Rend Çeviri Türkçe
52 parallel translation
Do you sincerely believe that if your husband were to kiss you... you would change into a cat and rend him to bits?
Kocanızı öptüğünüzde bir kediye dönüşüp, onu parçalara ayıracağınıza gerçekten inanıyor musunuz?
And shall rend each tomb's sepulchral stone.
Ölüler mezarlarını kırıp kalkar, onu duydukları an.
where sighs and groans and shrieks that rend the air are made, not mark'd ;
Ahı gökleri tuttu milletin, duyan yok.
Cheer on cheer will rend the air.
# Ve alkışlarla havayı yırtarak #
'Neither cast ye your pearls before swine lest they trample them under their feet and turn again and rend you.'
"incilerinizi domuzların önüne atmayın ayaklarıyla onları ezerler ve dönüp sizi parçalarlar."
Ants use their mandibles to rend, tear and hold their victims but they kill with that, by injecting formic acid.
Karıncalar, avlarını çeneleriyle tutup parçalar... ama onları formik asit zerk ederek öldürürler.
- I'll rend him into pieces.
- Onu lime lime edeceğim.
If I thought that, I tell thee, homicide... these nails should rend that beauty from my cheeks.
Bil ki, böyle bir şeyin düşüncesi bile yeter o güzelliği şu tırnaklarımla yüzümden söküp atmaya!
And atrocities rend our secure world.
Ve zulüm güvenli dünyamızı parçalıyor.
I'Il rend you limb from limb!
Kolunuzu, bacağınızı kopartırım!
The Europeans have guns that fire many times promiscuously and rend the earth.
Avrupalıların silahları rasgele ateş atıyor ve toprağı yaralıyor.
a time to rend and to sew ;
Ekmek için zaman, biçmek için zaman.
My foonting turling dromes And hooptiously drangle me with crinkly bindlewurdles Or else I shall rend thee in the gobberwarts with my blurglecruncheon
Benim memba bağırsaklarımın benim kokuşmuş postumun önünde diz çökün, yoksa sizi bağırsak solucanlarıma yediririm.
- Just call her and listen to her voice before you rend asunder the inviolate garment of your marriage.
Evliliğinin kutsal giysisini parçalara bölmeden önce onu ara ve sesini dinle.
And I suggest you do it quickly before my cassowary's razor-sharp talons rend you asunder.
Cassowary'min jilet gibi keskin pençeleri seni parçalara ayırmadan acele etmeni öneririm.
Despite myself, desire burns in my heart... and I rend my Buddhist gown. "
Karşı koymama rağmen, arzu kalbimde yanar ve Budist cüppemi yırtarım. "
Their lives exude a beautiful simplicity... savage, ruthless... existing only to devour and destroy... to taste blood, to rend flesh.
Hayatları, güzel bir basitlik, barbarlık, acımasızlık yayıyor etrafa ve kan tatmak, mideye et indirmek için zarar veriyor.
I want to rend him.
Onu parçalamak istiyorum.
But as we often see against some storm a silence in the heavens, the rack stand still the bold winds speechless and the orb below as hush as death anon the dreadful thunder doth rend the region. So after Pyrrhus'pause, a roused vengeance sets him new a-work.
Ama nasıl kasırgalar patlamadan önce bir sessizlik sararsa gökleri, bulutlar nasıl dona kalırsa rüzgarlar nasıl diniverirse ölü gibi yatan toprağın üstünde ve o zaman yıldırım nasıl patlarsa birden öyle uyanır Pirus'un bir an duraklayan öfkesi.
To his good friends thus wide I'll ope my arms and like the kind life-rend'ring pelican, repast them with my blood.
- Düşmanlarını biliyor musun, peki? Babamın dostlarına yüreğim, kollarım açık tıpkı bir pelikanın yaptığı gibi kanımla beslerim onları.
"By the forces of heaven and hell Draw to us this woman fell Rend from her foul desire That she may perish as a moth to fire"
"Cennet ve cehennemin güçleriyle bu yoldan şaşan kadını bize çek kirli arzularından çekip kopar ki alevler içinde yok olsun"
"Your quest is for the Princess Fair to seek." "The one a human's fleeting love did rend."
"Amacınız Prenses Adile'yi aramak." "Bir insanın bitmek tükenmek bilmeyen aşkının merkezi."
I'll rend you limb from limb!
Seni parça parça edeceğim.
To give it voice would rend your feeble brain into a quivering mass of...
Bundan bahsetmek bile o gerizekalı beyinlerinizi yerinden söküp...
And shortly, it will rend my loins in twain... Burst forth and pull us down, down, down... Into the deep, dark waters of commitment.
Ve çok yakında, karnımdan çıkıp ikimizi de derinliklerine, derinliklerine, derinliklerine çekecek bağlılığın derin karanlık sularınınin.
I shall rend his head from his shoulders!
Basini omuzlarinda ayiracagım hemen!
I really should rend away all the garbages in her body, And force her to eat.
Gerçekten vücudundaki herbir çöpü parçalayıp, ona yedirmeliydim.
The last apartment we had open, he rend no problem, even though there was bad plumbing, faulty heating, and there's mold in the walls.
En son apartman kiralarken, hiç problem yaşamadı, apartmanda kötü tesisat, hatalı ısıtma, ve duvarlarında küf olmasına rağmen.
"Or I will rend thee in the gobberwarts..."
"Yoksa busbulantı çıtırdağımla..."
Well, bang the drum and play the pipes and I'll rend our fucking garments.
O halde davullar çalsın, kutlayalım. Ben de kostümleri dağıtayım.
Then there are other types of worm-type things with horrible mandibles and jaws and just bits to rend your flesh
Sonra korkunç diş ve çene kemiğine sahip solucan tipli diğer türleri var ve tek ısırışta etinizi kemiğinizden kopabilirler.
A time to rend, and a time to sew.
Dikmenin de, yırtmanın da bir zamanı olacaktır.
We shall be like unto the Roman, when the parted his raiment into four, yet would not rend his vesture, but rather cast lots for it.
Adamlarım emirlerini almış. Lance-Naik Singh emrini almış. General Simmerson bile- -
And I had to put my media in the table and crush... tear them to pieces before I rend me.
Korkularımı masanın üzerine koyup... onlar beni bölmeden, ben onları minik parçalara bölmek durumundaydım.
Anyway, I says to Prissy Rend "There is going to be a judgment on this town, sure as you're a living woman," says I. And she says, "You are right, Melissy." And then I says...
Neyse, haberi duyunca Bayan Prissy'ye, Tanrı'nın gazabına uğrayacağız, dedim o da bana, çok haklısın M'Lissy, dedi.
So I says to Prissy Rend, says I, " That Captain Perez Ryder,
Prissy'ye dedim ki. Bu Kaptan Perez de olağanüstü bir insan.
Anon the dreadful thunder doth rend the region, so, after Pyrrhus'pause, arous-ed vengeance sets him new a-work.
Ve işte o zaman yıldırım patlarsa birden. Uyanıyor Pyrrhus'un bir an duraklayan öfkesi. Devlerin topuzu daha amansızca düşmemiştir
If thou more murmur'st I will rend an oak and peg thee in his knotty entrails till thou hast howl'd away twelve winters
Mızmızlanmaya devam edersen, çınarın birinde bir yarık açar seni onun budaklı bağırsaklarına tıkar ve orada on iki kış boyu ulumaya bırakırım.
I will rend the very soul from your frozen body.
Ruhunu, donmuş bedeninden ayıracağım.
Like graphic rendering and 3-D imaging?
Grafik rendırlama ve üç boyutlu modelleme gibi mi?
There cannot be a happy end, for claw will slash and tooth will rend.
Mesut bir son olamaz artık. Pençeler yaralamak, dişler parçalamak üzere.
For claw will slash and tooth will rend.
Pençeler yaralamak, dişler parçalamak üzere.
"for claw will slash and tooth will rend."
"Mutlu bir son olamaz artık. Pençeler yaralamak, dişler parçalamak üzere."
There cannot be a happy end, for claw will slash and tooth will rend.
Mutlu bir son olamaz artık. Pençeler yaralamak, dişler parçalamak üzere.
There cannot be a happy end... for claw will slash and tooth will rend.
Mutlu bir son olamaz artık. Pençeler yaralamak, dişler parçalamak üzere.
Rend your garments, curse the heavens.
Giysilerinizi değil, yüreklerinizi paralayın. *
And right here, there's one rend across my-my posterior calf.
Ve burada, arka baldırım boyunca da bir yırtık var.
- Rend mig!
- Siktir git, Sean!