though it has a few quirks.
Cana yakın bir yüz oldu yine de birkaç aralık var.
Haydée proved quite compatible and able to follow our lead, without imitating our quirks too much.
Haydee bizim iğneleyici sözlerimize aldırmadan evdeki önderliğimizi kabul etmiş gibi görünüyordu.
Iron the quirks out of my nervous system.
sinir sistemi dışındakı tuhaflıkları sergiler.
We all know his particular little quirks...
Onun küçük işaretlerini hepimiz biliriz.
We have decided to put an end to the quirks of fate.
Kaderin acayipliklerine artık bir son vermeye karar verdik.
Other quirks and triumphs of nature!
Doğanın diğer acayip ve olağanüstü şeyleri!
True, there are some bizarre quirks in that young man's nature... and his attitude seems designed to provoke us.
Doğru, genç adamın doğasında bizi kışkırtan bazı davranışlar mevcut.
Your work history, qualifications all your little quirks, even your sexual history.
Çalışma geçmişin, özelliklerin karakter zaafların, hatta cinsel geçmişin.
She's gonna give all those details out, all my little idiosyncrasies, and my quirks and mannerisms, and...
Evliliğimizin bütün ayrıntılarını açıklayacak, bütün kötü huylarımı..... çılgınlıklarımı, korkularımı...
Old buildings have their little quirks.
Eski binaların böyle gariplikleri var.
During the time that you had him here, did you discover... any particular habits of his- - peculiarities, quirks?
Burda kaldığı süre içinde onun hiç özel bir... alışkanlığı olduğunu farkettinizmi?
Ideologies are psychological quirks.
İdeolojiler pisikolojik garipliklerdir.
The criminal mind has its quirks of consciousness scruples.
Suçlu beyninin tuhaf bir vicdan anlayışı vardır.
I, myself, am often surprised at life's little quirks.
Çoğu kez hayatın bana yaşattığı küçük oyunlara şaşırıp duruyorum.
Any particular quirks?
Bilmemiz gereken tikleriniz var mı?
- He's got a few personality quirks.
- Biraz tuhaf bir kişiliği var.
I must've played that tape 1000 times looking for little quirks in the voices, phrases that repeat.
Sesteki garipliği keşfetmek için kasedi 1000 kere dinlemiş olmalıyım, şu tekrar eden ses.
I mustve played that tape 1000 times looking for little quirks in the voices, phrases that repeat.
Sesteki garipliği keşfetmek için kasedi 1000 kere dinlemiş olmalıyım, şu tekrar eden ses.
Their names, which they love hearing out loud... their quirks, their unexpected grins... or their sudden groans in a shoe store... as if they were at home- - It's all posturing.
Yüksek sesle duymaktan hoşlandıkları isimleri... tuhaflıkları, beklenmedik sırıtmaları... ya da sanki evdelermişçesine bir ayakkabıcıdaki... iniltileri- - Tamamen gösteriş.
I may chance have some odd quirks... and remnants of wit broken on me... because I have railed so long against marriage. But doth not the appetite alter?
Belki insanlar, bunca zaman evlilik aleyhtarlığı yaptığım için benimle alay edebilirler, ama insanların zevkleri değişemez mi?
You have thousands of phobias and quirks that I have to deal with every single day, and I am always there for you!
Senin binlerce fobin ve tuhaflıklarınla her gün uğraşıyorum, ve daima senin yanındayım!
"But now I've come to lo-o-ove your quirks"
* * Ama artık tuhaflıklarınızı seviyorum * *
I'm not up-to-date on the latest Starfleet protocols and I know that you're probably more familiar with the quirks of this warp engine than I am right now.
Güncel yıldız filosu protokolleri konusunda epey bir eksiğim var Ve siz bu warp sürücüsüne benden daha aşinasınız. Şimdi haklıyım
I have... too many quirks.
Tuhaf takıntılarım... var.
She died before she could confer on us... that my father was only a man, like any other... with habits and quirks, of ever-shifting moods... good judgement and bad.
Babamın da tıpkı diğerleri gibi alışkanlıkları ve gariplikleri, inişli çıkışlı ruh halleri, iyi ve kötü kararları olan bir erkek olduğunu... söyleyemeden önce öldü.
My height, my little quirks, the year I had an Afro.
Boyum, ufak garipliklerim, kıvırcık saçlı olduğum yıl.
Dating, getting used to someone, finding out their quirks..
Randevulaşmak, birine alışmak, tuhaflıkları keşfetmek...
It's not just a device. lt-it has its own quirks, its own... its own moods.
Onun kendine has orijinalliği, ve haleti-ruh iyesi var.
I realize that even the best of people come with their little quirks.
En mükemmel insanların bile, bazı tuhaflıkları olduğunun farkındayım.
I prefer to think of them as quirks.
- Böyle şeyleri orijinallik olarak görmeyi tercih ediyorum.
Notes in ancient languages was one of Müller's quirks.
Çok eski dillerde not tutmak Muller'in acayipliklerinden biriydi. Böyle gariplikleri vardı.
John, I know I come with a few quirks, but I have this feeling, which something tells me you share.
John, bazı tuhaflıklarım var biliyorum. Aynı zamanda içimde bir his var ki bunları senin de paylaştığını söylüyor.
Quirks, foibles, passions.
Tuhaf hareketler, zaaflar, tutkular.
Because I had all last summer to get sick of Dawson and his quirks his foibles.
- Nasıl yani? Çünkü geçen yaz Dawson'dan, özelliklerinden ve kusurlarından bıkmak için yeterince vaktim oldu.
Remember, it's all those little annoying quirks... that make me the fascinating woman you fell in love with.
Unutma, sinir bozucu tuhaf huylarım yüzünden bana aşık oldun.
All right, so he's got some quirks.
Ve tabi Roosevelt'in çocuk felci. - Tamam!
He said I have confused, my personality quirks with standards,
Bana kişiliğimin... standartlarla karıştığını söyledi.
We all have our little quirks.
Hepimizin böyle küçük acayiplikleri vardır.
Those are just quirks!
Bunlar sadece bazı tuhaflıklar!
Endearing quirks!
Küçük, tatlı bazı davranışlar.
Every planet that's been terra-formed for human life... has its own little quirks.
Her gezegen toprak formundaydı, insan yaşamı için... kendine özel küçük gariplikleri var.
I've... become attuned to her various quirks... Mm-hmm. Eccentricities... bugaboos...
Ve ben onun ani çıkışlarına, tiklerine, kötü esprilerine, tuhaf korkularına ve gece kabuslarına alıştım.