Raisin Çeviri Türkçe
360 parallel translation
And this raisin bread... Just like cake.
Ya o üzümlü ekmek... pasta gibiydi mübarek.
With them Apaches raisin'Cain.
Apaçiler bir araya geliyorlar.
Women figure they're doing plenty feeding a dozen farmhands and raisin'kids.
Kadın olarak görevleri ırgatları beslemek ve çocukları yetiştirmektir.
Every pot almost, they're raisin'and raisin', until we're forced out.
Her el artırıyorlar da artırıyorlar. Bizi vazgeçirene kadar.
Then she tells me how I waste money, I can't cook and I'm raisin'my baby wrong.
Sonra da bana parayı boşa harcadığımı, yemek pişiremediğimi, çocuğuma bakamadığımı söyledi.
Does it dry up like a raisin in the sun?
Güneşin altındaki üzüm gibi kurur gider mi?
Raisin.
Üzümlü.
Rock Raisin, Rex Boiman.
Rock Raisin, Rex Boiman.
But, papa, you spent as much time raisin'those horses As you did raising'me.
O atları beni büyüttüğün gibi büyütmüştün.
The last time I saw you two, you were ten jumps ahead of a posse raisin'dust for Mexico.
İkinizi son gördüğümde peşinizdeki atlıların 10 at boyu önünde Meksika'ya topukluyordunuz.
I understand that raisin'money for the Mexican army is a crime... - So is shooting a lieutenant.
General, anladığım kadarıyla, Meksika ordusuna para sağlamak bir suç ve bir teğmeni vurmak da.
I am, without a doubt, the finest maker of raisin jack in the entire joint.
Ben, hiç şüphesiz en iyi üzüm içkisini yapan kişiyim.
Now, that's better. What do you want? - How's Ellen?
Bu senin her zamanki "Rum Raisin Banana Split" kahvaltın.
It's your usual "Rum Raisin Banana Split" breakfast.
Tamam, ne olmuş yani, aşk çocuğu? Çırpılmış yumurta demiştin.
He's like that madman with the windmill, who rides on a horse named Raisin or something like that.
Şu, yel değirmenli deli adama benziyor, ata binen, adı Raisin mi neydi.
No, I - I think I'll have the Cailles aux Raisin, the quail.
Hayır, Ben... sanırım Cailles aux Raisin alacağım, bıldırcın.
You'll watch an old Barnaby Jones, eat a half-gallon of rum raisin, throw up and fall asleep in your kimono.
Ben biliyorum, meşhur Barnaby Jones filmini izle iki şişe rom iç kus ve sonra kimononun içinde sız.
I disagree with you about Häagen-Dazs Rum Raisin.
İtiraf etmeliyim, Haagen-Dazs Romlu Kuru Üzüm konusunda size katılmıyorum.
I think there's half a raisin bagel.
Yarım üzümlü simit kaldı herhalde.
STEVE : Your recipe for raisin bread.
Kuru üzümlü ekmek tarifini istiyor.
You're gettin a little above your raisin', if you ask me.
Ne, senin için yeterince iyi değil miyim?
Um ya, I'm calling on behalf of our station and were having this telethon and where trying, really raisin'a lot of money for channel 62 and we'd really appreciate if you could help us. Bring you're dogs down here
Eee, ben istasyonumuz adına arıyorum ve bu yayın maratonunda Kanal 62'nin parasını artırmaya çalışıyoruz ve yardımcı olursanız çok seviniriz.
You ain't planning'on raisin a family in the Big Tuna, are you?
Sen Big Tuna'da yoksa bir aile kurmayı mı düşünüyorsun?
- Onion, cinnamon raisin, pumpernickel.
- Soğan, tarçın, kuru üzüm, çavdar.
Last time you came to the theater, she had a raisin in her ear.
Sen en son buraya geldiğinde, kulağına kuru üzüm kaçmıştı.
- That was Jack who put the raisin in her ear.
Aslında, üzümü kulağına Jack koymuştu.
Rum raisin.
Romlu kuru üzüm.
I'll remember that the next time you get excited by drawing pubic hair on Raisin Bran.
Bunu, heyecanladığında kasık kıllarından kuru üzüm çıkartırken hatırlarım.
He said his mind would never develop past the age of five, and I should just put him in an institution... because the burden of raisin'a child like that would be too great.
Dediğine göre zekası 5 yaşından sonra hiç gelişmeyebilirmiş... ve onu bir enstitüye yatırmalıymışım... çünkü böyle bir çocuğu büyütmek aşırı bir yük olurmuş.
- Who, the raisin?
- Kim, kuru üzüm mü?
I promised Nordberg we'd bake a raisin nutbread tonight.
Nordberg'e bu gece cevizli ekmek yapacağımıza söz vermiştim.
Chocolate chip or oatmeal raisin!
Çikolata parçalı veya kuru üzümlü ve yulaflı!
Yoghurt-and-raisin salad.
Yoğurt ve kuru üzüm salatası.
I can't say I'm a big supporter of the raisin council.
Kuru üzüm meclisinin büyük savunucusu olduğumu söyleyemem.
that's why our first cookie is going to be oatmeal raisin classic.
Bu nedenle de ilk kurabiyemiz Klasik Üzümlü Yulaf olacak.
sara, creative briefs and strategies from our competitor's oatmeal raisin cookies.
Sara, rakip şirketlerin yulaflı üzüm kurabiye stratejilerini bul.
for a limited time only, oatmeal raisin classic comes in this traditional cookie jar.
Kısa bir süre için yulaflı üzümlü kurabiyeler geleneksel kavanozlarda.
oatmeal raisin classics are low in cholesterol, which means they're not only good tasting, but they're good for you, too.
Kolesterol değerleri düşük. ... sadece lezzetli değil aynı zamanda sağlıklı.
with oatmeal raisin classic so close to breaking, bart foods is reluctant to bring somebody in from the outside, so i'm talking to you and a few others about the position today.
Bu durumda Bart Foods dışarıdan birilerini getirebilir. Seni ve bir kaç kişiyi daha bu pozisyon için düşünüyorum.
the boys in new york want you in salem to oversee production of oatmeal raisin classic to make sure everything runs smoothly.
New York'takiler Salem'e gidip yeni Yulaflı Üzüm Kurabiyelerinde. ... her şeyin yolunda gidip gitmediğine senin bakmanı istiyor.
here's the first week's report on the oatmeal raisin classic.
Yulaflı Üzüm Kurabiye'nin ilk hafta satış raporu.
Raisin'a kid that doesn't talk in a movie theatre.
Sinemada konuşmayan bir çocuk yetiştirmek.
My mother used to make me tea and raisin scones... when I was feeling bad.
Annem kendimi kötü hissettiğimde bana çay ve üzümlü çörek yapardı.
And it's all because of those stupid raisin cookies.
Ve her şey şu salak kuru üzüm kurabiyeleri yüzünden.
What, the raisin cookies you were getting me free every day?
Ne yani, şu her gün bana getirdiğin kuru üzüm kurabiyeleri mi?
The body looks like a raisin with four fat legs.
Vücut, dört tombul bacağı olan kuru üzüm tanesine benziyor.
I think you lost on the raisin with the four fat legs, honey.
Galiba dört tombul bacaklı kuru üzümde ipin ucunu kaçırdın canım.
They're not a breakfast food. Uh, they're like cookies or something, or raisin bread. They're that kind of food.
Kahvaltı yiyeceği değildir ve kurabiye gibi bir şeydir.
Do you think you could bring me a pint of Haagen-Dazs ice cream, rum raisin, and a Diet Pepsi?
Bana 100 gr Haagen-Dazs dondurması, kuru üzümlü rom ve diyet Pepsi getirebilirsiniz değil mi?
You been above your raisin all your life.
Bu hakikatin ta kendisi.
No way out, 1950. Cry the beloved country, 1952. Blackboard jungle, 1955.
... No Way Out 1950, Cry the Beloved Country 1952, Blackboard Jungle 1955,... The Defiant Ones 1958, A Raisin in the Sun 1961, Lilies of the Field 1963,... In the Heat of the Night 1967, To Sir with Love 1967, Shoot to Kill 1988,