Ration Çeviri Türkçe
564 parallel translation
That's your ration till lunch.
Öğlene kadar yiyeceğin bu.
The guard's away across the parade ground, by the kitchen. They're getting the morning rum ration.
Duvardaki bekçi içtima alanının karşısındaki mutfakta.
I had a ration of vodka in the army, and now champagne.
Orduda votka içerdim, şimdi de şampanya.
Aren't you living a little above your ration?
İstihkakını üzerinde yaşamıyor musun?
Jimmy, throw down a ration.
Jimmy, bir tayın at buraya.
So long as they don't ration
Paylaşmasınlar yeter
So long as they don't ration My passion
Paylaşmasınlar yeter Sana olan
Hollis, I'll bet you a K ration dinner we get there first.
Hollis, bir yemeğine iddiasına varım ki oraya ilk biz varacağız.
They've cancelled my ration book, and I want to ask them why.
İstihkak kitabımı yayınlamayacaklarmış, ben de sebebini soruyorum.
You didn't even register and get a ration card.
Başvuruda bulunup tayın karnesi bile çıkarttırmıyorsun.
There are four of us and just three ration cards.
Dört kişi kalıyoruz ama üç yemek kartımız var.
You'll get a ration card like everyone else.
Herkes gibi bir yemek karnesi alacaksın.
We got to write Congress to boost our PX ration.
Yazacaksın Meclis'e sigara istihkakımızı artırsınlar.
To you for your K ration
# Kumanyanız karşılığında, benden size...
- What about your ration?
- İstihkakına ne oldu?
You mean my ration card?
- Neden karne mi istiyorsun?
Hey, that means you've still got his ration card. Show me.
Bana onun pirinç karnesini göster.
Remember the guy reading the paper behind you? He's my lookout. He holds on to the guy's ration card.
Arkanda gazete okuyan, pirinç karnesi ondaydı.
You saw his ration card.
- Yalancı. Onun karnesini gördün
I always hated school. And who's got the ration card?
Okuldan nefret ederim.
We pick up Honda, get the ration card, and put out an APB.
Honda'yı, kartı ve sonra da silahlı adamı bulacağız
I got their beer ration.
Onların bira hakkını da ben aldım.
It's my ration, I can do with it what I want.
Bu benin hakkım onunla ne istesem yaparım.
You shouldn't have crossed him, George. Now he can take away our rum ration.
Şimdi payımıza düşen romu da azaltır.
- But I want my ration and none of your sour looks neither.
Ben payımı istiyorum, hiçbiriniz de bana öyle bakmasın!
- You've had your water ration, Carter.
- sen su payını aldın, Carter.
Bosun, double ration of rum all around.
baş tayfa içkiden herkeze çift pay ver.
What did you do when the captain took away your liquor ration?
Yüzbaşı, alkol istikakını kaldırdığı zaman, ne yaptın?
You'll get the same water ration as everyone else. Understand, Gilchrist?
Sende herkezle aynı oranda su alırsın... anlaşıldı mı, Gilchrist?
I'll take what you ration the men, no more.
Hissem neyse onu alacağım, fazlasını değil.
- Beer ration?
- Bira mı dağıtılıyor?
I promised your boss a bottle on my ration card.
Hesaplarda iyi iş çıkardı.
Why, that's six months'ration in England.
İngiltere'de bu, altı aylık tayın demek.
If we ration ourselves strictly... and Carrington, too, mind... I suppose it might last three days.
Sıkı bir karne sistemi uygularsak ve Carrington buna dâhil sanırım üç gün dayanabilir.
Many are too weak to defend their ration against thieves.
Birçokları istihkaklarını hırsızlarandan koruyamayacak kadar zayıftı.
Ration clerk come out there.
İstihkak memuru çık şuraya.
She the ration clerk.
O istihkak memurudur.
Okay, you want, I work just for rice ration.
Öyleyse ben de günlük pirinç hakkına çalışırım.
None that could not be cured by a ration of grain and a day of rest.
Biraz buğday ve bir gün izinle çözülemeyecek sorun yok.
Give this prince of Israel one day's ration of bread and water.
İsrailoğullarının bu prensine bir günlük ekmek ve su verin.
One day's ration? It will take many days to cross this wilderness, if he can cross at all.
Bu çölü geçmek pek çok gün alır, tabii geçebilirse.
How many ration coupons is that!
Bu hayvan kaç kupon eder acaba?
Hey, you! Tell Dr. Stein I want me rum ration!
Doktor Stein'e rom istediğimi söyle.
I dreamed I'd lost me ration books.
Rüyamda erzak karnemi kaybettim.
Here you are, you can take your full ration.
- Alın. İçebildiğiniz kadar için.
If I don't get any more by Monday I'll ration you.
Pazartesi'ye kadar alamazsam istihkakını kısmak zorunda kalacağım.
I gave him my liquor ration, and he gave me, well, a lot more food than it was worth.
Ben ona içki hakkımı veriyordum... o da bana yiyemeyeceği yiyecekleri veriyordu.
We should ration our food, as Matsu has a bottomless appetite.
Matsu'nun doymak bilmeyen bir iştahı olduğundan yiyeceğimizi idareli kullanmalıyız.
Then the food ration office, if they're alive, they've got to eat!
Aş Karnesi Bürosuna bak, sağlarsa, yemek zorundalar!
- His ration is only for one washing.
- Onun payı sadece bir yıkanmalık.
Ration card.
Karnen.